Toplumda erkeği yücelten kalıplar kırıldı 2021-01-28 09:04:34 VAN - TJA aktivisti Sosyolog Neslihan Şedal, toplumda erkeği yücelten ve koruyan kalıpların kırıldığını belirterek, “Tam da itiraz ve şiddete karşı tanım geliştirmişken bunu örgütlü bir güce çevirmenin zamanı" dedi. Erkekler, devlet eliyle haksız tahrik ya da iyi hal indirimleri uygulanıp, cezaları ertelenerek serbest bırakılıyor. Yaşam hakkına müdahale edilen kadınlar ise özsavunma uygulayıp hayatta kalmaya çalıştığı için cezalandırılıyor. Meşru müdafaa uygulayarak beraat eden çok az sayıda kadın varken, yüzlerce kadın ise yasal savunma hakkını kullandığı halde “Kasten öldürme” yada “Yaralama” suçundan dolayı yargılanıyor yada tutuklanıyor.    Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivisti Sosyolog Neslihan Şedal, iktidar aklının kurumsallaşmasının özsavunma karşısında bir saldırı olduğunu söyleyerek, bu kurumsallaşmanın gasp, talan, taciz, tecavüz üzerine inşa edildiğini belirtti.    ÖZSAVUNMA VE TOPLUMSALLIK    Özsavunmanın toplumsallaşmasının önemine vurgu yapan Şedal, “Devletlerin kadın bedenini paramparça edip, ölüm üzerine kendi varlığını inşa eden kurumsallaşmaların gerçekliğiyle karşı karşıya kalıyoruz.  Binlerce yıllık süre içerisinde kadın gerçekliği, özgür kadın kimliği ve kadının özsavunması yaşam alanlarından koparılmaya ve silinmeye çalışıldı. Yerine ölüm, taciz, şiddet ve tecavüz gibi olgular kültür haline gelerek var edildi. Toplumsal mekanizmaların yeterince işlenmiyor olması bireysel özsavunmaya başvurma durumunu ortaya çıkarmıştır. Bugün eğer kadınlar yaşamak için meşru müdafaalarını geliştirebiliyorlarsa bunun tek sebebi mekanizmaların işlenmemiş olması ve özsavunmanın toplumsallaşmadan uzaklaşmış olmasıdır” diye konuştu.    ÖZGÜR KADIN KİMLİĞİ   Şedal, özsavunmanın yeniden etkin kılabilmenin, tarihi eşelemekle mümkün olacağını ifade ederek, “Bu tarihi eşeledikçe özgür kadın kimliğiyle, özsavunmalarını geliştiren bireysel ve örgütsel kadın güçleriyle buluşacağız. Tarihi yolcuğa çıktığımızda,  bu süreçte bizleri Amazon kadınları karşılayacak. Bu süreçte bizi Sakineler karşılayacak. Biraz daha ilerledikçe kendimizi Tanrıça Star’ın kollarında bulacağız.  Dolayısıyla ilk yapacağımız şey şu; bu tarihi yolcuğa çıkabilmek” ifadelerini kullandı.    DEVLETE KARŞI GÜVEN SORUNU    Kadınların devlet mekanizmalarına karşı güven sorunu yaşadığını dile getiren Şedal, özsavunma uygulayan kadınların birçoğunun hikayesinde ya “koruma talebi” ya da “koruma tedbirinin” söz konusu olduğunu hatırlattı. Artık açığa çıkmış bir şiddet halinin olduğunu sözlerine ekleyen Şedal, “Derinleştirilmiş şiddet, ayyuka çıkmış bir taciz ve tecavüz durumu söz konusu. Eğer bütün mekanizmalar gerektiği gibi işleseydi, özsavunma toplumsallaşabilseydi, kadınlar özsavunma uygulamak zorunda kalmayacaktı” diye belirtti.   KALIPLAR KIRILDI    TJA’nın “Em Xwe Diparezin” kampanyası kapsamında görüştükleri kadınlardan toplumda erkeği koruyan ve yücelten kalıpların kırıldığını gördüklerini belirten Şedal, “Çünkü kadınlar artık ‘hayır’ diyebiliyorlar. Tam da itiraz ve şiddete karşı tanım geliştirmişken bunu örgütlü bir güce çevirmenin zamanı. Bununla birlikte özsavunmayı etkin kılabiliriz” şeklinde konuştu.    ERKEKLİĞİ YÜCELTEN YARGI    Kadın özgürlük mücadelesi verenlerin, erkek aklını koruyan bir yargıyla karşıya kaldığına dikkat çeken Şedal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tecavüz eden uzman çavuşlardan tutun, yeğenine cinsel saldırıda bulunan kişinin davul zurnayla karşılanmasına kadar, kadınların korunmadığını söyleyebiliriz. Böyle işleyen bir mekanizma söz konusuyken ciddi bir güven problemi ortaya çıkıyor. Güven problemi olduğunda da kadınlar özsavunma uygulama zorunda bırakılıyorlar. Erkek failler bir yandan indirimlerden yararlanıp, cezasızlık politikalarıyla toplum içerisine salınmaya çalışılıyor. Diğer taraftan kadınların korunması gerekirken, hem erkeğe hem de devlete bağımlı kılınmak istenen bir gerçeklikle karşı karşıya kalıyoruz. Tamamen erkekliği yücelten ve koruyan yargı sisteminin hakim olduğunu da görebiliyoruz” şeklinde konuştu.    MA / Özlem Yayan