Nagihan İstanbul’da anıldı: Mücadelesini sürdüreceğiz

img
İSTANBUL - Nagihan Akarsel’i anmak için bir araya gelen yüzlerce kadın, kalemini yerde bırakmayarak mücadelesini sürdürme sözü verdi. 
 
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP), Özgür Kadın Hareketi (TJA) ve Jineoloji Dergisi, Süleymaniye’de 4 Ekim’de katledilen JineolojÎ Araştırma Merkezi Üyesi akademisyen,  gazeteci Nagihan Akarsel için anma etkinliği düzenledi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Bağcılar ilçe binasında düzenlenen anma etkinliğinde, üzerinde “Hakikat susmaz, kalem kırılmaz”  pankartı asıldı. Nagihan Akarsel’in mum ve karanfiller içinde fotoğrafının salona yerleştirildiği etkinliğe çok sayıda kişi katıldı. Anma, saygı duruşu ve “Çerxa Şoreşe” marşı okunmasıyla başladı. 
 
‘BİRLİĞİMİZİ GÜÇLEDİRİYORUZ’
 
TJA adına konuşan Helin Keskin, Nagihan Akarsel şahsında Kürt halkı ve kadınlarına yönelik bir saldırı gerçekleştirildiğini ifade etti. Devletin saldırılarına rağmen mücadeleyi büyüttüklerini dile getiren Keskin, “Birliğimizi ve kalemimizi güçlendiriyoruz. Hiçbir saldırı, hiçbir katliam bizi yok edemez çünkü kalemimiz amacımız ve fikrimiz toplumun içinde yeşeriyor ve büyüyor. Ama bilsinler ki bizler güneşin çocuklarıyız. Bizi kim yok edebilir? Binlerce umudun içinde” dedi. 
 
EN SEVDİĞİ ŞİİR OKUNDU
 
Daha sonra, Nagihan Akarsel’in mücadele hayatını anlatan sinevizyon gösterimi izlendi. Bu surada kadınlar “Jin jiyan azadi” sloganını haykırdı.  Jineolojî İstanbul Atölyeleri'nden Sevcan Kadiroğlu da Akarsel’in empatiyi anlatan “Bir tortu da olsa” yazısını okudu.  Jineolojî İstanbul Atölyeleri'nden  Ebru Karaaslan da Akarsel’in  en sevidiği Füruğ Ferruhzad’ın “Dünyasal Şiirler” şiirlerini seslendirdi. 
 
‘KİMYASAL KÜRT’E YASAK DEĞİL’
 
 Anadolu Yakınlarını Kaybedenlerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ANYAKAYDER) adına konuşan Şükran Diler,  Akarsel’in kaleminin devleti rahatsız ettiğini ve bu nedenle hedef alındığını belirtti. Diler, "Nagihan'a teşekkür ediyoruz ki kadınlara örnek oldu. Güzel bir tohum serpti ve bu yeşerecektir de. Nagihan'ın kalemi, Jina Emini’nin saç teli gözlerine battı" diye konuştu.  
17 HPG’linin Türkiye’nin kimyasal silah saldırılarında hayatını kaybettiğini söyleyen Diler, geçmişte yaşanan saldırıları hatırlatarak, “Kazan vadisini unutmuş değiliz.  Bu kimyasal dünya çapında yasak iken arkadaşlarımıza karşı kullanıyorlar.1997 yılında Türkiye'nin de onayladığı Cenevre Protokolü’ne göre kimyasal silah yasaktır. Ama siz bu sözü tuttunuz mu? Demek ki yasak Kürtler için değilmiş. İnsanlığı Kürt annelerinden öğrenin. Çocukları şehit düşmesine rağmen başka çocuklar ölmesin diyorlar. Bundan büyük insanlık mı var" dedi. 
 
VARLIK VE YOKLUK GÜNÜ
 
Diler, yayınlanan iki HPG'linin görüntüleri içinde, "Kürt halkının varlığı ve Kürt kadının özgürlüğü size borçlu" dedi.  Süreci “Varlık ve yokluk günü” olarak tanımlayan Diler, "6 ayda 44 arkadaş kimyasal ile şehit düştü. İnsanın düşmanı da ahlâklı ve şerefli olsun. Kan emici eller ile yazılan kaderi tanımıyoruz. Bu savaşı lanetliyoruz. Bizim inancımız sadece bize var. Bunun için kendimizi de çocuklarımızı da biz savunacağız. Bundan sonra da daha çok mücadele etmemiz lazım ve çocuklarımıza sahip çıkmamız lazım. Çocuklara, kadınlara düşman olan bu sisteme karşı kendimizi savunacağız" ifadelerine yer verdi. 
 
‘NE TECRİT NE KİMYASAL NE HAİN BİR KURŞUN’
 
MKGP adına konuşan Diren Yurtsever de Akarsel’in mücadelesinden güç aldığını söyledi. Akarsel  ile birlikte haber yapan gazetecilerin bugün cezaevinde olduğunu anımsatan Yurtsever,  "Özgür basın 'ateşten gömlek' giymeyi gerektiriyor. Ve aslında özgürlük mücadelesi yürüten bütün arkadaşlarımız da bu ateşten gömleği giyerek karanlığı aydınlatma iddiasında. Şuan yasadığımız süreçte başta kadınlar ve Kürt halkı olmak üzere özgürlük mücadelesi yürüten bütün kesimlere ağır saldırılar yapılıyor. Bu süreçte mücadele yürüten, önümüzü aydınlatan arkadaşlarımızı maalesef kaybediyoruz. Ama biz acımız, öfkemiz ve umudumuzu ilk gün ki gibi taşıyoruz. Nagihan'ın hikayesini herkes biliyor. Kadın bilimine, mücadelesine ve özgür basın geleneğine katkısı, emeği ve son süreçte verdiği bedeli de gördük. Nagihan ‘Jin jîyan azadî’ felsefesi ile bu yolu yürüyen arkadaşımızdı. Bizler de bu felsefe ile başta Nagihan arkadaşımız ve şehit düşen arkadaşlarımızın yolunda yürümeye devam edeceğiz. Nagihan’ın kalemini yerde bırakmamanın sözünü vermek istiyoruz. Ne tecrit ne kimyasal ne hain bir kurşun ne de cezaevi bizi bu mücadeleden geri adım attırmayacak” diye konuştu. 
 
Anma, Koma Hevra’nın müzik dinletisi ve “Şehit namırın” sloganlarıyla son buldu.