Hızır ayına öncülük eden kadınlar: Dualar barış ve insanlık için 2021-02-07 09:06:17   DERSİM - Dersim’de yürütülen asimilasyon politikalarına karşı inanç, kültür ve doğasına sahip çıkan kadınlar, Hızır ayında da yapılan ritüellere öncülük ediyor. Kadınların bu yıl da duaları, barış ve insanlık için.    Alevi inancında önemli bir yeri olan Hızır ayı başladı. Her yıl Şubat ayı ile başlayan Hızır ayının başlangıcı bazı bölgelerde, Şubat ayının ikinci Perşembe gününe denk gelir. Hızır ayının başlamasıyla evlerde temizlik yapılır, tüm canlıları doyuracak şekilde erzaklar paylaşılır ve kapı çalan herkese yardım edilir. Öğütülen buğdaylar pişirilip dualar eşliğinde evin her köşesine dağıtılır. Bu buğdaydan Hızır Peygamber’in kendi payına düşeni gelip alacağına inanılır. Bu ayda yapılan lokmalar komşulara dağıtılır,  türbeler ve ziyaretlerde mumlar yakılarak, iyi dileklerde bulunulur.    HIZIR ORUCU    Hızır ayında 3 gün süren Hızır Orucu tutulur. Gece yarısı başlayan oruç, akşam gün batımına kadar sürer. Hızır Orucu’nun ardından Hızır Cemleri yapılır. Oruç boyunca köylerde sazlar çalınır, deyişler söylenip, Hızır Peygamber ile ilgili hikayeler anlatılır. Kavrulmuş ve öğütülmüş buğday irmiğinden gavut isimli pilav pişirilerek, bu pilav tüm komşulara dağıtılır. Zorlu kış günlerinin geride kalması anlamına gelen bu ayda yapılan ritüellere ise kadınlar öncülük eder.   Dersim’de yaşayan kadınlar, kente yönelik yürütülen asimilasyon politikalarına karşı Hızır ayı ve ibadetlerinin yaşatılması çağrısında bulundu.   KAPIYA GELEN BOŞ GÖNDERİLMEZ    Dersim’de yaşayan Fatma Güler (63), kadınların Hızır ayındaki ilk eyleminin Hızır Suyu dedikleri suyu almak olduğunu anlattı. Gençlik yıllarında yerine getirdikleri ritüellerden söz eden Güler, “O zamanlar köy halkının hepsi uyanır Hızır’ın suyunu ilk önce almak için acele ederdi. Bizde ilk suyu alırdık. Eve getirdiğimizde suyun yarısı yoksa ‘Hızır almış’ derdik. Ateş külünü alıp belirli yerlere döküyorduk. Bereket olsun diye davarımızı dışarı çıkartır o küllere basmasını isterdik. Cuma günü Hızır kendi kerametini, tılsımını versin diye iki suyun birleştiği yerde kurbanımızı keser, gelenlere dağıtırdık. İki tepsi lokma yapardık. Bir tepsi lokmayı gittiğimiz ziyarete gelenlere, diğer tepsiyi de komşularımıza ve ev halkına verirdik. Ben büyüklerimden böyle gördüm. Yıllardır da bu şekilde Hızır ayı ibadetlerini yerine getiriyorum. Bu ay kapımıza gelen hiç kimseyi eli boş göndermeyiz” diye belirtti.    Dersimli kadınlar olarak ibadetlerini yerine getirip, Alevilik kültürünü yaşatmayı amaçladıklarını vurgulayan Güler, inanç ve kültürlerini gelecek nesillere de aktardıklarını söyledi.    KÜLTÜRÜN TAŞIYICISI KADINLAR    Fidan Genç ise, eski ritüelleri günümüzde de eksiksiz bir şekilde yerine getirdiklerini belirtti. Uzun yıllar İzmir’de yaşayan Genç, Alevilik inancını bulundukları her yerde yaşatmanın önemine değinerek, “Ben uzun yıllar İzmir’de yaşadım. Her Hızır ayında yine niyazlarımı komşularıma dağıtır, dualarımızı ederdik. Bu gibi kültürlerimiz kadınların sayesinde kaybolmadı. Gağan’da, 12 İmamlar ’da, Hızır ayında da tüm inançlarımızı yaşatırız. Bununla birlikte bizim için kutsal olan doğamıza sahip çıkarız. Taşı, toprağı, ağacı, bitkiyi, hayvanı öperiz. Çünkü bunlar bizim değerlerimiz. Biz doğamız sayesinde varız, eğer doğamız yok olursa insanlıkta yok olur. Bu yüzden değerlerimize, kültürümüze sahip çıkmalıyız” ifadelerini kullandı.    DUALAR İNSANLIK İÇİN    Genç, nerede olursa olsun her yıl Hızır ayında 50 yıllık destarını (taş buğday öğütücü) çıkararak gavut pişirdiğini ve Hızır evlerine gelsin diye pişirdiği kavutu evin bir köşesinde beklettiğini söyledi. İnsanlık için dualar eden Genç, Hızır ayı vesilesiyle bu dualarını şu şekilde sürdürdü: “Hızır’ın bizim evimize gelmesini isteriz. Ya Hızır, Ya Muhammet lokmalarımızı kabul et, çocuklarımız beladan korunsun, fakir fukaraya yardımcı olsun, düşmanlar bizden uzak dursun, insanlık yaşasın, barış olsun.”    MA / Ayşe Sürme