TJA'lı Karaoğlan: Özel savaş politikalarına karşı kendimizi savunuyoruz 2020-11-08 09:19:01   AĞRI - Sokaklarda ve mahallerde kapı kapı dolaşarak kadınların kendilerini savunmaları için bilgilendirme yaptıklarını belirten TJA aktivisti Hacer Karaoğlan, “Özel savaş politikalarına karşı kendimizi savunuyoruz” dedi.    Özgür Kadın Hareketi’nin (Tevgera Jinên Azad-TJA), 15 Eylül’de başlattığı ve 4 ay sürecek olan "Em xwe diparezin" (Kendimizi savunuyoruz) kampanyası devam ediyor. Birçok kentte ev ve sokaklarda kadınlarla bir araya gelen TJA'lılar, kampanya hakkında bilgilendirme yapıyor.     TJA aktivisti Hacer Karaoğlan, yürüttükleri kampanyaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.    ‘SÖMÜRÜYE KARŞI DİRENİYORUZ’   Şimdiye kadar bilinçlenme çalışmaları çerçevesinde yürüttükleri kampanyanın Kasım ayı ile birlikte sokaklara taşıdıklarını kaydeden Karaoğlan, anadile, mezarlıklara, kültüre, emeğe ve kadın bedenine yönelik saldırılara karşı son 40 yıldır öz savunma ile verilen mücadeleyi güçlendirmeyi amaçladıklarını söyledi. 25 Kasım’ın erkek-devlet şiddetine karşı direnen kadınların mücadele günü olduğunu hatırlatan Karaoğlan, 25 Kasım’ın kadınlar için neden önemli olduğunu anlatarak, “Kürt kadınları olarak bizler de şiddete karşı bulunduğumuz her alanda 40 yıldır mücadelemizi yükseltiyoruz. Şimdi de TJA olarak, Kürt halkına özelde de Kürt kadınlarına sistemin dayattığı sömürge politikalarına karşı öz savunmamızı geliştiriyoruz” dedi.    ‘ÖZEL SAVAŞ POLİTİKALARI’   Bölgede sürdürülen asimilasyon politikalarının tarihi bir alt yapısının olduğunu belirten Karaoğlan, bu kurumlardan bazılarının aşiret mektepleri, köy enstitüleri, Yatılı İlköğretim Bölge Okulları (YİBO) ve cemaat okulları olduğunu söyledi. Bu kurumlarla Kürt çocuklarının asimile edilmeyi amaçlandığını belirten Karaoğlan, “Askerlerin kadın öğrencilerin kaldığı YİBO’lara konulmasının önemli amaçlarından birinin de Kürt kadınını düşürmek. Kürt kadınları bu gün kolluk güçlerinin tacizine, tecavüzüne ve şiddetine uğruyor, aslında bu yapılanlar bir devlet politikasıdır. İpek Er’in katili olan Uzman Çavuş’un ‘Bana bir şey olmaz’ söylemini hatırlamakta fayda var. O uzman çavuş daha sonra serbest bırakıldı ve devlet ona sahip çıktı. Bu durum Kürdistan’da yürütülen özel savaş politikalarının sonucudur. Biz bu savaş politikalarını mücadeleyle boşa çıkarıyoruz ve kadınlar olarak kendimizi savunuyoruz” ifadelerini kullandı.   ‘TECRİTE DİKKAT ÇEKİYORUZ’   PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde yürütülen mutlak tecrit politikasına da dikkat çeken Karaoğlan, tecridin Kürt halkı ve Öcalan arasına konulan bir sınır olduğunu dile getirdi. Öcalan’ın kadın özgürlükçü paradigmasıyla bugün büyük kazanımlarının olduğunu ifade eden Karaoğlan, şöyle dedi: “Tecrit bir insanlık suçudur. Tecridin kalkması insanlığa ve barışa hizmet edecektir. Bu nedenle Ortadoğu’da halklar arasında sürdürülen savaşların çözümü de Öcalan sayesinde olacaktır. Mahallerde ve evlerde aldığımız toplantılarda Öcalan üzerinde sürdürülen tecride dikkat çekiyoruz.”    ‘ÖZ SAVUNMAMIZI SAĞLAYACAĞIZ’   Ağrı’da artan şüpheli kadın ölümleri nedeniyle Doğubayazıt’ın kampanya çalışmalarının yoğunlaştığı yer olarak belirlediklerini belirten Karaoğlan, böylelikle kadınlara ulaştıkları için daha doğru tespitler ve aktarımlar yapabildiklerini dile getirdi. Ağrı’da yaşanan şüpheli kadın ölümlerinde şuana kadar kimsenin yargılanmadığını da kaydeden Karaoğlan, kadın cinayetlerinin politik olduğunu, buna karşı kadın özgürlükçü düşünceyi kadınların sahiplenmesi gerektiğini söyledi. Yapılacak eylem ve etkinliklerin var olan düzene cevap niteliğinde olacağının altını çizen Karacaoğlan, “Biz her kadına ulaşmak için çalışmalarımıza sabah akşam devam ediyoruz. Bu çerçevede ne kadar çok kadına ulaşırsak o kadar güçlü olacağız. Bu anlamda önümüze koyduğumuz programları sürekli kılacağız. Direnerek öz savunmamızı sağlayacağız” dedi.