Feministlerin gündemi ‘kadın dostu kentler’ için ortak mücadele 2024-06-19 10:25:32 İSTANBUL - Amed ve Êlih’i ziyaret ederek, hem yerel yönetimlerdeki kadın odaklı projeler hem de kayyımın yarattığı tahribatı yerinde gözlemleyen Feminist Kadın Grubu üyeleri, kadın dostu kentlerin inşası için ortak mücadele hattının büyütülmesi için çalışmalarını sürdürecek.    Bir grup feminist, Haziran ayının başında Amed’e giderek Kobanê Davası’nda ceza alarak tahliye olan siyasetçiler Gültan Kışanak, Sabahat Tuncel ve Ayla Akat Ata ile buluştu. Kadınların ziyaretinin devam ettiği esnada ise 31 Mart seçimlerinde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) yönetime geldiği Colemêrg Belediyesine kayyım atandı. Yaşanan gelişme üzerine ise kadınlar, kayyıma karşı DEM Parti’li Amed ve Êlih belediyelerinin kadın eşbaşkanları ile bir araya geldi. Feminist kadınlar, hem geleneğini DEM Parti’nin sürdürdüğü “Kadın özgürlükçü, demokratik, ekolojik” paradigma eksenli projeler hem de kayyımın yarattığı tahribata dair edindikleri izlenimleri ise daha sonra raporlaştırdı.    COLEMÊRG’E ZİYARET GERÇEKLEŞECEK   Kürt kadın hareketi ile ortak mücadele hattını yeniden kurmayı gündemlerine alan feminist kadınların, Kurdistan’daki temasları önümüzdeki günlerde de devam edecek. Kadınlar, bu kapsamda ilk olarak kayyım atanan Colemêrg’e bir ziyaret gerçekleştirecek. Ancak ziyaret Colemêrg ile sınırlı kalmayacak ve kayyım tehdidi bulunan tüm belediyelerle dayanışma ağı kurmak amacıyla sürdürülecek. Kadınların ziyaretlerle esas aldığı ise, kayyım politikalarına karşı dayanışmanın yanı sıra eşit temsiliyeti esas alan kadın dostu belediyeciliğin yaşam bulması için ortak projeler üretip, işbirliğinin güçlendirilmesi.    Amed ve Êlih ziyaretlerine dair izlenim raporlarını dün kamuoyu ile paylaşan kadınlar, ziyaretlerin aynı zamanda yerel yönetimlerin ve kayyımın kadınlar için ne anlama geldiğini gözlemlemek ve anlatmak açısından bir fırsat olduğunun altı çizildi.   KAYYIM ‘KADININ ADINI’ SİLDİ   Raporlarında, en son 2019 seçimlerinde Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kazandığı belediyelerde, kayyım atandıktan sonra “kadının adının” silindiği tespitine yer veren kadınlar,  “Birçoğumuz 8 yılın ardından Diyarbakır’daki belediye binasına girme duygusunu yaşadık” diyerek, kayyım fotoğrafını özetledi.   Kayyım atamalarıyla “kadın dostu kent” modelinin yaşam bulma imkanının ortadan kaldırıldığına dikkat çekilen raporda, “Bize, 2009’da Bağlar’da, 2014’te Diyarbakır Büyükşehir’de hayata geçirilen uygulamalardan, mahalle çamaşırhanelerinden, kadın otobüs şoförlerinden, sığınak ve dayanışma merkezleri ile daha pek çok şeyden bahsedilirken, araya bu 8 yıllık kayyım dönemi girdi. Bu 8 yıllık süreç olmasa kadınlar açısından nasıl bir yerel yönetim modeli oluşmuş olurdu diye hayal etmeden edemedik” denildi.    KAYYIM KADINLAR İÇİN NE ANLAMA GELİYOR?   Kayyımların en çok kadın kazanımlarını gasp ettiğinin altı çizilen raporda, kayyımların yerellerde kadın varlığının yok olması, söz hakkının olmaması anlamına geldiği vurgulandı. Raporda, “Kayyım, yönetimde eşitsizliği sürdürmek, siyasetten sokağa, sokaktan evin içine kadar eşitsizliği perçinlemek demek” diye belirtti.    Kayyım döneminde yaşam evleri, kooperatifler ve ortam yaşam alanlarının kapatıldığı hatırlatılan raporda, “Hem Diyarbakır’da hem Batman’da neredeyse belediyede çalışan kadın kalmamış. Batman’da Kadın Politikaları Daire Başkanlığı’na dahi bir erkek daire başkanı atanmış, tepkiler üzerine değiştirilmiş. Burada istihdam edilen iki psikolog da erkek. Dalga geçer gibi erkeklerin atandığı bu birimler, kadınların şiddete maruz kaldığında başvurduğu yerler. Yani kadınlar yine erkeklere, patriyarkal yapılara başvurmak durumunda bırakılıyorlar” ifadelerine yer verildi.    KADIN BELEDİYECİLİĞİ    Eşbaşkanlık sistemi ile belediyelerde eşitlikçi bir çalışma ortamının yaşam bulması için mücadele edildiği belirtilen raporda, şuan Amed Büyükşehir Belediyesi’nde 7-8 daire başkanının kadın olduğu, belediyenin regl izni uygulaması başlattığı, çalışan kadınların dilekçe vermesini kolaylaştırmak için önce yönetici kadınların dilekçe vereceğine dair bilgiler edindikleri yer aldı.    Êlih Belediyesi’nde kadrolaşmanın aşılıp, kadın çalışanların istihdam edildiği kaydedilen raporda,  “Tam da bu perspektifle Batman’da 35 belediye meclisi üyesinden 22’sinin kadın olduğunu görmek, bu kadınların 90’lı yıllarda Hizbullah’ın saldırdığı dönemlerden beri burayı kadın kenti haline getirmek için verdiği mücadeleyi dinlemek umut veriyor” diye belirtildi. Kayyımların belediyeleri borç batağına sürüklediği, her şeyin talan edildiği ve belediye namına sadece “dört duvar” bırakıldığı belirtilen raporda, DEM Partili belediyelerin projelerine yer verildi. Örnek olarak Jin Kart projesine işaret edilen raporda, “Diyarbakır’da pilot mahalle seçerek aylık ücretsiz ped dağıtımı, bunun için fon bulunabilirse Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından HPV aşılarının karşılanması, gittikçe derinleşen kadın yoksulluğuna karşı istihdam destek politikaları gibi planlar var” denildi.    KAPILAR SONUNA KADAR AÇIK   Kadın belediye eşbaşkanlarının önemli bir tarafının ise kadın örgütleri ve feminist hareketlerle birlikte çalışmaya açık olmaları olduğu kaydedilen raporda, “Genellikle belediyelere ulaşmaya çalışırken bürokratik engellere takılmaya alışık olan bizler için bu bile oldukça farklı bir durum. Stratejik planlama, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme gibi konularda kapıları eşitlik için mücadele eden biz kadınlara sonuna kadar açık ve bu çok önemli bir imkan” ifadeleri yer aldı.    MÜCADELE BAĞI VAR    Raporun devamında ise şunlar belirtildi: “Bu son 8 yılda nasıl politikasızlaştığımızı, fikirsizleştiğimizi de tartıştık. Türkiye’nin batısına başka Kürtlere başka hukuk olmasını kabullenmememiz gerekiyor. Bunun ilk adımı da bunun meşrulaştırılmasına engel olmak. İkinci aşama ise kanıksanma haliyle müdahale etmek. Biz feministlerin aslında yıllardır süren bir mücadele bağı var. Ama şimdi, bizi her yerden sıkıştıran, hapseden, birbirimizle temasımızı engellemeye çalışan iktidar ve aslında iktidarla da sınırlı olmayan, ufkumuzu daraltan muhafazakarlaşma hali karşısında bu bağlarımızı güçlendirmeye daha çok ihtiyacımız var. Tam da bu bağlamda, nasıl muhafazakarlaştığımızı da konuştuk. Daha güçlü bir birlikteliğin hepimizi ne kadar heyecanlandırdığını hissettik. Konuşurken çoğumuzun sesi heyecandan titredi; yani bu bize, hepimize çok iyi geldi. Dayanışmayı büyütmek ise hepimizin sorumluluğu.”   MA / Diren Yurtsever