Kadınlar: Savaşa karşı ortak ses çıkarılmalı

  • kadın
  • 09:22 30 Nisan 2022
  • |
img
İSTANBUL - Türkiye'nin KDP işbirliğiyle başlattığı saldırının, kadınların, Kürtlerin, sosyalistlerin ve ezilen hakların özgürlüğüne karşı bir savaş olduğunu belirten kadınlar, saldırıya karşı tüm Türkiye’de ortak ses çıkarılması çağrısında bulundu. 
 
Türkiye'nin KDP işbirliğiyle Federe Kürdistan Bölgesi’nde bulunan Zap, Avaşîn ve Metîna’ya yönelik başlattığı saldırı ikinci haftasında devam ediyor. Saldırı protesto edilirken, kadın örgütlerinden de tepkiler yükseliyor. Savaşın en çok kadın ve çocukları etkilediğini ifade eden İstanbul’daki kadın örgütleri temsilcileri, savaşın durdurulması ve barışın sağlanması için sadece Kürt kadınları değil tüm Türkiye'nin ortak ses çıkarmasının önemli olduğuna vurgu yaptı.
 
‘ÖFKENİN ÜSTÜ ÖRTÜLMEYE ÇALIŞILIYOR’
 
Kadınların Kurtuluşu’ndan Yeşim Tükel, AKP-MHP iktidarının Federe Kürdistan topraklarına yönelik başlattığı kapsamlı saldırıyı, “işgal” ve iktidarın kendisini kurtarma operasyonu olarak nitelendirdi. Türkiye'de işçi, emekçi halkların faşizmle olan çelişkilerinin derinleştiğini kaydeden Tükel, yoksulluk ve kriz sarmalında büyüyen öfkenin üzerinin örtmeye çalışıldığını ifade etti. Tükel, “AKP-MHP faşist iktidarı geçmişte olduğu gibi Kürt özgürlük hareketine yönelik, savaşı yükseltmeyi seçti. Bu işgal saldırısında emperyalist güçlerle, KDP ve Türkiye'de düzen içindeki muhalefetle buluştu. Buluştukları nokta ise Kürt özgürlük hareketi, gerilla karşısında konumlanmak oldu” dedi.
 
‘SOSYALİSTLERE YÖNELDİLER’
 
“Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulduğu ilk andan itibaren Kürdistan topraklarında işgalci, sömürgeci bir güç konumundadır” diyen Tükel, AKP-MHP iktidarının da bu işgalin sürdürücüsü olduğunu söyledi. Bu operasyonla, medya savunma alanlarındaki güç ile Kürdistan’daki diğer gücün etkileşimini koparmayı ve Kürt hareketini boğmanın amaçlandığını ifade eden Tükel, “Kürt özgürlük hareketine yönelik başlatılan saldırıların hemen ardından Türkiye'deki devrimci sol-sosyalist güçlere de yöneldi. Bunu hem Gezi davasına verilen cezalardan hem de sol, sosyalist güçlere yapılan operasyon saldırılarıyla görmekteyiz” dedi. 
 
HALKLARIN DİRENİŞ ÇİZGİSİ HEDEFTE
 
8 Mart ve Newroz’da ezilen halkların, Kürt halkının ve kadınların mücadele ve direniş çizgisinin görüldüğünü kaydeden Tükel, “AKP- MHP iktidarı, halkaların bu zafer umudunun ve halkların birleşik devrim aklını, feminist hareketin yükselen öfkesini bastırmak için bu yolu seçti” şeklinde konuştu. 
 
‘ORTAK SES ÇIKARMALIYIZ’
 
Savaşın en çok kadın ve çocukları etkilediğine vurgu yapan Tükel, bu saldırıların ilk başta kadınları hedef aldığına vurgu yaptı. Kürt kadın hareketine yönelik özel savaş politikalarının yürütüldüğüne dikkat çeken Tükel, “Daha önce yaşanan saldırılarda katledilen kadın gerillaların bedenlerine işkenceler yapıldı. Bugün ise cezaevlerinde kadınlara yönelik işkence artırılıyor. Bir bütün feminist kadın hareketinin bir parçası olarak bizim üzerimize düşen de, bu savaşa karşı yalnızca Kürdistan da değil tüm Türkiye’de Kürt kadın hareketiyle yan yana durmak gerekiyor. İşgalci ve sömürgeci politikalara karşı kadınların ortak zeminlerini güçlendirerek ortak ses çıkarmalıyız. Bu savaşı durdurmanın ve kadınların kazanmasının yolu, kadınların birlikte ses çıkarmasından geçecek. Geçmişte de denediler ve yenildiler. Bugün de bu saldırıların, birleşik güçler ve kadınların mücadelesi sayesinde yenilgiye uğratılacağı açıktır” dedi.
 
‘İKTİDAR MEŞRUİYET KAZANMAK İSTİYOR’
 
Kırk Yama Kadın Derneği’nden Kübra Derin ise AKP’nin uzun zamandır toplumsal meşruiyeti için savaş politikalarına sarıldığını söyledi. Derin, “İktidar yeniden kendi ‘meşruiyetini’ kazanmak için ortam hazırlıyor. Sınır ötesi operasyonda bunun bir parçasıdır diyebiliriz. İçinde bulunduğu açmazdan baskı ve savaş yolunu seçerek çıkmayı amaçlıyor” diye belirtti.
 
‘ŞİDDET YENİDEN ÜRETİLİYOR’
 
Tüm yaşanan savaşlardan en fazla etkilenen kadınlar ve çocukların olduğunu vurgulayan Derin, şöyle konuştu: “Savaş demek yoksulluk, açlık ve yerinden edilmek demektir. Bu aynı zamanda güvencesizlik ve geleceksizlik ile birlikte kadınların cinsel şiddet ve tacize maruz kalmasına neden oluyor. Kadın bedeni üzerinden cinsel ve eril şiddet, yeniden üretiliyor.”
 
BARIŞ VE ÖZGÜRLÜK
 
Kürt kadın hareketinin barışın sağlanması için uzun süredir bir mücadele yürüttüğünü kaydeden Derin, “Barış olmadan özgürlüğümüz mümkün değil. Savaş politikası tüm toplumsal dinamiklerin hakları ve yaşamlarına dönük bir saldırıdır. Özellikle son dönemlerde Kürt siyasetçi kadınlara yönelik saldırılar söz konusudur. Aysel Tuğluk gibi Kürt siyasetçi kadınların cezaevinde tutulması, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater gibi Gezi davasında tutuklamanın çıkması bile savaş politikalarının bir sonucudur. Savaş politikası hepimizin özgür yaşaması önünde bir ket vuruyor” dedi. 
 
‘BARIŞ İÇİN SOKAKLARDAYIZ’
 
Derin, son yıllarda sol sosyalist ve feminist kadınlarla barış konusunda bir ortaklaşma sağlandığını belirterek, “Bunun için sokaklardayız ve barış sözümüzü yükseltmek zorundayız her daim. Barışın sağlanmasını için daha demokratik politikalar gerekiyor” diye konuştu.   
 
MA / Esra Solin Dal