Cins kırımı nedir, Meclis ne yapmalı? 2021-01-28 09:08:04 İSTANBUL - EŞİK üyesi Gökçiçek Ayata, kadın katliamlarının sistematik hale geldiğini belirterek, Meclis'in acil olarak toplanıp, kadın katliamlarına karşı bir yol haritası çizmesi ve önlem alması gerektiği çağrısında bulundu. Yaklaşık 300 kadın örgütünün içerisinde yer aldığı Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), ülkede giderek artan kadın katliamlarına karşı 22 Ocak’ta “Cins kırımı” kampanyası başlattı. Meclis’in kadın katliamları özel gündemiyle toplanması talep edilen kampanyaya, çok sayıda kadın örgütü temsilcileri, yazar ve tanınmış isimler destek vererek, taleplerin bir an önce karşılanması için harekete geçti.   EŞİK üyesi kadın hakları aktivisti avukat Gökçiçek Ayata ile kampanya ve “Cins kırımını” konuştuk. Kampanyayla Meclis’in görevini yerine getirmesini istediklerini belirten Ayata, “2020’nin son günü 4 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Bu nedenle de artık kadın cinayetleriyle ilgili Meclis'i göreve çağıran bir kampanya başlatmak zorunda kaldık. Yaşananların artık bir cins kırım olduğunu ve Meclis'in hemen üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi için kamuoyu çağrısı yaptık” dedi.    CİNS KIRIMI NEDİR?   Ayata, cins kırımının nedenlerini sıralayarak, “Cins kırım kadına yönelik cinayete varan şiddetin sistematikliğini ortaya koyan kavramlardan birisidir. Kadınlar kadın oldukları için öldürülüyor. Buna sadece kadın cinayeti dediğimiz de sanki bireysel, tekil bir olay gibi görünüyor. Oysa Türkiye’de bizim yaşadığımız şey sistematik. Türkiye’de her gün en az 3 kadın öldürülüyorsa, bunun adın cins kırımıdır. Bir kadın kırımı yaşıyoruz. Bu yüzden de bu sistematik durumun görülüp, görevlilerin sorumluluklarını yerine getirmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.    DEVLETİN YÜKÜMLÜKLERİ   Devletin yükümlülüklerini hatırlatmak için kullandıkları kavramların önemine değinen Ayata, “Devletlerin kadına yönelik şiddeti ortadan kaldırmayla ilgili yükümlülüğü söz konusu. Hem kendi anayasamızdan hem de uluslararası sözleşmelerden kaynaklı, önleme, koruma, soruşturma, cezalandırma ve zararı tazmin etme gibi sorumlukları var. Tekil olarak sadece kadın cinayeti kavramını kullandığımızda, bütün gözler failin tutuklanmasına, daha fazla ceza almasına ya da idam gibi insan hakları ile örtüşmeyen bir takım cezalandırma türlerinin dillendirilmesine yol açıyor. Fakat cins kırım dediğimiz de devletin sorumluluğunu ve sistematikliği göz ardı etmesine işaret etmiş oluyoruz” diye konuştu.    MECLİS NE YAPMALI?   Ayata, Meclis'in kadın katliamlarının sistematik geldiğini kabul ederek buna karşı mücadele etmesi gerektiğinin altını çizerek,  yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: “Meclis bunun için bütçe ayırmalı, profesyonel kadrolar oluşturmalı, bu alanda yıllardır çalışan kadın örgütleri ile ortak çalışıp kadına yönelik şiddetle ilgili etkin politika oluşturmalıdır. Başta kadın erkek eşitliğini kabul edip, Türkiye Anayasası’nın 10’uncu maddesinde de yer aldığı gibi harekete geçip yükümlülüğünü yerine getirmelidir. Eğer bu eşitliği sağlayacak politikalar hayata geçirilmezse, cins kırımı sürecek. 4-5 yıldır da giderek vahşileşen bir cinayet tipolojisiyle karşı karşıyayız.”    GÜNDE 3 KADIN KATLEDİLİYOR   Katledilen kadınlarla ilgili verilere ulaşamadığını ifade eden Ayata, “Eğer kadın katliamları sayıları tutulmuyorsa vahim. Kamuoyuyla paylaşılmaması da ayrı bir vahamet. Eğer tutuluyorsa, bunların hangisinin cinayet olarak raporlandığını bilemiyoruz. Bu rakamlar bilinmediği için yetkililer çıkıp sayıların azaldığını söyleyebiliyor. Kaldı ki bu işi sadece sayılara dökme hali de kadın hakları ve hayatları açısından kabul edilebilir değil. Bir ülkede, bizim ulaşabildiğimiz günde en az 3 kadın öldürüldüğü. Ama varsayalım ki 1 kadın öldürülüyor. Bu da sistematik bir durumdur” şeklinde konuştu.    PARTİLER ÜSTÜ SORUN   Meclis’te kadına yönelik katliamları ve şiddete karşı tepkilerin azınlıkta olduğuna değinen Ayata, devamla şunları söyledi: “Kadına yönelik şiddet nasıl sistematikse buna karşı mücadelenin de sistematik olması gerekiyor. Meclis’in de çalışır, etkin bir parlamenter sistemin gerekliliği de bu süreçte ortaya çıkıyor. Meclis gerektiği kadar ses çıkarmıyor. Meclis kadın katliamları ve şiddeti partiler üstü bir sorun olarak görüp, ona göre ortak çalışması gerekiyor. Kadına karşı şiddetle ortak mücadele hayatidir. Meclis’in de bu bilinçte olmasını istiyoruz.”   Kampanyanın desteklenmesini isteyen Ayata, kadın katliamları ve kadına yönelik şiddete karşı Meclis başta olmak üzere toplumun bir bütünen ses çıkarması gerektiği çağrısında bulundu.    MA / Semra Turan