Üniversiteli kadınlardan 25 Kasım mesajı: Cezasızlık politikası son bulmalı 2019-11-25 09:01:10 ERZURUM - Türkiye’de caydırıcı cezalar verilmemesinden ötürü kadına yönelik şiddetin sürekli arttığını dile getiren üniversiteli kadınlar, cezasızlık politikasının son bulmasını istedi.  Dünyanın dört bir yanında kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla bugün sokaklara çıkacak. Maruz kaldıkları baskı, fiziki ve psikolojik şiddet, ölüm, taciz, tecavüz, hak gaspı, sömürüye karşı tepkilerini gösterip, yeni bir dünya kurma yönündeki fikirlerini haykıracak.    Erzurum’da üniversite eğitimi gören genç kadınlar, dünyada ve Türkiye’de kadınların durumunu, erkek egemen kültür ile yargının kadına bakış açısı ve yaklaşımı ile 25 Kasım’a dair bugüne ilişkin duygu ve düşüncelerini dile getirdi.     Dünyada kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüzün en çok olduğu ülkelerin başında Türkiye’nin gelmesi üzerinde duran Ayten Altan (23), öyle ki erkeğin himayesini kabul etmeyen kadınların “kötü” olarak nitelendirildiğini belirtti.   Bu bakış açısıyla da kadına yönelik şiddetin toplumda normalleştirildiğini söyleyen Altan, kadınların maruz kaldıkları şiddetle mücadele edebilmesi için öncelikle toplumun, ailenin kendilerine empoze ettiği kalıplaşmış düşüncelerden uzak durması ve bu tür yaklaşımları kabul etmemesi gerektiğini vurguladı. Altan, “Feodal egemen erkek zihniyetli erkek toplumu kadına, adına ‘namus’ denilen bir saçmalık yüklüyor. Toplumu yetiştiren kadındır ve yine bu konuda ailelerin çocuklarını sağlam bir bilinçle yetiştirmelidirler. Bunun dışında kadına yönelik en ufak bir şiddet girişiminde derhal yetkili mercilere başvurmalıdırlar” diye belirtti.   'ŞİDDETİN HER TÜRLÜSÜ KÖTÜDÜR'   Geçmişten günümüze kadınlara ve erkeklere biçilen rollerin yerleştiğini ifade eden Altan, yüklenilen rollerle erkeklerin kendilerini kadından daha üstün ve fiziki olarak daha güçlü gördüklerini, yine erkeklerin ev dışında kadınların ise ev içindeki işleri üstlenmeleri şeklinde toplumsal iş bölümlerinin yerleştiğini kaydetti.   Altan, bu konuda şunları belirtti: “Daha somut olarak politikacı, güreşçi, kamyon şoförü, asker, kavgacı, aktif, saldırgan olan erkekler, bu özellikleri nedeniyle toplumda yönetici konumları işgal etmektedirler. Kadınların öğretmen, ebe hemşire, terzi olmaları doğalarının gerektirdiği seçimler değildir bence. Erkekler ev dışında çalışıp para kazanırken, kadınlarda evde oturup çocuklara bakarken, doğalarına uygun bir biçimde davranmıyorlar. Erkeklerin ve kadınların bu özellikleri tamamen toplumsaldır. Yani aile içinde sosyalleşen ve toplumda etkileşim içinde öğrenilen özelliklerdir.”    Şiddetin ağır veya hafifi diye bir ayrım yapılamayacağını, şiddetin sadece fiziki olamadığını, psikolojik şiddet ve duygusal şiddetin de en az fiziki şiddet kadar kötü olduğunu söyleyen Altan, “Şiddetin her türlüsü kötüdür” dedi.    'ALGIYI DEĞİŞTİRMELİYİZ'   Selamet Yoğuran (21) ise, Türkiye’deki ataerkil toplum yapısının kadına yönelik şiddeti beslediğini  dile getirdi.   Bunu durdurmak için  öncelikler ebeveynlere önemli sorumluluklar düştüğünü belirten Yoğuran, “Çocukları eğitmek çok önemli. Yani şimdiki insanların kafa yapısını değiştirmek biraz zor ama gelecek nesillere daha iyi bir şey bırakmak için çocukları daha doğru bir şekilde yönlendirmek lazım. Kadın  algısını değiştirmek lazım” diye konuştu.    Türkiye’de kadın cinayetleri giderek artarken, işlenen bu cinayetlerde ekonomik kriz ve işsizlik gibi bahanelerin öne sürüldüğüne dikkat çeken Hazal Aşüt (20) da, kadına yönelik şiddetin önüne geçilebilmesi için caydırıcı cezaların getirilmesi gerektiğini vurguladı. Aşüt, kadına şiideti durdurmak için “cezasızlık” politikasının ortadan kaldırılması gerektiğinin altını çizdi.     'SİNMEMELİYİZ'   Türkiye’de kadına yönelik şiddetin politikleştiğini, cezaların caydırıcı olmadığını dile getiren Kübra Özdemir (21) ise, “Kadına şiddet genel bir şey. Çünkü çok okumuş ve güzel yerlere gelmiş kadınlara da şiddet uygulanıyor. Bu sadece fiziki şiddet değil, psikolojik olarak da şiddet uygulanıyor. Kadına sürekli ‘sen yapamazsın, sen edemezsin, şuraya gidemezsin’ gibi şeyler söyleniyor. Yani şiddet sadece fiziki değil ve kadınlar şiddeti en yakınından yani ağabeyi, kardeşi, babası gibi kişilerden görüyor. Kadınların şiddetle mücadele edebilmesi için biraz daha güçlü olmaları gerekiyor. Birbirimize destek olmalıyız korkmadan bir şeyleri  yapmamız gerekiyor. Sinmememiz gerekiyor” dedi.