‘Vergi ve ekonomi paketi’ne şerh: Ekonomi sermayeden ibaret sanılıyor 2022-04-04 15:22:42 ANKARA - AKP tarafından getirilen “Vergi ve ekonomi paketi”ni içeren kanun teklifine şerh düşen HDP, “İktidar ekonomiye sermayenin gözlüğüyle bakıyor. Sermayenin çıkarının tüm toplumun çıkarı olduğunun propagandasını yapıyor” dedi.   Meclis Genel Kurulu’nda yarın görüşülecek “Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ne dair Halkların Demokratik Partisi (HDP) şerh düştü.    AKP’nin ilk iktidar olduğu 2002-2007 yılları arasında sadece iki torba kanun çıkardığı hatırlatılan şerhte, sonraki her yasama döneminde AKP’nin bunu bir yöntem olarak devreye koyduğu vurgulandı. AKP’nin 2007-2011 yıllarında 11, 2011-2015 döneminde 21, 2015-2018 döneminde de yaklaşık 30 adet torba yasa çıkardığına dikkat çekilen şerhte, “2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle birlikte ise artık torba yasa olağanlaşmıştır. Yeni sisteme geçişle birlikte TBMM’ye torba yasa dışında bir yasa teklifi neredeyse hiç getirilmemektedir. Oysa 2017 referandumu sürecinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni savunanlar tarafından, yeni sistemle birlikte artık torba yasaların TBMM gündemine gelmeyeceği ifade edilmişti” denildi.   ‘MUHALEFETSİZ BİR SİYASET DİZAYNI VAR’    Torba kanunla yasama etiğinin ayaklar altına alındığı kaydedilerek, halkın iradesinin temsilciler eliyle gerçekleşmesini engelleyen sonuçlara yol açtığı vurgulandı. İktidarın torba yasalarla gücünü kötüye kullandığını dile getirilen şerhte, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle birlikte muazzam bir biçimde tekelleşen iktidar, muhalefetsiz bir siyaset dizayn etmek ve itirazsız bir yasama süreci işletmek istemektedir” diye belirtildi.   ÜLKE YÖNETİMİ SARAYA TAŞINDI   AKP’nin toplumun acil ve asli ihtiyaçlarına da cevap vermediğini dile getirilen şerhte, yurttaşların en fazla etkilendiğinin ekonomik hayatta yaşadıkları sıkıntılar olduğu vurgulandı.   “Ülkenin acil ihtiyacı böylesi bir torba yasa değildir” denilen şerhte, şunlar kaydedildi: “Memleket yangın yerine dönmüş, çiftçi tarlasını ekemiyor, gençler iş bulamıyor, emeğiyle çalışanlar açlık ve sefalete mahkum ediliyorken böylesi bir kanun teklifinin yasama önceliği verilerek getiriliyor olması kabul edilemez. İktidarı tekelleştiren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle birlikte ülke yönetimi TBMM’den alınarak Saray’a taşınmış, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan esasen hem halktan hem TBMM’den hem de partisi AKP’den kopmuştur. İktidarı elinde tutan kliğin kopuş süreci çok boyutlu bir biçimde süratle devam etmektedir.”   KYK BORÇLARI HATIRLATMASI   Gençlerin sorunlarına da değinilen şerhte, “Gençler ülkelerinde gelecek görmemektedir. TÜİK verilerine göre bile 2021 yılı genç işsizliği yaklaşık yüzde 23 oranındadır.  Bu ülkenin üniversite mezunu gençlerinin devlete yaklaşık 6 milyar lira borcu bulunmaktadır. Üniversite mezunu gençler henüz daha hayata atılmadan on binlerce liralık KYK kredi borçlarını nasıl ödeyeceğim diye kara kara düşünmektedir” ifadelerine yer verildi.   5’Lİ ÇETE SÖYLEMİ   AKP-MHP koalisyonun ekonomiyi sermaye ile eşitlediğine dikkat çekilen şerhin detayları şöyle: “Ekonomiyi sermayeden ibaret sanıyor. Ekonomiye sermayenin gözlüğüyle bakıyor. Bilinçli bir ekonomi politik tercihle ekonomi denklemini sermayenin çıkarları üzerinden kuruyor. Sermayenin çıkarının tüm toplumun çıkarı olduğunun propagandasını yapıyor. Dünya Bankası’nın araştırma raporlarına göre dünyada en fazla kamu ihalesi alan şirketlere ‘5’li Çete’ denmesi AKP-MHP Koalisyonu’nun zoruna gidiyor. Onların kamusal avukatlığına da soyunuyorlar.   Toplumsal muhalefetin ‘maliyet’ ve ‘şeffaflık’ eleştirilerine gösterilen tahammülsüzlük, devlet erkini kullananların sermayeyi dokunulmaz kılmak istemesinden ileri gelmektedir. Son yıllarda daha bir revaçta olan ‘yoksullaştıran büyüme’ kavramı da bu bağlamda Türkiye’deki ekonomik durumu ifade etmesi açısından da önemlidir.   YOKSULLAŞTIRAN BÜYÜME VAR   AKP-MHP Koalisyonu, büyük bir övünçle pandemi koşullarında dahi 2021 yılında ülke ekonomisinin yüzde 11’lik bir büyüme oranı yakaladığından söz ediyorlar. Bu büyüme oranının baz etkisi gibi teknik detayların hesaba katılmamış olması bir yana, kimin büyüdüğü asıl sorulması gereken sorudur. Bugün Türkiye’de 2021 yılında refahım arttı, ekonomim büyüdü, geçim sıkıntılarım rahatladı diyecek emeğiyle geçinen kimse yoktur. Aksine Türkiye ekonomisinin teknik-sayısal büyümesi yoksullaştıran bir büyümedir. Zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan bir büyümedir.   SANSÜR DÜZENLEMESİ   Madde 1- Madde ile hakkında reklam yasağı kararı verilmiş olmasına rağmen, bu web sitelerine reklam vermeye devam eden şirketlerin, bu harcamalarını kurumlar vergisi ödemelerinde vergi matrahının hesaplanmasında gider olarak gösteremeyeceği düzenlenmektedir.   Hatırlanacağı üzere 1 Ekim 2020’de yürürlüğe giren sosyal medya yasasının 3’ncü aşaması olan 'Reklam Yasağı', Resmî Gazete’de yayımlanmıştı. 1 Ekim 2020'de yürürlüğe giren sosyal medya yasası ile sosyal medya devlerine ‘Türkiye'de temsilci atama zorunluluğu’ getirilmişti.   Bu çerçeve açık bir şekilde sosyal medya platformları üzerinden kullanıcılara yönelik sansür mekanizmasının ceza sopası ile işletilmesi durumudur. Bu madde ve düzenleme ile iktidar için nerede, ne zaman, nasıl, ne kadar ceza verileceği hükümleri tamamıyla siyasi vesayet altında olan başta BTK olmak üzere diğer kurumlar aracılığıyla gerçekleştirilmesinin önü açılmaktadır. Demokratik bir Türkiye’de elbette denetleyici ve düzenleyici kurumlar bağımsız bir şekilde görevlerini ifa edebilirler. Ancak bugün demokrasi ve hukuk alanını vesayet altına almış bir iktidar politikası ile sarmalanmış Türkiye’de bu madde büyük bir tehlikenin emarelerini göstermektedir.   Madde 2- Madde ile bir veya birden fazla özel sağlık kuruluşu ile sözleşme düzenleyerek çalışan hekimlerin serbest meslek erbabı olarak kabul edilmesi ve kazançlarının serbest meslek kazancı hükümlerine göre vergilendirilmesi hükmü getiriliyor. Ücretli olarak çalışan hekimlerin gelirleri ise önceden olduğu gibi ücret hükümlerine göre vergilendirilmeye devam edilecek.   Düzenleme ile hekimlik mesleğini zaten yok etmekte kararlı olan iktidarın giderek mesleğin başta etik yönü olmak üzere ruhunu ve bütünlüğünü de yok edeceğini söylemek mümkün görünmektedir.   KAMU MALİYESİ SÖZ KONUSU DEĞİL   Madde 4, 5, 6- Söz konusu maddeler ile Vergi Usul Kanunu’nda yapılacak değişiklikle vergi kaçakçılığı suçlarına yönelik olarak da ‘etkin pişmanlık’ benzeri bir düzenleme getirilecek. Kaçakçılık suçları da zincirleme suç kapsamına alınarak, cezai yaptırımı artırılacak.   Görüldüğü üzere iktidarın bir kamu maliyesi programı ve yönetimi söz konusu değildir. Mükelleflerin de 20 yıllık iktidar anlayışına bakarak vergide kaçakçılık ve diğer birçok yöntemle vergi ödemekten feragat ettikleri görülmektedir. AKP iktidarı da ısrarla çıkardığı vergi afları ile açık bir şekilde işlenen vergi suçlarına göz yummaktadır.   Madde 7- Madde, Kovid-19 salgınının seyahat acentaları üzerinde yarattığı olumsuz ekonomik etkilere karşı yıllık aidat artış oranlarında indirim getirilmesini düzenlemektedir.   AKP-MHP Koalisyonu, yapısal ekonomik sorunları çözmeye dönük düzenlemeler yapmak bir yana mütemadiyen krizi fırsata çevirmeye yönelik yasa tesis eden bir iktidardır. Nitekim bu düzenleme bugün Rusya-Ukrayna arasında yaşanan savaşın Türkiye’deki turizme olumsuz etkisi karşısında yapılan bir düzenlemedir.    MUHTARLARA DAİR DÜZENLEME   Madde 8- Madde ile muhtar ödeneklerinin net asgari ücret tutarına tamamlanması hedeflenmektedir.   Muhtarlıklar yerel yönetimlerin temel bir ayağıdır. Bu nedenle muhtarların sorunlarının giderilmesi bu açıdan ele alınmalıdır. Ancak AKP iktidarı yıllardır muhtarlıkları AKP yerel teşkilatı şeklinde konumlandırmak istemektedir. Bu amaçla muhtarları da kendi il teşkilatlarının yöneticisi olarak tayin etmek istemektedir.   ÜNİVERSİTE ÖZERKLİĞİ ORTADAN KALKTI   Madde 9- Bu madde ile Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 27 Temmuz 2020 tarihli ve 65 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle bazı üniversitelere ihdas edilen kadrolar, yeniden ihdas edilecek. Böylece Boğaziçi Üniversitesi’nin de bulunduğu 31 üniversitede 5 binin üzerinde kadro açılmış olacaktır.   AKP’nin iktidarda olduğu son 20 yılda üniversiteler tamamıyla bilim merkezi olmaktan çıkmıştır. Yüzlerce akademisyenin ihraç edilmesi bir yana üniversitelerin özerkliği tamamen ortadan kaldırılmıştır. Bu düzenleme ile 31 üniversiteye 5 binin üzerinde kadro ataması yapılacaktır. Bu üniversitelerden biri de Boğaziçi Üniversitesi’dir. Yalnızca Boğaziçi Üniversitesi’ne 120 kadro açılacaktır.”   Şerhin devamında 34 maddelik kanun teklifinde iktidarın politikaları ve eleştiriler sıralandı.