Efrin zeytini ÖSO'yu finanse etmek için mi getirildi? 2018-11-24 09:06:34   İSTANBUL- Efrin’den getirildiği sonradan ortaya çıkan zeytin ve zeytinyağına ilişkin tepkiler sürerken, Gıda- İş Sendikası Başkanı Seyit Aslan, "Zeytinler ÖSO'yu finansman etmek için mi getirildi?" diye sordu.    Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda konuşan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin yurt dışından kaçak olarak yaklaşık 50 bin ton civarında zeytinyağının Türkiye piyasasına girdiğini açıkladı. Zeytinyağının Türkiye’nin dinci ÖSO grupları ile 18 Mart’ta girdiği Efrin’den getirildiğini doğrulayan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Hükümet olarak PKK’nin eline gelir geçsin istemiyoruz, Efrin’de gelir bize geçsin istiyoruz” diye belirtmişti. Getirilen zeytin ve zeytinyağının yerli üreticiyi zora sokacağına belirten GIDA-İş Sendikası Başkanı Seyit Aslan, parasının nereye gittiğini sordu.     ‘FİYAT LİSTESİ AÇIKLANDI AMA ALIM YAPILMADI’   Türkiye’de bugüne kadar zeytin veya zeytinyağı ithalatının yapılamadığını hatırlatan Aslan, “Geçtiğimiz yıl Tunus’dan kısmi olarak zeytin ithal edildi ama üreticilerin tepkisinin ardından hükümetin bunu dayanışma için yaptığı ve bir daha yapmayacağı yönünde açıklamalar geldi” diye belirtti. Marmara Birliği’n zeytin taban fiyatını açıkladığını ve Efrin’den gelen zeytinyağının bundan sonra duyurulduğunu belirten Aslan, “Marmara Birlik fiyat listesini açıkladı ama alımları bir süre durdurduğunu açıkladı. Bunun sebebinin ne olduğuna dair herhangi bir açıklama söz konusu değil. Bilindiği gibi Türkiye ile Suriye arasında daha öncede sınırdan petrol kaçakçılığı vardı. Çok yüklü miktarda petrolün piyasaya sürüldüğü yönünde iddialar vardı. Türkiye’nin Efrin’den ÖSO ya da başka güçler üzerinden 50 bin ton zeytinyağı getirmiş olması çok şaşırtıcı değil” diye konuştu.    ‘ÖSO’YU FİNANSE ETMEK İÇİN Mİ GETİRİLDİ?’   Neden zeytinyağı ithal edildiğine dair resmi açıklamaların olmadığını vurgulayan Aslan, verilen önergelerde bakanlıkların açıklamalarının tatmin edici olmadığını da sözlerine ekledi. Aslan, devamla şunları ifade etti: “Piyasada getirilen zeytinyağları ile ilgili bir hareketlilik oldu. Bu hükümetin nasıl keyfi tutum içinde olduğunu, kendisinin koyduğu yasaları da çiğneyerek hukuk dışı işler yapabileceğini göstermiştir. Bunun ÖSO’nun finansman edilmesi için mi kullanıldığı da akıllarda yer alan başka bir soru işareti olarak duruyor.”   ‘AKP’LİLER ZENGİN EDİLMEK İSTENİYOR’   Getirilen zeytinyağı miktarının piyasaya sürülmesinin üreticileri doğrudan etkilediğini de dile getiren Aslan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üretilen zeytinlerin kalitesinde kısmen düşüşler yaşansa bile gerçek kalitesini korumaya devam ediyor. Gemlik başta olmak üzere zeytin yetiştiriciliği yapan bölgelerde Marmara Birliği’n hem taban fiyatı açıklayarak zeytin almaması, Efrin’den gelen zeytinyağlarının piyasaya sürülmesi üreticiler üzerinde olumuz etkilere neden oldu. Bu aynı zamanda üreticilerin tüccarların yani tefecilerin eline düşmesi anlamına geliyor. Tüccarlarda yaşananları yakından takip ediyor. Zeytin ve zeytinyağını üreticiden çok düşük bir fiyata alıyor ve çoğu zaman ödeme bile yapmıyor. Ülkede çok temel tüketim mallarında ithal ürünler alındı ve vatandaş buna alıştırıldı. Şimdi de Türkiye’de kendine yetecek ölçüde üretilen zeytinin de ithal edilmesine alıştırılmak isteniyor. İthal edilecek zeytin iç piyasanın dengesini bozacak. AKP’ye yakın kesimlerin ithalat yoluyla zengin edilmesinin de yolları açılmak isteniyor. Dönem dönem bunlar yapıldı, saman ithalinde buna tanık olduk.”    ‘BUNA EL KOYMAK DENİR’   Belli siyasi çıkarlar uğruna üreticilerin zor koşullar içine sürüklendiğini sözlerine ekleyen Aslan, şunları dile getirdi: “Şuan iç piyasada satılan sıvı yağların büyük kesimi ABD’den getiriliyor. Ortada oluşturulmaya çalışılan bir tekel söz konusu. Tekel oluşturarak fiyat belirlemeyi kendi ellerine almak istiyorlar. Üreticiden tüketiciye giden süreçte kişileri tefecilere muhtaç etmeye hizmet ediyorlar. Alınan yağ ile hükümetin neye hizmet etmeye çalıştığı çok açık ortada. Efrin’de topraklarını bırakıp gitmek zorunda kalan bir halk var. Bu halkın emeğine el konularak Türkiye’ye getirilmesi ganimetten öte bir şey. Bu asla kabul edilir bir durum değil. Bu aslında bölgedeki savaşın boyutlarının nereye vardığının da göstergesi. O ülkenin değerlerine el konuluyor. Ganimet değil yaşanan tam anlamı ile halkın yaşamına el koymaktır. O halkın ürünleri ile kendi iç piyasasının dengelerini bozan ve kendi halkını da mağdur eden bir siyaset izleniyor.”    ‘ORTAK TUTUM ALINMALI’   Bu durumun son bulması için girişimlerin başlatılması gerektiğini belirten Aslan,  sözlerini şöyle tamamladı: “Başta üreticiler ile iç içe olan Marmara Birlik gibi yapıların üreticileri koruyacak önlemler alması gerekir. İlgili sendikalar ve üreticiler bir araya gelerek haksız kazanç için programlar oluşturması ve gerekli hukuki girişimler başlatması önemli adımlardan biri olacaktır. Hükümetin yürüttüğü bu politikalara karşı üreticiler ve tüketiciler ortak tutum almalı.”   MA / Elif Çetiner