'Bir kişi bile kalsak adalet mücadelemiz sürecek'

İSTANBUL- DAİŞ'in Pîrsûs'ta katlettiği 33 kişinin yakınları, "Türkiye'de samanlıkta iğne aramak, adalet aramaktan daha kolay” diyerek bir kişi bile kalsalar mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini ifade etti. 
 
"Bir hafta boyunca emeğimizi Kobanê halkının emeğiyle birleştireceğiz. Gezi'nin direnciyle Gezi'nin ruhuyla orada olacağız. Yarın Suruç'ta olacağız. Devrime emek vermek isteyen, bir tuğla koymak isteyen, Kobanê'ye gelmek isteyen herkesi yarın Suruç'a bekliyoruz" çağrısıyla yola çıkan 33 gencin katledilişinin üzerinden 9 yıl geçti. 20 Temmuz 2015’te Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) çağrısıyla, Kobanê’deki çocuklara oyuncak götürmek için Riha’nın Pirsûs ilçesindeki Amara Kültür Merkezi bahçesinde bir araya gelen gençlere yönelik DAİŞ'in gerçekleştirdiği bombalı saldırı 9’uncu yılını geride bıraktı. Katliamda 33 genç yaşamını yitirirken, 100’ün üzerinde kişi de yaralandı. 
 
Saldırıda yaşamını yitirenlerden 22 yaşındaki Vatan Budak'ın babası Murat Budak ve 53 yaşındaki 4 çocuk annesi Nazlıgül Bahar Boyraz'ın kızı Yasemin Boyraz katliamın 9’uncu yılında verdikleri adalet mücadelesini anlattı. 
 
‘KOBANÊ’YE GİDECEĞİNİ SÖYLEDİĞİNDE GURURLANDIK’
 
İzzet Baysal Üniversitesi elektrik bölümünden 2015 yılından mezun olan Budak’ın yaşamının mücadeleyle dolu olduğunu söyleyen babası Murat Budak, oğlunun yaşanan tüm katliamlara karşı duyarlı olduğunu belirtti. Vatan’ın, 34 kişinin katledildiği Roboskî’ye ve 301 maden işçisinin katledildiği Soma’ya da gittiğini söyleyen baba Budak, “Oğlum bu katliamların hiç birini kabul etmedi” dedi. 
 
Oğlunun çocuk hassasiyetine işaret eden Baba Budak, "Aynı zamanda Vatan’ın çocuklara karşı çok büyük hassasiyeti vardı. Çocukların ölmesini kabullenemiyordu. Kobanê’ye gitme kararı aldığında ve gelip bize söylediğinde biz kendisiyle gurur duyduk" diye belirtti. 
 
‘DÜNYA BAŞIMIZA YIKILDI’
 
Budak, katliam haberini aldıklarında yaşadıklarını şöyle dile getirdi: “Haber aldık ki saldırı olmuş ve Vatan ölmüş. Haberi aldığımızda dünya başımıza yıkıldı. Vatan, çok iyi biriydi, işten geldiğinde evin oradaki çocuklara cebinde olan parayı verirdi. Dünyada iyi ve güzel olan ne varsa yok etmeye programlanmış bir anlayış var." 
 
SORUMLU DEVLET
 
Türkiye’de meydana gelen birçok katliamın asıl sorumlusunun “devlet” olduğunu belirten Budak, "Sadece Suruç Katliamı değil Ankara, Amed, Adana’da meydana gelen katliamlar, iktidar kendini kurtarmak için yaptı. Aslında AKP hükümeti yapmış olduğu katliamları itiraf ediyor. Biz aileler olarak bunların peşindeyiz.  Bunlar yargılanana kadar mücadelemizden 1 kişide kalsak vazgeçmeyeceğiz" diye konuştu. 
 
‘BİZE DÜŞEN ÖRGÜTLENMEK’
 
Yargısal sürecin 9 yıldır devam ettiğini ifade eden Budak, katliamı gerçekleştirilenlerin aslında yargılanmadığını ifade ederek, "Samanlıkta iğne aramak, Türkiye'de adalet aramaktan daha kolay. Bize düşen sorumluluk, örgütlenmektir. Bizler bu ülkede hukuksuzluğun en üst safta olduğunu biliyoruz. O yüzden bizlere düşen görev bu hukuksuzluk karşısında mücadele etmek ve örgütlenmektir" diye belirtti. 
 
'ANNEM DEMOKRAT BİR KADINDI'
 
Katliamda yaşamını kaybeden Nazlıgül Bahar Boyraz’ın kızı Yasemin Boyraz, annesinin yaşamı savunan, demokrat bir kadın olduğunu dile getirerek, "Annem yaşamını sorgulayan ve yaşadığı hayatı örgütleyen bir insandı. Ben annemi  ‘Hükümet Kadın’ adlı filmdeki kadına benzetirdim. Çünkü onun gibi davranırdı. Annem aynı zamanda ‘yapamıyoruz’ kavramını hayatında çıkarmıştı. Onun için yapamamak kelimesi bir anlam ifade etmiyordu" dedi.
 
TORBASINDA UMUT DOLU BİR KADIN
 
Annesinin Kobanê’ye gitme kararını “umuda bir yolculuk” olarak değerlendiren Boyraz, şunları aktardı: "Annem savaşın olduğu alanda umut olmayı çok istiyordu. Çünkü haksızlığı ve oradaki vahşeti kabullenemiyordu. Gittiği gün, yanına bir tane torba aldı ve torunlarının kıyafetlerini içine doldurdu. Oradaki çocuklara kıyafetleri vermek için sabırsızlanıyordu. Torbanın içindeki umut da gitti, annem de gitti."
 
‘DELİLLER DOSYAYA KONULMADI’
 
Katliamın yargılama sürecinde dosya hakkında hiçbir ilerlemenin kaydedilmediğini aktaran Boyraz, ayrıca “mahkemeyi tehdit etmek” suçlamasıyla ailelere dava açıldığını anımsatarak, şöyle devam etti: "Dosyaya aktarılacak o kadar delil var ki, fakat hakim bunların hiçbirini dosyaya koymuyor. Bizler de mahkemenin bu tutumuna karşı, onların mahkemelerini ve hakimlerini tanımadığımızı söyledik ve bizlere dava açtılar. Saldırıyı gerçekleştiren DAİŞ’lilerin aileleri polisi arayarak 'Gelip oğullarımızı alın, bir şey yapacaklar gelin müdahale edin' demesine rağmen, onu da dosyaya eklemediler. Biz de tüm olanlara karşı bu mahkeme heyetini tanımadığımızı ve reddettiğimizi söyledik."
 
ORTAK MÜCADELE VE DAYANIŞMA ÇAĞRISI
 
Türkiye'de adalet olmadığını ifade eden Boyraz, sivil toplum kuruluşları ve siyasi parti temsilcilerine ortak mücadele çağrısında bulundu. Aynı zamanda ailelere duyarlılık çağrısı yapan Boyraz, sözlerini şöyle sürdürdü: "20 Temmuz’da anmamız olacak. Bu hususta adalet arayışında olan herkesin destek vermesi gerekiyor. Umutlarımızın tekrar yeşermesi için dayanışma içinde olmamız ve örgütlenmemiz gerekiyor. Umut bizim için bir ekmek gibi o yüzden adalet arayışımız aralıksız sürecektir." 
 
MA / Ferhat Sezgin