‘Bizden istenen 10 TL halka geri dönmez' 2020-04-30 09:33:54 DİYARBAKIR - Koronovirüs salgınıyla birlikte 8 bin 684 işyerinin kapalı olduğu Diyarbakır’da yurttaşlar, ekonomik olarak zor günler geçiriyor. Siyasi iktidara tepkinin had safhada olduğu sokaklara, SMS yoluyla başlatılan 10 TL kampanyasının ise geri dönüşünün olmayacağı düşüncesi hakim.  Türkiye’de ilk Koronavirüsü (Kovid-19) vakasının görüldüğü 10 Mart tarihinden bu yana 144 bin işyeri “geçici” olarak kapatılırken, bu işyerlerinde yaklaşık 5 milyon 100 bin kişi işsiz kaldı. Salgın nedeniyle katmerleşen ekonomik kriz ise yurttaşlara zor zamanlar yaşatıyor. Hafta sonları yürürlüğe giren sokağa çıkma yasaklarına hazırlanan esnaf, işsiz, çalışan ve işverenler, işsizliğin getirdiği ağır yükü omuzlamaya çalışırken, evde gerekli olan temel gıda maddelerini sağlamakta güçlük çekiyor.    8 bin 684 işyerinin kapalı olduğu, buralarda çalışan 30 bin kişinin işsiz kaldığı Diyarbakır’da durumu yerinde gözlemlemek için çıktığımız sokaklarda, koronavirüs sürecinde devletten alamadığı destekten dolayı işini kaybeden, iş yerini kapatmak zorunda kalan, ev de zar zor geçinen yurttaşlara tanık olduk.     Sürekli bir hal alan sokağa çıkma yasağına karşın geçinemeyen Hayriye Sucu (40), sokağa çıkma yasağında ne yiyeceğini kara kara düşünüyor. Sucu’nun 2 çocuğundan bir Sara hastası. Eşinin vefatından sonra iki aydır evden çıkmadığını ifade ediyor. Ev ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çektiğini dile getiren Sucu, “Şikayetçiyim bu durumdan. Benle iki kızım beraber rutubetli bir evde yaşıyoruz. Çok zor durumdayım. Kızım sara hastası. Yetkililerden yardım çağrısında bulundum ancak sonuçsuz kaldı” ifadelerini kullandı.    VERGİ ALIYORSAN BAKMAK ZORUNDASIN!   Fırat Turan (28) da iş bulamayan gençlerden biri. Kendisi gibi çevresinde bulunan arkadaşlarının tamamının işsiz kaldığını belirtiyor. İkamet ettiği Bağlar ilçesinde yaşanan yoksulluğa dikkat çeken Turan, “Bağlar’ın 5 Nisan Mahallesine bir girin, 10 evden 8’i açtır. Geçenlerde mahalledeki herkese 3 ila 5 bin arası elektrik cezası kestiler. İstisnanız mahallenin çoğuna bu ceza kesildi. Hepsi yoksul. Ekmeği yok yesin, 5 bin ceza vermişler. Milleti resmen ölüme yolluyorlar. Şu Bağlar’ın arka sokaklara bir gidin bakın, o evlerden ağlayarak çıkarsınız. İnsanlar her şeyinden kısıyorlar. Devletin umurumda değil. Umurunda olsaydı bu insanlar bu halde olur muydu? Üç beş kişiye verir, göz boyatır. Ne yapmış ben çevremde hiçbir şey göremedim. Haberlerde gösteriyorlar, birkaç kişiye paket gıda yardımı yapılmış. O paketin içinde erzak, en fazla ne kadar olabilir ki? 1 haftalık erzak” diye konuştu. Halktan alınan vergilerin halka verilmesi konusunda yaşanan adaletsizliğe dikkat çeken Turan, “Bu para nereye gidiyor? Sokağa çıkma yasağı veriyorsan, o zaman insanlara bakmak zorundasın. Nasıl halk vergisini veriyorsa sen de ona bakmak zorundasın. İki kere iki dört eder. Başka yönlere sürüklemenin anlamı yok” ifadelerini kullandı.    ‘10 TL İSTEYEN DEVLET BİR ŞEY VERMEZ’   İşlettiği gümüş dükkanından birini kapatmak zorunda kalan esnaf Mehmet Yıldız, koronovirüs başladığında halka para vermek yerine halktan 10 TL istenmesiyle başlarına geleceklerini gördüklerini belirterek, “Bizden 10 TL isteyen devlet bize bir şey vermez” dedi. Aylık bin 500 kira parası verdiğini hatırlatan Yıldız, siftah dahi yapamadıklarından yakınıyor. Birçok esnafın iş yapamadığı için iş yerini kapattığını kaydeden Yıldız, devlet tarafından kendilerine bir kuruş dahi yardımın yapılmadığını kaydediyor. Koronovirüsün devam etmesi halinde zor ayakta duran iş yerlerinin de kapanacağı uyarısında bulunan Yıldız, “Sokağa çıkma yasağı ilan edilirken esnafa yardım yok, esnaf kredisini verirken yardım yok, esnaf kirasını verirken yardım yok. Binlerce insana bakmakla yükümlü olan esnaf iş yerini kapatmak zorunda kalırken, elinde kalan tek şey cep telefonuna gelen yardım kampanyası mesajı. Böyle bir adalet olur mu?” diye sordu.   TEK BÖBREKLİ İŞSİZ   Hasan Kaplan ise 35 yaşında tek böbrekle yaşamını sürdürmeye çalışan bir işsiz. Daha önce böbrek rahatsızlığı nedeniyle hafif işlerde çalıştığını dile getiriyor. Tek başına yaşamını idame etmeye çalışan Kaplan, “Ölürsem ben tek ölürüm” diyerek, çocuğu olan ve hayatını idame ettirmekte zorluk çeken insanların durumuna dikkat çekiyor. “Benden daha mağdur olan insanlar var” diyen Kaplan, “Sokağa çıkmayın diyorlar ancak elektrik, su ve kira parasını ödeyemeyen insanlar var. Zorunlu olarak dışarıya çıkıyorlar. Ekmek peşindeler. Ne yapacak bu insanlar? Ekmek su verin ki kimse dışarıya çıkmasın. İnsanlar çok zor durumda. Adamın dükkanı kapalı, kirasını ödemek zorunda. Nasıl ödeyecek?” diye sordu.   25 YILLIK KUYUMCU   Hikmet Tunç da 25 yıldır kuyumcu dükkanı işletiyor. Çalıştığı süre boyunca 2 ekonomik kriz ile karşılaştığını kaydeden Tunç, “Daha önce de ekonomik kriz yaşadık ama hiçbir dönem gibi olmadı. Koronovirüs tehlikesinin yanı sıra açlık ile terbiye edilme gibi bir durum mevcut. İş yerleri bir bir kapanıyor. Daha önce kötü olan ekonomik kriz koronvirüsün gelmesi ile birlikte daha da kötü bir hal aldı. Bunun sebebi hükümetin esnafını, yurttaşını düşünmemesidir” diye konuştu.     SON ÇEYREKLER BOZDURULUYOR   Halkın çeyrek altınlarını bir bir bozup son parasını yediğine şahit olduğunu kaydeden Tunç, “Altın fiyatları artığı için kimse ne alabiliyor ne de satabiliyor. Altınını satan da mecburiyetten satıyor. Çünkü evde yiyecek bir şey kalmamış durumda. Son çeyrek altının dahi gelip bozduranlar  ‘yemek yemesek altınları ne yapalım’ diye belirtiyor. Halklı bir isyan var ortada. Düğünlerin yan sıra alım gücünün de düşmesi bizi zora sokuyor. İş yapamaz haldeyiz ama kira ve banka borcumuzu ödemek zorunda bırakılıyoruz. Ödemesek hemen haciz işlemi başlatılır. Gider çok, gelir hiç yok” ifadelerini kullandı.   MA / Fethi Balaman - Cahit Özbek