İkizköy'e destek: Katliama karşı direnişte yer alalım 2021-07-29 09:04:03 MUĞLA - Akbelen Ormanı'ndaki ağaç kıyımına karşı başlatılan direniş nöbetine destek veren yurttaşlar, kamuoyunu doğa katliamına karşı dayanışmaya davet etti.   Muğla'nın Milas ilçesi İkizköy Mahallesi Akbelen Ormanı'nda linyit madeninin kurulması için 740 dönümlük alanda ağaç kesimine karşı, bölge halkının başlattığı direniş nöbeti sürüyor. Köylülerin 13 gündür sürdürdüğü direnişe, birçok çevreden destekler sürüyor. Direnişe destek verenler, ağaç kıyımın durdurulması için ortak mücadele çağrısında bulundu.    ‘DAYANIŞMA YAŞATIR’   Çanakkale Kazdağılarından gelen Hülya Kurt, her ağacı savunmak ve köylülerle dayanışmak için geldiğini söyleyerek, “Yaşamın sürdürülebilmesi için doğa çok önemli bir faktördür. Doğanın bir parçası değil, ona muhtacız. Onun için doğa ile bütünleşip onunla yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Kaz Dağlarında dayanışmanın getirmiş olduğu bir kazanım var. Burada da çok güzel bir sinerji var. Çadırlar çoğalmaya başladı. Yerel halkı bölgeye sahip çıkıyor.  Bizim de direnişte yerimizi almamız gerekiyor” diye belirtti.    Cerattepe’den Kaz Dağlarına, İkizdere’den İkizköy’e dayanışmanın kazanacağını söyleyen Kurt, “Dayanışma yaşatır. Birlikte ilerlersek ve inatçı olursak kazanırız. Ormanlar sadece bizim değil, birçok canlının, sincapların ve böceklerindir. Bir sincabın taşıdığı tohumu hiçbir insan ekemez. O nedenle ormanı katlederek, bu dengenin bozulmasını istemiyoruz” diye konuştu.    TALANA KARŞI SAVUNMA   İzmir’den gelip direnişe destek veren Vezan Karabulut, sermaye ve doğa katliamına karşı dayanışmaya geldiğini ifade ederek, 1989 yılında İzmir’de yapımı başlayan termik santrallere karşı verilen mücadeleyi hatırlattı. Karabulut, Türkiye’deki en büyük çevre mücadelesinin Aliağa’daki termik santrallere karşı başladığını anımsatarak, “Bu bir milattı. Biz o günden bugünlere geleceğimizi biliyorduk. Onlar talana devam ettikçe bizde savunmaya devam edeceğiz” dedi.   SALDIRILARIN ETKİLERİ   Ziraat mühendisi olan Karabulut, doğaya yönelik saldırıların tarıma etkilerini şöyle anlattı: “2000’li yıllara kadar Milas’ta tütüncülük, zeytincilik hatta sebzecilik hakimdi. Ama bugün sadece kuru tarım yapılabiliyor. Çünkü termik santrallerin iki türlü zararı var. Birincisi küresel iklim değişikliğine en büyük etkiyi veren bir sektör. Havaya saldığı karbondioksit oranı çok yüksek. Bacalardan saldığı sülfürik asit ise ağaç ve bitkilerin üzerine iniyor. Böylece tarım yapılamaz hale geliyor. Termik santraller ayrıca bölgenin suyunu çekiyor. Bir haftada bir Milas’ın su tüketimi kadar suyu tüketiyor. Bu nedenle de tarım zarar görüyor. Ayrıca yer altı suları zarar görüyor.”   İNGİLTERE’DEN GELDİ   İngiltere’den Bodrum’a tatil için gelen doğasever Gustav Strömfelt, köylülerin direnişini haberlerde okuduğunu, bunun için gelip destek olmak istediğini söyledi. Strömfelt, “Burada yaşanan direnişi haberlerden okudum. Ne olduğunu kendi gözlerimizle görebilmek için geldim. Gördüm ki insanlar bu ormana tutku ile bağlılar ve mücadele ediyorlar. İnsanların geçimlerini etkileyecek bir mesele olduğunu görebiliyorum. Buradaki güzel atmosferi hissediyorum. Ormanın onlara kattıklarını hissettiklerini biliyorum” şeklinde konuştu.    DÜNYADA SALDIRILAR ARTTI   Dünyada doğal alanlara yönelik saldırıların arttığını sözlerine ekleyen Strömfelt, “Doğal alanların kaybedilmesi sadece o bölgelerdeki köylerde yaşayan insanların hayatlarını etkilemiyor. Şehirlerde yaşayan insanların hayatlarını da etkileyecek. Örneğin seller yaşanabiliyor. Kentlerde yaşanan ve doğal dediğimiz birçok afet aslında bu alanları korumamız ile bağlantılıdır” diye ifade etti.    DOĞA KATLİAMI   Muğla merkezde oturan üniversite öğrencisi Ahsen Arıman da, doğayı seven biri olarak saldırılara kayıtsız kalamadığını ifade ederek, “Ağaçların, rüzgarın, güzel seslerin olduğu bu doğayı katletmek istiyorlar. Buda bir can kıyımı. Burada yaşayan hayvanlar ya da bitkiler bir eşya değil bunların da canı var. Doğa katliamını yapanlar bunu göz önünde bulundurmuyor. Para için kendilerince bir kılıf uydurarak bu kıyımı yapmak istiyorlar. Ama bu doğa geri gelmeyecek. Eğer böyle devam ederse geleceğe bırakabileceğimiz bir şey kalmayacak” ifadelerini kullandı.    GENÇLER DİRENİŞE   Özelikle gençlerin direnişte yer alması gerektiğinin altını çizen Arıman, “Buradaki mücadele sadece Türkiye için değil dünya için de çok önemli. O yüzden geleceğimiz için direnişte yer almalıyız” çağrısında bulundu.   MA / Semra Turan