'Jin, jiyan, azadî' kampanyasında finale doğru 2024-03-03 09:04:11   AMED - TJA’nın "Jin, jiyan, azadî' ile özgürlüğe doğru" kampanyası 8 Mart'ta tamamlanacak. TJA aktivistlerinden Nevriye Çur, "Kampanya bitecek fakat mücadelemiz her zaman devam edecek" dedi.    Cinsler arası çelişkinin daha görünür olduğu 21’inci yüzyıl, erkeğin söz sahibi olduğu, kadının ise köleleştirildiği bir çağ oldu. Bu yüzyılda, ekoloji sorunundan, sömürü düzenine, sınıfsal sorunlardan, kültürel çürümeye kadar tüm toplumsal sorunların kesiştiği nokta “kadın kırımı” olurken, kadın kırımının toplumsal sorunların temelini oluşturması, çağın en büyük toplumsal muhalefetinin kadınlar olmasına neden oldu. Toplumsal sorunlar ve özgürlük mücadelesine kadınların öncülük ediyor olması onları cinsiyetçi iktidarların hedefi haline getirdi.    Özellikle Kurdistan’da saldırılara karşı ve kadın özgürlükçü toplumun inşası için mücadele eden Kürt Kadın Hareketi, 21’nci yüzyılın karakterinin kadın özgürlüğünden yana olmasını sağladı. Yani 21’nci yüzyıl, bir yanıyla kadın özgürlük mücadelesine yönelik saldırıların en üst perdeden yapıldığı bir çağ olurken, diğer yanıyla Kürt kadın mücadelesinin tüm dünyada tanındığı bir döneme tanıklık etti. Özellikle Bakur’da iktidarın hedefi olan kadınlar, toplumsal sorunlara çözüm olmak için örgütlülükte karar kıldı ve mücadeleyi büyüttü.   KESİNTİSİZ BİR MÜCADELE     2005 yılında Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH) çatısı altında mücadele eden kadınlar, 2015 yılında Kongreya Jinên Azad (KJA) çatısı altında yola devam etti. KJA’nın 2016’da Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılmasının ardından 20 Kasım 2016’da Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA) çatısı altında bir araya gelen kadınlar, çeşitli kampanyalarla farkındalık yarattı. İlk kampanyaları ile temel sorunun Kürt sorununun çözümsüzlüğü olduğuna dikkat çeken kadınlar, asıl muhatabın da PKK Lideri Abdullah Öcalan olduğunu belirterek, 26 Ocak 2017’de Amed’de "Diktatörlüğe hayır" kampanyası başlattı. 2 aşamadan oluşan kampanya “Önderliğe, Toprağıma ve Özgürlüğüme Sahip Çıkıyorum" ve "Önderlikle mutlaka kazanacağız" şiarıyla devam etti.    Daha sonra 11 Haziran 2017’de İstanbul’da “Tecrit Kaybedecek, Özgürlük Kazanacak” kampanyasının startı verildi. Êlih’te de 25 Kasım’ a kadar 4 ay süren “Kadın Soykırımını Durduracağız, Yaşamı Özgürleştireceğiz” kampanyası yürütüldü. 2019’da 5 bölgede Aralık ayına kadar süren “Değişim ve özgürlük için sen de ayağa kalk" kampanyası başlatılırken, 21 Mayıs 2020’de “Dayanışma bizi yaşatır” kampanyası gerçekleştirildi. 15 Eylül 2020’de tacize, tecavüze, özel savaş ve asimilasyona karşı başlatılan “Em xwe diparezin (Kendimizi savunuyoruz)” kampanyası, 2021’de “Kadın kırımına, ırkçılığa, savaşa ve tecride karşı özgürlüğe yürüyoruz” ile "Irkçılığa ve cinsiyetçiliğe êdî bes e (Artık yeter), şimdi kadın özgürlük zamanı" şiarıyla devam etti. TJA, 15 Eylül 2023’te ise, “Bi jin jiyan azadiyê ber bi azadiyê ve /Jin, jiyan, azadî ile özgürlüğe doğru” şiarıyla bir kampanya başlattı. Kampanyayı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne kadar sürdürme kararı alan TJA, ilk aşamada il ve ilçelerde toplantılar gerçekleştirdi, ikinci aşamada tecrit, özel savaş politikaları, cins mücadelesi ve şiddet gibi pek çok başlıkta atölye ve eğitim çalışmaları yaptı. Kampanyanın üçüncü aşamasında ise birçok ilde panel başta olmak üzere eylem ve etkinlikler gerçekleştirildi.    Tüm baskı ve saldırılara karşı TJA’nın çalışmalarının devam ettiğini belirten TJA aktivisti Nevriye Çur, 6’ncı ayı geride bırakan, “Bi jin jiyan azadiyê ber bi azadiyê ve” kampanyasını değerlendirdi.    GÜNDEM ABDULLAH ÖCALAN’A YÖNELİK TECRİT    Son kampanyanın startını Türkiye ve Kurdistan olmak üzere iki ayrı bölgede verdiklerini hatırlatan Çur, “Kurdistan (Silopiya) ve Türkiye  (İstanbul) olmak üzere iki ayrı yerde startımızı verdik. Kadın aktivistler Kurdistan ve Türkiye illerinde, mahallerde kadınlara ulaştı. Mahallelerde yapılan toplantılar ve buluşmalar sonucunda böyle bir kampanyaya ihtiyaç duyulduğu ortaya çıkmıştı. Toplumun, kadınların sorunlarına cevap olmak için çalışmalar yürüttük. Bütün çalışmalarımızda da bunlara cevap olmaya çalıştık. Kadın buluşmalarımızda, mahalle çalışmalarımızda çok verimli toplantılar aldık. Sonrasında İzmir, İstanbul ve Êlih’de paneller gerçekleştirdik. 25 Kasım’a öncülük ettik” ifadelerini kulandı.    PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin birçok sorunun temel nedeni olan Kürt sorununu derinleştirdiğini ifade eden Çur, bu nedenle kampanyanın ana başlıklarından birinin Abdullah Öcalan’a yönelik tecride karşı mücadele olduğunu belirtti. Çur, “Kampanya öncesi yapılan kadın buluşmalarında tecridin kadınların gündeminde olduğunu gördük. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit 26’ncı yılına girdi. İmralı’da çok ağır bir tecrit politikası yürütülüyor. Bu tecrit topluma ve halklara da yansıyor. Bir savaş yürütülüyor ve ülkede bütçe savaşa aktarılıyor. Bu anlamda tecrit, kendisini her alanda hissettiriyor. Tecrit kırılırsa, özel savaş politikaları da bitecek. Sayın Öcalan’la bir görüşme sağlanırsa Kürt sorunu da çözülecek. Kadınlar yaptığımız toplantılarda bunların hepsini dile getirdi” diye konuştu.    UYUŞTURUCU VE FUHUŞ CENDERESİ   Özellikle mahalle buluşmalarında kadınlardan özel savaş politikalarına ilişkin çokça şikayet dinlediklerini söyleyen Çur, şöyle dedi: “Temas kurduğumuz kadınlar, çocuklarının uyuşturucuya bulaştığını söylüyordu. Bizler de madde kullanımının 9 yaşa düştüğünü gözlemledik, aileler bu durumdan oldukça rahatsız. Madde kullanımı ve satımı Kurdistan’da oldukça yaygın. Aileler artık bu durumun önüne geçemiyor. Kadınlara çocuklarına nasıl yaklaşmaları yönünde bilinçlendirme çalışması yürüttük. Burada büyük sorumluluk aileye düşüyor. Aileler devletin bilinçli politikasının farkında olmalı.”    Kurdistan’da genç erkekleri uyuşturucuya, genç kadınları da fuhuşa sürükleyen bir sistemin olduğuna dikkat çeken Çur, “Fuhuşla kadınları değerlerinden uzaklaştırmak istiyorlar. Diğer yandan kolluğun dahil olduğu taciz, tecavüz suçlarında bir cezasızlık politikası uygulanmakta. Kurdistan’da belediyelerin gasp edilmesinin ardından kadınların yaşadıkları sorunların arttığını görüyoruz. Kadın kurumları ve derneklerinin kapatılmasıyla kadınların yaşadıkları sorunlar karşısında çalacakları bir kapılarının kalmadığını gördük. Özel savaş bu anlamda Kurdistan’da özellikle kadınları etkiliyor” dedi.    BİR SLOGANDAN ÇOK ÖTE    “Bi jin jiyan azadiyê ber bi azadiyê ve” sloganının öylesine bir slogan olmadığını, bu uğurda kadınların canlarıyla bedel ödediğini hatırlatan Çur, “Kadın kimliğinden ötürü her gün cinayetler işleniyor, kadınlar tecavüze uğruyor. Tecavüz sadece fiziksel değil, kadın hakları elinden alınıyor, gasp ediliyor, bu da bir tecavüzdür. Kampanyamız bu anlamda kadınlara yapılan haksızlıklara bir başkaldırıdır. Bu nedenle kadınlar kampanyaya dahil oldu. Mücadelemiz kadınlarla daha da büyüyor. Kadınlar sorunlarını anlattılar, çözümü tartıştık. Bire bir kadınlarla buluşmalar, tartışmalar oldu. Her kapıyı çaldık ve çocuklarla, gençlerle konuştuk. 8 Mart’a kadar sürecek bu buluşmalar” şeklinde konuştu.    ‘TEK YOL MÜCADELEDE’   Süreç içinde mücadele eden kadınların yarattığı değişime dikkat çeken Çur, “İlk süreçlerde Kürt kadınları evden çıkamıyordu. O gücü kendinde görmüyordu. Kadınlar sokağa çıkmadan önce aileleriyle tartışma yürüttü, sokağa çıktıklarında toplumla tartışma yürüttü. Çünkü kadının hakkı görünmüyordu, varlığı kabul edilmiyordu. Toplumu alıştırdı, değiştirdi, dönüştürdü. Sokağa çıktıklarında devletle de mücadele etti. Örgütlenme kolay olmadı. Kürt kadın mücadelesinin tarihsel bir geleneği var. Saralardan, Beritanlardan, Evinlerden ve Nagihanlardan aldığımız bir mücadele geleneği var. Bu aşamaya gelmemiz gerçekten kolay olmadı, çok bedeller ödedik. Birçok arkadaşımız cezaevinde, bazıları kendini feda etti. Her zaman onların izinde olup, mücadelelerini daha da büyüteceğiz” diye belirtti.    “Her kadın kendi özgürlüğüyle birlikte toplumun özgürlüğünü getirecek” diyen Çur, “Evet, kampanyamız bitecek fakat mücadelemiz her zaman devam edecek. Kadınlara çağrımız şudur;  hepimiz alanlarda sesimizi yükseltelim. Kazanımlarımıza sahip çıkalım. Kadınlar olarak birleşmezsek, mücadelemize sahip çıkmazsak, eril zihniyet daha çok üstümüze gelecek. Mücadeleden başka yolumuz yok” dedi.    MA / Eylem Akdağ