Nafaka yeniden masada: Hak, hukukla problemleri var 2020-11-05 09:06:56 İZMİR- Avukat Perihan Çağrışım Kayadelen, algı yaratılarak kadınların nafaka hakkının ellerinden alınmaya çalışıldığını belirterek, “İktidar ‘şiddeti artık bitireceğiz’ dedi ama bir koruma mekanizması geliştiremiyor. Oysa yapılması gereken mevcut yasaları uygulamaktır” dedi.  AKP’nin iki yıldır üzerinde çalıştığı nafaka ile ilgili yeni düzenleme yeniden gündemde. Cumhurbaşkanlığı ve parti grubunda yapılan toplantılarda Adalet Bakanlığı, nafaka süresini 6 yılla kısıtlayan bir öneri getirdi. Alt sınır da 2 yıl olarak öngörüldü.   Kadın Dayanışma Vakfı’nın 11 ilde 1994-2019 tarihleri arasında açılmış 140 boşanma davası üzerinden hazırlandığı “Yoksulluk Nafakası Araştırması Raporu”na göre, hükmedilen nafakanın yüzde 66.4’ü 0-500 TL, yüzde 10’u 500-1000 TL arasında, yüzde 2.1’i 1000-2000 TL arasında, yüzde 2.2’si ise 2000 TL’den yüksek. Nafaka ortalamasının 370 TL olduğu görüldü.   İzmir Barosu Kadın Haklarından Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Perihan Çağrışım Kayadelen, tekrar harekete geçilen düzenleme ile ilgili konuştu.    ‘ZATEN GEÇİMİ SAĞLAMIYOR’   Erkeğin boşandığı ya da boşanma aşamasında olduğu kadına ayda 200-300 TL nafaka vermemek için baskı hatta şiddet uyguladığını belirten Kayadelen, ödenen nafakanın zaten geçim sağlamadığını aktardı. Nafaka ödemekle yükümlü erkeklerin gelirlerini asgari ücretten gösterdiğini ya da malvarlıklarını başkasının üzerine yapma gibi yöntemlere başvurduğunu dile getiren Kayadelen, nafakasını düzenli alamayan kadınların çoğunun icra takibi yoluna gitmediğini söyledi. İcra takibine gidenlerin de erkeğin ikametgâh adresini değiştirip tebligatı almaması gibi nedenlerle eli boş kaldığını belirten Kayadelen, birçok kadının ise “yeter ki yakamdan düşsün” diyerek nafaka hakkından feragat ettiğini söyledi.    Toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümünün yüksek olduğu ülkede kadınların çalışma şartlarına değinen Kayadelen, “Kadınlara boşandıktan sonra ‘ne yaparsan yap’ deniliyor. 45 yaşına gelmiş 3-4 çocuk bakmış ve hiç çalışmamış bir kadın iş bulabilir mi? Evliyken ‘aman çalışmasın, evinin kadını olsun’ boşandıktan sonra ‘gitsin çalışsın’ deniliyor. Peki kadının yok sayıldığı onca yıl ne olacak?” diye sorudu.   ‘İKTİDAR ALGI YARATIYOR’   İktidarın nafaka hakkıyla ilgili söylemlerini değerlendiren Kayadelen, “İktidar, ‘Üç gün evli kaldım otuz yıl nafaka ödedim. Beni aldattığı halde nafaka ödemeye devam ediyorum’ gibi sansasyonel uç örneklerle bir algı yaratıyor toplumda. Türkiye’de en fazla taş çatlasın bir kadının aldığı nafaka 500 TL’dir. Sürekli popülarite söylemlerle nafakalar üzerinden bir algı yaratıyor. 500 TL nafaka ile bu ülkede kim geçinebilir? ‘Nafakayı ortadan kaldırırsan kadınlar da boşanamaz’ diye bakıyorlar. Ama atladıkları bir şey var zaten mahkemeler doğru dürüst nafakaya hükmetmiyor. Edilse bile bunların çoğunun tahsilatı sağlanamıyor” diye belirtti.    ‘HAK ALINMAK İSTENİYOR’   Bu politikalarla kadının nafaka hakkının elinden alınmak istendiğinin altını çizen Kayadelen, “Diyelim ki 10 gün evli kaldılar ve nafakaya hükmedildi. Bunun için kanun değişikliğine gerek yok mahkeme hâkiminin zaten bu notada takdiri yetkisi var. Ama maalesef ki hâkimlerimiz takdir yetkilerini kullanmak yerine ‘kanun değişsin nafaka daha az sınırda olsun’ zihniyetinde. Zaten verilen ve bahsedilen nafaka iştirak nafakası yani çocuğa ödediği nafakadan bahsediyor ve algı yönetmeye çalışarak kadınların nafaka haklarını ellerinden almaya çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.   ‘SÖYLENENLER BAŞKA GERÇEK BAŞKA’   İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi’nin nafaka hakkına ilişkin yaptığı araştırmalar hakkında da bilgi veren Kayadelen, şöyle devam etti: “Şiddet içeren dosyaların yüzde 70’inde kadınlar dava uzamasın diye bütün haklarından vazgeçmiş ve ne nafaka ne tazminat hiçbir şey istememişler. Yüzdelikte kalan yüzde 30 ise, dosyada sadece çocuğu için nafaka istemiş, kendisi hiçbir şey istememiş. Çocuk için istenilen iştirak nafakası ise 200- 300 TL arasında çok komik rakamlar. Yani söylenenlerle gerçek arasında hiçbir bağlantı yok.”   ‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİ İLE PROBLEMLERİ VAR’   İktidarın her sıkıştığında İstanbul Sözleşmesi, çocuk yaşta evliliğin önünü açarak, cinsel istismarı meşrulaştıran ve nafaka hakkı sınırlandırılması gibi argümanlara başvurmasına tepki gösteren Kayadelen, “İktidar, ‘Türkiye’de kadına yönelik şiddeti artık bitireceğiz’ dedi. Ama devlet bir koruma mekanizması geliştiremiyor. Oysa yapması gereken tek şey mevcut yasaları uygulamak ve İstanbul Sözleşmesi’nin hükümlerini yerine getirmek. Ama tam tersi uygulamayla İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasını istiyor. Neden çünkü gerici kesimler, İstanbul Sözleşmesi’nin kadının önünü açtığını biliyor. Ve bu gerici kesimin İstanbul Sözleşmesi ile problemi var. Bu kesimi de elinde tutmaya çalışan iktidar, onlara göre politika üretiyor" dedi.    MA / Esra Solin Dal