Kadınlar neden resmi kurumlara başvurmaktan vazgeçiyor? 2022-02-25 09:19:46 MERSİN - Avukat Serap Angay Ülgül, şiddet gören kadına resmi kurumlarda sorulan suçlayıcı soruların, kadının kendini savunmasına engel olduğunu belirterek, kadınların bu sorulara maruz kalmamak için kurumlara başvurmaktan vazgeçtiklerini söyledi.  Her gün birden fazla kadın katliamı haberlerinin yazıldığı Türkiye’de, katliamlar İstanbul Sözleşmesi’nin feshi ve 6284 sayılı yasanın uygulanmaması ile artarak devam ediyor. Kadın kimliğinin denetim altında alındığı politikalarla katliamlar artarken, diğer yandan devlet kaynaklı şiddetle kadınlar ölüme terk ediliyor. JINNEWS’in kadına yönelik şiddete ilişkin Ocak ayı çetelesine göre sadece 2022 yılının ilk ayında, en az 32 kadın katledilirken, 31 kadın şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti.   Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Mersin Şube Eşbaşkanı Serap Angay Ülgül, kadına yönelik şiddet olaylarında, kadınların başvurduğu resmi kurumların eksik ve yanlış tutumlarının, kadını bu kurumlara başvurma noktasında çekimser kıldığını ifade etti.  Ülgül, kadının gördüğü şiddet sonrası gittiği karakolda ve hastanede kendisine sorulan, “Nasıl oldu? Niçin oradaydın?” ve “Kocandır, sizi barıştıralım” şeklindeki soru ve ifadelerin kadının yaşadıklarını anlatmasına engel olduğunu ve birçok kadının sırf bu nedenle ilgili yerlere başvurmaktan çekindiğini söyledi. Bu nedenle kadınların şiddet sonrası alması gereken darp ya da tecavüz raporunu almaktan vazgeçtiğini belirtti.    DOĞRU SORUYU SORMAK    Şiddete uğrayan kadınlarla ilk iletişim kuran resmi kurumlardaki kişilere ciddi görevler düştüğünü aktaran Ülgül, “Resmi kurumlarda yapılması gereken, failin daha hızlı yakalanabilmesi ve delillerin daha hızlı toplanabilmesi yönünde sorular sorulmasıdır. Yani buralarda sorulması gereken soru, ‘Namusunu korumak için ne yaptın?’ değil, olaya toplumsal cinsiyet rollerinin bize dayattığı zihniyetin dışında bakabilmek gerekiyor. Olaya doğru yaklaşıldığında suça ve suçluya daha rahat ulaşabilir. Bu da kişilerin cezalandırılması, mağdurların emniyete daha rahat ulaşmasını sağlar" diye konuştu.   İYİ HAL İNDİRİMLERİ    Kadın davalarında yargının faillere yönelik tutumunu da değerlendiren Ülgül, failin hâkim karşısında giydiği kıyafetin bir öneminin olmaması gerektiğini vurgulayarak, “Fail birçok defa kadını dövmüş en sonda da öldürmüş. Önce ağırlaştırılmış müebbet veriliyor ve sonradan da ona indirim yapılıyor. Yani sanığın duruşma sırasında giydiği kıyafetin hâkime karşı tutumunun bir önemi olmamalı. Önemi olan olay ve sanığın geçmişi. Sanık geçmişte kadına karşı birçok suç işlemiş. Bunun gözetilmesi gerekir” diye konuştu.   ERKEĞE CESARET VEREN KARARLAR    Ülgül ayrıca, “iyi hal indirimi” uygulamasının erkeklere cesaret verdiğini de ekleyerek, “Birçok davaya baktığımızda sanık, ‘Ben takım giyerim ve kurtulurum’ diye düşünüyor. Birçok cinayette bunu görüyoruz. Böyle mesajlar, böyle mektuplar, böyle konuşmalar var. Dosyalara da giriyor bunlar. Bu da erkeklere cesaret veriyor” dedi.    6284 SAYILI YASA    İstanbul Sözleşmesi yerine ikame edildiği ifade edilen 6284 sayılı yasadan çok farklı olduğunu söyleyen Ülgül, söz konusu yasanın eksik olduğuna da değindi. Ülgül, “6284 özelinde değerlendirirsek, aile içi şiddet ile mücadele edildiği söyleniyor. Yani devletin tanımladığı aile tanımına göre bir koruma sağlıyor. Bu korumanın da aslında yeterli bir şekilde sağlanıp sağlanmaması, yasal düzenlemenin yeterliliğinin yanında, bir de bunu uygulayanlar tarafından nasıl yapıldığına bakmak gerek” ifadelerini kullandı.   TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ     Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin yansımalarına da değinen Ülgül, “Eskiden biz bir dosya hakkında söz isterken, İstanbul Sözleşmesi’nin bizlere tanıdığı alanlara da değinirdik. Ama İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldıktan sonra, elimizde sadece CMK, TCK, ve 6284 Sayılı yasa kaldı” diye konuştu. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemine vurgu yapan Ülgül, konuşmasını şöyle tamamladı: “Öncelikle kurumsal bir iç düzenleme ile başlamak lazım. Ama bu yeterli değil. Yasal düzenlemeler gerekiyor. Siyasi iktidarın kadın cinayetleri konusunda bu kadar kulağının sağır olmaması lazım. Bununla ilgili birçok düzenleme yapılmalı. Eğitim hayatımıza toplumsal cinsiyet eğitimi girmeli."    MA / Selman Güzelyüz