Ekonomist Gümüş: Yeni model AKP'nin son çırpınışı

img
ANKARA - “Yeni ekonomi modeli”nin, iktidarın bekası için son çırpınışlar olduğunu belirten SEP Genel Başkanı Güneş Gümüş, “Vergilerini ödeyen yoksul halkın yeniden soyulmasından başka bir şey değil” dedi.
 
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın 20 Aralık’ta kabine toplantısı sonrasında döviz kuruna dair açıklamalarda bulunarak, TL mevduatları için yeni bir düzenleme getirdiklerini belirtti. Dövizdeki artışın ekonomik gerekçelere dayanmadığı iddiasını yineleyen Erdoğan, açıklamasında “İnsanlarımızın bankadaki TL varlığının mevduat kazancı, kur artışından yüksekse bu getiriyi elde edecek. Ama kur getirisi mevduat kazancının üstünde kalırsa aradaki fark doğrudan vatandaşımıza ödenecek” diye konuştu. 
 
Sosyalist Emekçiler Partisi (SEP) Genel Başkanı ve ekonomist Güneş Gümüş, döviz kurunda yaşanan gelişmeleri ve Erdoğan’ın müdahalelerini değerlendirdi.
 
‘REZERVLER ERİTİLDİ’
 
Gümüş, AKP’nin ekonomi alanında sıkıştığını belirterek, krize müdahale edecek araçların kalmadığını söyledi. Merkez Bankası’nın (MB) rezervlerinin 2018 yılından itibaren eritildiğine dikkati çeken Gümüş, “Kritik seçim dönemlerinden geçerken krizi ötelemek için 2019’da ve özellikle pandemi döneminde de bu rezervler çoktan eritildi. Buna bağlı olarak döviz şoklarının süresi kısalmaya başladı. Yeni bir döviz şoku da ekim ayı itibariyle ülkeye girmiş bulundu” dedi. 
 
‘ÇARESİZLER’
 
İktidarın piyasaya sürekli dolar sürerek ve yurttaşlara “Dövizlerinizi bozdurun” diyerek kuru kontrol etmeye çalıştığını hatırlatan Gümüş, bu taktiklerin imkânı kalmayınca faiz indirimi yönündeki ısrarın devam ettiğini ve bununla birlikte dövizde büyük bir artış yaşandığının altını çizdi. “Hem araçları yok çaresizler hem de ülke çok ciddi bir şekilde dövize endeksli ekonomiye tabii kılınmış durumda” diyen Gümüş, ülkedeki borçlanmaların döviz cinsinden yaşandığını ve temel tüketim araçlarına kadar ithalata bağlı kalındığını ifade etti. Gümüş, “Dolayısıyla döviz kullanımı kaçınılmaz bir parçası haline geldiği için dövizdeki bu artış yakıcı bir gerçek haline geldi” diye ekledi.
 
DAHA ÖNCE DE DENENDİ
 
Gümüş, iktidarın “yüksek faiz olursa ne yatırım gerçekleşir ne de vatandaş kredileri kullanmaya devam eder” mantığıyla faiz indirimine girdiğini belirterek, atılan bu adımla ekonominin tıkandığını savundu. 31 Mart 2019 yerel seçimlerden önce faiz indirimi yönteminin denendiğine dikkati çeken Gümüş, şöyle devam etti: “Çok kısa vadeli birtakım kazanımlar oldu. Zaten daha sonrasında kriz daha fazla derinleşmiş oldu. Bugün artık o noktada da değiliz. Dolayısıyla faizi indirme ısrarı ekonominin önünü açacak bir adım olamaz. Yoksullaşma artmış durumda, Pandemiyle birlikte işsizlik derinleşmiş durumda. Aynı modele devam ederek ekonomiyi kısa bir dönemde canlandırıp bu rahatlamayla yollarına devam etmek istiyorlar. Ama bu politikaların artık işleme şansı yok, kendileri de bunun farkında.” 
 
BİLİNÇLİ ADIMLAR DEĞİL
 
Faiz indirimindeki ısrarın bilinçli olarak yapılmadığına dile getiren Gümüş, davamla şunları söyledi: “Çaresizlikten zorluyorlar. Bilinçli bir şekilde hesaplanmış, ekonominin önünü açma yönünde bir adım değil bunlar. Berat Albayrak döneminde kendine göre çizdiği bir model vardı her ne kadar fiyasko ile sonuçlanmış olsa da şu an bir model bile yok. Sadece çaresiz bir çırpınış var. Bu çırpınışın yeni dalgalarını görüyoruz. Kamu bankaları açısından bir indirimden bahsedilebilir belki ama özel bankalar bu trenin bir parçası olmak istemediler. Çünkü TÜİK rakamlara yansıtmasa bile çok yüksek bir enflasyon var. Daha önce çeşitli baskı araçları kullanarak faizi belli ölçülerde indirmişlerdi şimdi ona da güçleri yetmiyor. Bunu birçok sermaye ve temsilcileri de ifade etti, faiz oranlarında ciddi bir düşüş yok. Vatandaşın ev ve taşıt kredisi kullanımının arttıracak bir noktada değiller. Çünkü herkes kaygı içinde, iflaslar mı gelecek, işsiz mi kalacağız, harcayacak kapasitemiz olacak mı, kaygısı yaşanıyor.” 
 
‘YOKSUL HALK YENİDEN SOYULUYOR’
 
Yeni modelin iktidarın bekasını sürdürmek için girdiği son çırpınışlar olarak gören Gümüş, devamında şunları dile getirdi: “Elinde para olan enflasyon karşısında parasını korumak isteyen ya da büyük miktarda para olanlar dolara yönelmesin diye, kayıp olursa aradaki farkın hazine tarafından ödeneceğini garanti ettiler. Bu aslında vergilerini ödeyen yoksul halkın yeniden soyulmasından başka bir şey değil. Ama bu modelin de ne kadar işleyeceği önemli bir soru işareti. İlk planda dolarda bir düşüş görünüyor ama bu düşüşün kaynağı nereden bu bilinmiyor. Vatandaşın kendi dolarını satmasından mı kaynaklanıyor onu da bilmiyoruz. Şeffaf bir işleyiş yok. Bankalar 1 milyar dolar bozdurulduğuna dair açıklamalar yaptı. Fakat bu çok da yüksek bir rakam değil. Daha çoğu da bozdurulmuş olabilir, kamu eliyle arka kapı araçları kullanılarak bu paralar bozduruluyor olabilir. Biz bunu bilmiyoruz. Bu modelin işleyip işlemediğini de zaman içerisinde göreceğiz."
 
‘BİZ DÜŞÜRDÜK ALGISI YARATIYORLAR’
 
Kurun biraz olsun yavaşlayacağını daha ötesi bir düzelmenin olmayacağını sözlerine ekleyen Gümüş, şöyle konuştu: "Çünkü ülkede çok büyük bir enflasyon var, TL’de kalmak kendi başına vatandaş açısından çok çekici değil. Doların da artıp artmayacağı belli olmadığından, TL’de kalmak çok anlamlı görünmüyor yatırımcı açısından. Çok hızlı bir şekilde çıkış yolu bulmaya çalışıyorlar şu anda. Çünkü doların artması ülkede çok ciddi ve şiddetli bir şekilde krizi güçlendiriyor. Kurun nereye gideceği de belirsiz. Şu an doların düşmesiyle, biz düşürdük algısı yaratıyorlar. Bu algıyı desteklemek için dolar da satıyorlardır büyük ihtimalle. Ciddi oranda her şey pahalanmış ve insanların hayatı çekilmez hele gelmiş durumda ve alım gücü azaldı. Tabii bunların ciddi oranda bir patlaması olacak, Ülkede bir yıl içerisinde ödenmesi gereken 150 milyar dolar borç var. Bu borçların ödenmesi için dolar alınacak. Her kullandığımız ürün dışarıdan geliyor. Sürekli dolar kullanan bir ekonomiden bahsediyoruz, dolar alımı olduğu sürece fiyat artmaya devam edecek. Doların artmasının yükü hazineye de binmiş olacak." 
 
AVRUPA’NIN UCUZ EMEK CENNETİ
 
AKP’den kurtulmak için çıkışın örgütlenmesi gerektiğini vurgulayan Gümüş, sözlerini şöyle tamamladı: “Ülkeyi demokratik işleyişin olmadığı, keyfiyetin hâkim kılındığı, tamamen hukuksuzluğun hüküm sürdüğü bir ülkeye dönüştürmüş durumdalar. Herkes buradan bir çıkış bekliyor, AKP iktidarından bunalmış durumda. Buradan çıkışın örgütlenmesi gerekiyor. AKP olduğu sürece bu ekonomik göstergeler devam edecek. Çünkü yapısal model bu. Gerçekten Avrupa’nın ucuz emek cennetini yarattılar burada. Herkesin asgari ücrete mahkûm kaldığı, sosyal hakkının olmadığı bir ülkeye döndük. Ezilenlerin, yoksul halkın yaşam koşulları değişirse ülke yaşanabilir bir hale gelebilir. Bunun için de örgütlü olmak, mücadele etmek gerekiyor. Örgütlü olmayan bir halk daha çok sömürülmeye mahkûm oluyor.” 
 
MA / Berna Kişin