HDP’li Öcalan: İmralı tecridinin kaldırılması 'normalleşme' için önemli 2020-08-11 16:04:00 ANKARA - HDP Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, “Türkiye’nin içinden geçtiği zor sürecin normalleşmesi adına son derece önemli" dediği PKK Lideri Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması için bütün siyaset kurumlarına, insan hakları ve sivil toplum örgütlerine çağrı yaptı.   Hakların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dair Meclis’te basın toplantısı düzenledi.    Abdullah Öcalan’ın 27 Temmuz 2011 tarihinden bu yana kısıtlı imkanlarla ailesi ve avukatlarıyla sadece birkaç kere görüştüğünü söyleyen HDP’li Öcalan, “Bu durum, evrensel hukuk ilkeleri ve ulusal yasalar tarafından güvence altına alınmış temel insan hak ve hürriyetlerinin tartışma konusu edilmesidir. Temel insan hakları ve hukuk ilkesi ile bağdaşmamaktadır” dedi.   HDP’li vekil, Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) 2017 ve 2019 yıllarında  İmralı’ya gerçekleştirdiği iki ziyarete dair raporlarını Türkiye’nin onay vermemesi üzerine açıklanmadığı hatırlatarak, CPT’nin geçtiğimiz gün açıkladığı raporu üzerinde durdu.   Öcalan, “Türkiye cezaevlerindeki kapasite fazlalığı, işkence, kötü muamele ve tecrit CPT’nin raporu ile resmi olarak kayıt altına alınmış oldu. Yine Bertelsmann Vakfı’nın (BTI) yaptığı araştırmaya göre, demokrasinin zayıfladığı ülkeler arasında Türkiye de yer alıyor. CPT’nin raporu ile Bertelsmann Vakfı'nın raporu birbirlerini tamamlıyor” dedi.   İMRALI’DAKİ İŞKENCE CPT RAPORUNDA   CPT’nin raporunda İmralı’daki işkenceye dikkat çektiğini vurgulayan Öcalan, Meclis’in CPT raporlarına duyarsız kalamayacağını belirterek, şunları söyledi: “Ailesi olarak Sayın Öcalan’a uygulan bu şiddeti de içeren tecridi kabul etmek asla mümkün değildir. Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit sadece kendisini kapsayan bir tecrit değildir; bu tecrit barışı, demokrasiyi, tüm özgürlükleri ve bütün muhalefeti kapsayan bir tecrittir. Türkiye yurttaşlarının ve demokrasi cephesinin bunu böyle okuması gerekir. Artık çözümün ve barışın yolunu konuşmalıyız. Unutulmamalıdır ki Türkiye’de Kürt meselesinde çözümsüzlük, bütünüyle sistemi ve yaşam koşullarını çözümsüzlüğe ve kaosa sürüklemektedir.”    HUKUK VE İNSANLIK DIŞI   PKK Lideri Öcalan ile ailesinin ilgili kanunlarla güvence altına alınmış haklarından mahrum bırakıldığını söyleyen HDP’li vekil, “Bu anlamda talebimiz Sayın Abdullah Öcalan için bize bir lütuf sunulması veya bir ayrıcalık tanınması değil, yürürlükteki mevcut kanunların uygulanmasıdır. İmralı tecridi, mevcut yasalara ve Anayasa'ya aykırıdır. Hukuk dışı ve insanlık dışıdır. Bu tecrit, hükümlünün hangi ceza nedeni ile ilgili olursa olsun 'gayri insani yahut haysiyet kırıcı' bir ceza infazına ve muamelesine tabi tutulamayacağını belirten Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3'üncü Maddesi'ne ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına aykırıdır” diye konuştu.    ‘TÜRKİYE SUÇ  İŞLİYOR’   Öcalan'a yönelik keyfiyetçi bir uygulamanın söz konusu olduğunu dile getiren Ömer Öcalan, sözlerine şöyle devam etti: “Uluslararası anlaşmalara ve kendi anayasasına göre Türkiye şu anda suç işlemekte ve bu suçta ısrar etmektedir. İnsan haklarına aykırı bir şekilde kendi anayasasını dahi uygulamayan ve kendi meşruluğunu hukuksuzluk üzerinden var eden politik bir yaklaşım toplumsal sorunları derinleştirmekten başka bir sonuca yol açmamaktadır. Bu bağlamda çözümsüzlüğü bir çözüm olarak sunan aklın aynı yanlış politikalarının yansıması olarak savaş politikalarında da ısrar edilmektedir. 1999 yılında esaret altına alınan Sayın Öcalan’a tüm zamanların en ağır tecritlerinden biri uygulanmaktadır.”   GLADİO HUKUKU   “İmralı Adası’nda Gladio rejimi vardır, uygulanan hukuk da Gladio hukukudur” diyen Öcalan, AKP’nin ise bu tecridin “iştahlı yürütücüsü” olduğunu ifade etti. PKK Lideri'nin ortaya koyduğu tespitler ve duruşu ile sadece Kürt halkına değil, başta Ortadoğu halkları olmak üzere bütün dünyaya bir çözüm perspektifi sunduğunun altını çizen HDP’li Öcalan, “En küçük bir ışıktan olabildiğince cesur çözüm yolları öneren Sayın Öcalan’ın geçmişte barış için çaba harcayanlara olabildiğince geniş alan açtığını yakın tarihimiz gösterdi. Bu cesaret, barışın inşası için şart olduğu kadar Türkiye siyasetinde demokrasi adına tutunmak isteyenlerin de kaçınmaması gereken bir tutumdur” dedi.   ‘SESİMİZİ YÜKSELTMELİYİZ’   İktidarın PKK Lideri'nin sesini dahi kendisine bir tehlike olarak gördüğüne dile getiren Öcalan, sözlerini “Çünkü söz konusu bütün halkların birlikte barış içinde yaşamasını sağlayan bu perspektif, mevcut otoriter yönetimlerin politik tutumlarına karşıt bir yerde durmaktadır. Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin kaldırılması, ailesi ve kendisi için haklı olan talebinin karşılanması ile birlikte Türkiye’nin içinden geçtiği zor sürecin normalleşmesi adına da son derece önem arz etmektedir. Mutlak tecridi ve bunun karşısındaki sessizliği kabul etmiyoruz. Türkiye'de demokrasi ve siyasetin gücünü korumak isteyen bütün siyaset kurumları, insan hakları örgütleri ve sivil toplum örgütlerine çağrı yapıyoruz; Mutlak tecridin bir an evvel sonlandırılması için demokrasi cephesi olarak hep birlikte sesimizi yükseltmeliyiz. Hukuksuzluğa karşı çıkalım, demokrasi ve barış mücadelesini hep birlikte kazanalım. Uluslararası kuruluşları, başta CPT olmak üzere Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu ve Birleşmiş Milletler'in ilgili kurumlarını da mutlak tecrit karşısında seslerini yükseltmeye ve göreve çağırıyoruz” diyerek noktaladı.