Kooperatif kapandı ama üretimden kopmadı! 2019-09-18 09:01:35 VAN - Çalıştığı kooperatifinin kapanmasının ardından üretimine evinde devam eden Sönmez Ertaş, yaptığı taze ve doğal ürünleri satarak geçimini sağlıyor. Kadın dayanışmasıyla üretimin önemine dikkati çeken Ertaş'ın tek hedefi ise yeniden kooperatif kurmak.   Van'ın Tuşba ilçesinde 2002'de kurulan EKO-JİN Kooperatifi, 2014 yılında aktif olarak çalışmaya başladı. Kooperatifte, bünyesindeki 11 kadının el emeğiyle hazırlanan reçel, kurutmalık sebze, yufka gibi birçok ürünün satışı yapıldı. Çeşitli nedenlerle 2016 yılında kooperatifin kapanmasıyla kadınlar işsiz kaldı. O kadınlardan biri olan Sönmez Ertaş, pes etmeyerek evinden bu işi yapmaya devam etti. Sönmez'in hedefi ise kadınların yeniden üretim yapabilecekleri bir kooperatifin kurulması öncülük etmek.    ERTAŞ'IN YAŞAM MÜCADELESİ   Kalabalık bir ailede büyüdüğünü anlatan Ertaş, 8 kız kardeş olduklarını ve kendilerine dayatılan "ev içinde çalışma" sınırlandırmasını kabul etmediklerini söyledi. Küçüklüğünden itibaren babasıyla birlikte dışarıya çıkarak onların yaptığı işleri yaptığını dile getiren Ertaş, "Sürekli tarlalarda, sebze yetiştirmekle uğraştım. Evdeki erkekler yaptığım işler için; 'erkeklerin işidir, sen yapamazsın' diyorlardı. Aileme; 'onlar yapamadı ben yaptım' diyordum. Israrla eve tıkılıp kalmayacağımı dile getirerek el sanatlarına gittim. Babam ve eşimden hiç bir zaman para almadım.  İlkokulu bitirdikten sonra okutulmadık. Her zaman kendi ürettiklerimi satarak yola çıktım. Hem evime hem de çocuklarıma baktım. Başarılı olduğuma inanıyorum" dedi.   'BİRBİRİMİZDEN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİK'   Sürekli bu ayakta durma çabası ve mücadelesinin EKO-JİN ile birlikte daha da pekiştiğini aktaran Ertaş kooperatif çalışmasından edindiği deneyimin yaşamını nasıl değiştirdiğin şöyle anlattı: "Kooperatifte çalışan kadınlarla bir birimizden çok şey öğrendik. Kendi ekonomimizi sağlayacak seviyeye geldik. Bu bizi çok mutlu ediyordu. Meyveden sebzeye kadar her şeyi kendimiz üretiyorduk. Kooperatife iki kadınla başlamıştık ve her geçen gün çoğalıyorduk. Sadece iki masamız ve oklavamız vardı. Biz üretim yaptıkça, çoğaldıkça hamur makinesi, buzdolabı, yufka makinesi gibi bir çok malzeme aldık. Bu sayede işlerimizi daha da kolaylaştırdık. Kadınların kooperatife gelip üretim sağlamaları için ev ev dolaşıyorduk. Çocuklarına bakmak zorunda kalıp kooperatife gelemeyen kadınlar evlerinde yaptıklarını getiriyorlardı. Biz onların satışlarını da yapıyorduk. "    YILMADAN DEVAM ETTİ   Kooperatif kapandıktan sonra evinde aynı işi yapmaya başladığını belirten Ertaş, zamanında doğal ürünlerden hazırlanan kurutma, erişte, reçel ve ekmek yaptıklarını ifade etti. Bütün gıdaları mevsiminde ve doğal olanından aldıklarını söyleyen Ertaş, "Reçel ve diğer kışlık tüm ihtiyaçlarımızı yazın sebze-meyvenin en taze olduğu zamanlarda alıyoruz. Yine eriştelerimizi Temmuz'un ortalarında yapmaya başlıyoruz. Reçellerimiz iki yıl da kalsa tazeliğini koruyor çünkü içerisinde hiçbir katkı maddesi yok" diye belirtti.    'UŞKUN REÇELİ TAM BİR ŞİFA DEPOSU'   Bölgenin yüksek kesimlerinde yetişen ve ömrü çok kısa olan Uşkundan da reçel yaptıklarını söyleyen Ertaş,  uşkun reçelinin çok az bilindiğini ancak şifa deposu olduğunu dile getirdi. Uşkun reçelinin soğuk algınlığına, enfeksiyona, boğaz ağrısına iyi geldiğini aktaran Ertaş, "Aslında biz bunu reçelden çok şifa niyetine yapıyoruz.  Bu ürünleri hem ailemiz için yapıyoruz hem de 5 yıldır dışarıdan sipariş alıp satıyoruz. Özellikle Kıbrıs, Antalya, İzmir, İstanbul gibi yerlere çok gönderiyoruz. Mesela dut reçelini mevsiminde yaptığımız için ve çok sipariş aldığı için bize bile kalmadı. Kaç yıldır bizi bilen herkes reçeli bizden sipariş ediyor" ifadesinde bulundu.     KRİZ ÜRETİMİ ETKİLEDİ   Evde yufka, erişte ve mantı gibi ürünler de hazırladıklarını ifade eden Ertaş, kentteki yufkacıların büyük bir bölümünün ihtiyaçlarını kendilerinden karşıladığını söyledi. Yaptıkları ürünleri pahalıya satmadıklarını ve sadece el emeklerinin karşılığı aldıklarını aktaran Ertaş, herkesin alabileceği bir fiyat ve doğal bir üretim yaptıklarını vurguladı. Ekonomik krizden dolayı ürün çeşitliliğini azalttığını dile getiren Ertaş, önceki yıl incirin kilosunu 5 TL'ye alırken şimdi 12 TL'ye, unun kilosunu ise 14 TL iken şuan 24 TL'ye aldığını söyledi. Aldıkları ürünlerin fiyatının iki katına çıktığını belirten Ertaş, "Önce çuvalla alıyordum ama şimdi kilo işi alışveriş yapıyorum" diye ifade etti.    YENİDEN KOOPERATİFLEŞME AMAÇLANIYOR   Tüm bu çalışmalarını diğer kadınların da katılımıyla kooperatifleşmeye dönüştürmek istediğini dile getiren Ertaş, kadınların başarma gücüne inandığını belirterek, "Çünkü kadınların yapamayacağı bir şey yoktur. Yeter ki kadınların önü açılsın. Biz kadın arkadaşlarla ortak ve dayanışarak bu işleri yapıyoruz. Biz kadınlar birbirimizin elinden tutmasını bilmeliyiz. Niyetimiz tekrar bir kooperatifleşmeye gitmek. Şimdi böyle bir çalışmanın içerisindeyiz. Çok daha güzel bir çalışma yapacağımıza inanıyorum. Bütün kadınlara tavsiyem kooperatife başvurmalarıdır. Her şeyi biz tekrar yaparak öğreneceğiz. 'Bilmiyorum' diye bir şey yok. Yeter ki kendimize güvenelim. Yeter ki bir birimize sıkı sıkı sarılalım" dedi.    MA / Ayşe Sürme