Sorun yasalarda değil 'erkek yargı'da 2019-12-29 09:09:29   İSTANBUL - Kadın cinayetlerindeki artış nedeniyle sokağa taşan eylemlerin önünü almaya çalışan Adalet Bakanlığı'nın son genelgesi “gereksiz” görülüyor. Avukat Gül Erdoğmuş, yasaların uygulanması sorunu olduğunu belirterek, “erkek yargı”nın değişmesi gerektiğini vurguladı.    Son zamanlarda dünya ve Türkiye’de kadına yönelik artan cinayet, tecavüz ve şiddete karşı başlatılan ve dalga dalga yayılan eylemler gündemdeki yerini korurken, Türkiye’de yargının erkeği aklayan tutumuyla paralellik gösteren Adalet Bakanlığı’nın yayınladığı son genelge kadın örgütlerinin tepkisini çekiyor. Birçok yönüyle kadına dönük saldırıların üstünü örtme eğiliminde olan genelgeyi değerlendiren Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu avukatlarından Gül Erdoğmuş, Las Tesis eyleminden sonra kadınların gözaltına alınmasının toplumda bir tepki oluşturduğunu ve belli bir duyarlılığın geliştiğini söyledi.    Bu tepkiler üzerine Adalet Bakanlığı’nın genelge hazırladığına değinen Erdoğmuş, bu genelgenin aslından 6284 sayılı yasa ile İstanbul Sözleşmesi’nin bir tekrarı olduğunu ifade etti.   ‘GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ’    Adalet Bakanlığı’nın yayınladığı genelgenin içeriğinde ek olarak sunduğu maddeleri irdeleyen Erdoğmuş, her adliyede, her savcılıkta bir aile içi şiddet bürosu olduğunu ve burada bir savcının görevli olduğunu, şiddet gören kadınların da buralara yönlendirildiğini anlattı. Bu birimlerde görevli hakim ve savcıların meslek içi eğitimlerinin HSYK tarafından yapılacağını, ancak bu noktada barolardan da destek alınması gerektiği önerisinde bulunan Erdoğmuş, “Genelgede bir şiddet vakasıyla karşılaştığınız zaman enine boyuna onu araştırmanız ve tedbirler almanız gerekiyor deniliyor. Teknik tedbirden bahsetmişler. Mağdurun destek almaya ihtiyacı varsa bu yönde takip edin diye bir bilgi var. Bu genelge 6284 sayılı kanun gereği şiddete uğrayan kadını hemen nasıl koruyabiliriz noktasında bir kez daha hakimler ve savcılara hatırlatmak amacıyla gönderilmiş. Bu genelgenin Ceren Özdemir cinayetinden kaynaklı yazılmış olabileceğini düşünüyorum. Sadece kadın değil bütün bir toplum bu olaya çok fazla tepki gösterdi. Bu genelgenin etkisiz kalması noktasında biz geri atmayacağız. Bu kanunun uygulanması gerektiğini yine her fırsatta hatırlatacağız” dedi.   ‘BAKANLIK STK’LER İLE ÇALIŞTAY YAPSIN’   Zaten hali hazırda yürürlükte olan 6284 sayılı kanun ile İstanbul Sözleşmesi’nin kadını koruyabileceğini ifade eden Erdoğmuş, “Ama ne yazık ki Türkiye’de politika geliştirme anlamında yazılı kanunlara aykırı politika geliştirildi. Her zaman ikinci plana atıldı kadın. Kadın ve erkek eşit olmadığı yönünde çok fazla söyleme tanık olduk. Şimdi bu kadar cinayet varken ve neredeyse her gün bir kadının öldürüldüğü gerçeği varken cumhurbaşkanının şiddet vakalarında ‘Adli kontrolle serbest bırakılmaları hazmedemiyorum’ söylemi çelişki barındırıyor. Çünkü bunu engellemek sizin elinizde, çünkü devleti yöneten sizsiniz, bunları önleyecek politikalar geliştirin. Bakanlığın STK’ler ile masaya oturmasını, bir çalıştay yapmasını, gerçekten bununla nasıl mücadele etmemiz gerektiği noktasında bir eylem planı gerçekleştirmesini çok isteriz” dedi.   ‘ERKEK ZİHNİYETİ HER YERDE’   Avukat Erdoğmuş, yargının kadına karşı işlenen suçlardaki keyfiyetine de güncel bir örnek verdi. Ankara’da veteriner hekim Prof. Dr. Hasan Bilgili'nin tecavüzüne uğrayan veteriner hekim Ç.B.’nin şikayetçi olduğu davada savcının, “Ben de kadınım sen de kadınsın. Ben neden tecavüze uğramıyorum da sen uğruyorsun?” sözlerini hatırlatan Erdoğmuş, yargı mensuplarının ne üniversitede ne de meslek içi hiç eğitim almadığına dikkat çekti. Yargının her zaman sanığı daha kusursuz bulup, ‘kadının muhakkak tahrik edici davranışları vardır ki sanık bu eylemi gerçekleştirmiştir’ algısıyla hareket ettiğinin altını çizen Erdoğmuş, “Kadın yargıç bile olsa aslında o erkek yargı, toplumun her tarafına sirayet etmiş, erkek egemen zihniyetin bir karşılığı bu” dedi.    ‘GİZLİLİK KARARI KAFA KARIŞTIRICI’   Son olarak genelgenin kafalarda soru işareti bıraktığı gizlilik kararından da bahseden Erdoğmuş “Bu genelgede ilk kez gizlilikten bahsedilmiş, soruşturma aşamaları genellikle gizlidir. Yalnızca taraflar bilebilir. Burada da bu soruşturmaların gizli olduğunun altı çizilmiş. Gerekli videoların, dilekçelerin kamuoyuyla paylaşılmaması gerektiğini söylemişler. Bu bizim aklımıza şunu getiriyor. Biliyorsunuz bu sosyal medyanın ne kadar etkili olduğunu adaletin tecelli etmesi noktasında da sosyal medyanın da ayaklarından biri olduğunu farkındayız. Bugün Şule Çet davasının örneğindeki gibi. Bu genelgedeki gizlilik hususu sanki dosyaların sosyal medyaya taşınmasını engelleyecek gibi duruyor. Tabi bu kabul edilecek bir şey değil. Çünkü gerçekleri paylaşmaktan çekinmemek gerekiyor. Biz aslında bu kamuoyu gücüyle birçok davada adaletin tecelli ettiğini gördük” ifadelerini kullandı.