'29 Haziran'daki karar Kürtlere bir mesajdı'

RIHA - Şêx Seîd'in idam edilişinin 74'üncü yıl dönümünde ağabeyi Abdullah Öcalan'a aynı cezanın verildiğini belirten Mehmet Öcalan, "Kürtlere yönelik bir mesajdı. Karar siyasiydi" dedi. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan, uluslararası komployla 9 Ekim 1998'de Suriye'den çıkarıldıktan sonra 15 Şubat 1999'da Kenya'dan Türkiye'ye getirildi. Abdullah Öcalan, Türkiye'ye getirildikten sonra İmralı Adası'nda bulunan F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'ne konuldu. Sonrasında 28 Nisan 1999 tarihinde Ankara 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılama süreci başladı. 29 Haziran'da görülen karar duruşmasında idam kararı verildi. İdam kararı, Şêx Saîd ve 46 arkadaşının Amed'de idam edilmesinin 74'üncü yıl dönümüne denk getirildi. Abdullah Öcalan, Türkiye'ye getirildiği günden bu yana adada ağırlaştırılmış bir tecrit altında tutuluyor. Abdullah Öcalan ile en son temas 25 Mart 2021 tarihi. Mehmet Öcalan, ağabeyi ile söz konusu tarihte kesintili bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Bu tarihten bu yana Abdullah Öcalan'dan haber alınamıyor. 
 
DAVA SÜRECİNDE PROVOKASYON
 
Mehmet Öcalan, yakından takip ettiği dava süreci ile kararın Şêx Seîd'in idam yıl dönümüne denk getirilmesini değerlendirdi. Yargılamayı "göstermelik" olarak niteleyen Öcalan, yargılama sürecinde yaşanan baskı ve saldırıları hatırlattı. Öcalan, "Hukuk bürosu İstanbul'daydı. Biz de İstanbul, Bursa ve İmralı arasında gidip geliyorduk. Mahkemeler başladı, göstermelik de olsa devam ediyordu. Bir sürü avukat vardı, ama buna rağmen savunmalara çok izin verilmiyordu. Bir keresinde İmralı Adası'ndan Bursa'ya geldik. Yanımızda insanlar da vardı. Bursa'da bir otele gittik. Bize bir komplo hazırlığı yapıldığını hissettik. Bir anda sanki işaret verilmiş gibi her yerden insanlar çıkmaya başladı. Devletin de orada bulunan polislerin de bu durumdan haberleri vardı. Bir anda bir kalabalık oluştu. Oteli yakmaya çalışacak bir kalabalıktı. O gece çıkıp Gemlik'e gittik. Sonra yargılama sürecince Gemlik'te Su İşleri Müdürlüğüne ait bir binada kalmak zorunda kaldık" dedi. 
 
'KÜRTLERE MESAJDI' 
 
Öcalan, karar sonrası ağabeyi Abdullah Öcalan ile yaptıkları ilk görüşmeyi anlattı. Öcalan, ağabeyinin "Bu çok mühim bir karar değil. Zaten bekliyordum, ama idamı uygulayacaklarını sanmıyorum" dediğini paylaştı. 
 
Şêx Saîd'in idam edilişinin 74'üncü yıl dönümünde idam kararı verilmesini "Kürtlere yönelik bir mesaj" olduğunu söyleyen Mehmet Öcalan, "Devlet orada, 'Biz, sizin büyüklerinize bunları yaptık, size de yapacağız' mesajını veriyordu. Karar zaten önceden hazırdı, ne yapacakları da belliydi. Siyasi yargılamalarda Kürtlere dönük hukuk uygulanmıyor. Siyasi karar veriliyor. Bu siyasi karar da 29 Haziran'da verildi. Hakim kararı açıklandı" diye konuştu. 
 
'TECRİT DEĞİL YOK ETME DÜZENİ'
 
"Hukuk Kürtlere uygulanmıyor, bunu herkes bilmeli ve buna göre yaşamalı" diyen Öcalan, 40 aydır haber alamama durumuna tepki gösterdi. Öcalan, "Bu tecrit değil, ölüm düzeni. Yani düşünün Başkan Öcalan ve beraberindeki 3 arkadaşı, ıssız bir adada yıllardır kendilerinden haber alınmadan yaşıyor. Sağ olup olmadıklarına dair bile bilgimiz yok. Bu hukuk değil. 1924'ten 1999'a bu sorun hala aynı şekilde devam ediyor. Türkiye'de hukuk Kürtler için işlemiyor. Bu tecrit dünyanın hiçbir yerinde yok. Adalet Bakanı, 'tecrit yok' diyor. Nasıl yok? Bizim en temel hakkımız aileleri olarak görüşe gitmek İmralı'nın kapıları bize neden kapandı?" diye sordu.
 
'İMRALI'DA NELER OLUYOR?'
 
Yetkililerin İmralı'da neler yaşandığını biran önce kamuoyuna açıklaması gerektiğini vurgulayan Öcalan, "Gerçekleri söylesinler. Orada neler oluyor bize anlatsınlar. 2015'ten bu yana tecrit bile denilemeyecek bir politika yürütülüyor İmralı Adası'nda. Onların yokluğu üzerine bir sistemi inşa ediyorlar İmralı'da. Aydınlara, demokratlara, Kürtlere çağrımız; bu tecride karşı ses çıkarın. Çünkü karşımızda 'Seni yok edeceğim' diyen bir düzen var. Buna karşı demokratik bütün yol ve yöntemleri denememiz lazım. DEM Parti dışında bir sürü parti mevcut Türkiye'de. Sayın Öcalan'ı sevip sevmemeleri de mühim değil, ama kendilerinden haber alınamayan 4 insandan bahsediyoruz. Kulakları tıkayıp, gözleri kapamanın manası yok. Siz Türkiye ve Kurdistan'da siyaset yürütüyorsunuz. Bu insanlara ne olduğunu sormak gerekiyor. Sayın Öcalan halklar, farklı kimlikler arasında bir köprüdür. Bu yüzden en kısa zamanda bu kapıların bize açılmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.