Beştaş cezaevlerindeki ihlalleri Meclis’e taşıdı 2022-03-22 17:37:18   ANKARA- HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini, hazırladığı şikayet dilekçesiyle Meclis’e taşıdı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'na şikayet dilekçeleri iletti. Cezaevlerinde yaşanan ağır ihlallerin son derece vahim boyutlara ulaştığını aktaran Beştaş’ın dilekçelerinde yer alan bazı ihlaller şu şekilde: ZİKİR TÖRENİ SERBEST, SELAM YASAK! Sincan Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi * 7 Mart 2022 tarihinde Edirne Cezaevi’nden istemleri haricinde Sincan Cezaevi’ne getirilen mahpuslara kötü muamele uygulandığı ve getirilen mahpusların birlikte kalma talepleri reddedilirken FETÖ sanıklarıyla birlikte tutuldukları, * Kendi müstakil havalandırması olmayan koğuşların çelikten örülmüş kafes gibi bir blokta tutuldukları, cezaevi çalışanlarının Edirne’den gelen mahpuslara tehdit içerikli söylemde bulundukları, mahpuslara acil ihtiyaçları olan eşyalar verilmediğinden mağdur edildikleri, * Mahpuslara adres defterleri verilmediği için avukatlarına ulaşamadıkları ve bu nedenle savunma haklarının ihlal edildiği, cezaevinin diğer koğuşlarında zikir çeken mahpusların olduğu, saatler süren zikir törenlerinin saatlerce sürmesinden mütevellit diğer koğuşlarda kalanların uyku uyuyamadığı, ancak bu diğer mahpusların diğer koğuşlardaki arkadaşlarına selam verdiklerinde disiplin cezası ile tehdit edildikleri, * Mahpuslara kitap-dergi sınırlaması yapılmasının yanı sıra dilekçe yazmak için dahi kâğıt verilmediği bildirildi.” Dilekçesinde, Elazığ Kadın Kapalı Cezaevi’nden sürekli şikayet başvuruları aldığını belirten Beştaş, “Bilhassa yakın zaman evvel gelen mektupta yer alan çıplak arama dayatması son derece çarpıcı olmuştur. Adalet Bakanlığının yapılan yönetmelik değişikliği ile çıplak aramanın kaldırıldığı yönündeki açıklamalarına rağmen cezaevlerinden bu uygulamanın devamına dair şikâyetler geliyor oluşu manidar olduğu kadar önemlidir de. Mahrem yerlere konulan kameraların da mahpusların özel yaşam alanlarını ihlal ettiği açıktır” ifadelerini kullandı. KAMERA OLMAYAN YERDE MAHPUSLARA DARP Elazığ Cezaevi’ndeki kadın mahpusların kamera ve mobese cihazların kaldırılması yönündeki başvuruların reddedildiği bilgisini veren Beştaş, kadın mahpusların kameraların görüş açısının uzak bir noktasında 4 kadın personel tarafından darp edildiğini kaydetti. Darptan sonra revire giderek darp raporu almak isteyen mahpuslara raporun, görünürde iz olmadığı gerekçesi ile verilmediğini belirten Beştaş, “Yani yapılan işkence kayıt altına alınmamış, böylelikle cezaevi personeli korunmuştur” dedi. Mardin E Tipi * Mahpusların savcılık ve Adalet Bakanlığı nezdinde yaptıkları başvurular ya muhataplarına iletilmemekte ya da reddedilmektedir. Cezaevi idare gözlem kurulu neredeyse ağır ceza mahkemesi gibi bir misyon yüklenmiş olup gerekçesiz bir şekilde tahliye olması gereken mahpusların infazlarını günlük deyimle yakmakta ve tahliyeye onay vermemektedir. * Mahpuslara dair fişleme uygulamasından söz edilmektedir. Yasal hakları Pandemi gerekçe edilerek kısıtlanmaktadır. Sürekli koğuş aramaları gerçekleştirilmekte ve kişisel eşyalara el konulmaktadır. * Ailelerin mahpuslara teslim edilmek üzere getirdikleri kıyafetler, iç çamaşırları, kırtasiye malzemeleri mahpuslara verilmek yerine kargo ile gönderim talep edilmektedir. Mevcut ekonomik koşullar nazara alındığında kargo ücreti çoğu aile için ekstra bir külfete dönüşmektedir. * Avukat görüşleri kapalı görüş usulü ile telefon üzerinden gerçekleştirilmekte olup müvekkil-avukat mahremiyeti ortadan kaldırılmaktadır. Kalp, tansiyon, şeker gibi kronik hastalığı olan mahpuslar hastaneye sevk için ağız içi aramasına tabi tutulmakta, bu onur kırıcı muameleyi kabul etmeyenlerin tedavi ve sevkleri yapılmamaktadır. * Ziyarete gelen ailelere kötü muameleler söz konusu olmaktadır. Diş tedavilerinin pandemiyle birlikte ortadan kaldırıldığı ifade edilmektedir. Bazı hastalıkların tedavisi mazgal adı verilen koğuş kapılarında yapılmaktadır. * Mahpusların fotoğraf çektirmelerine izin verilmemektedir. Diyarbakır 1 No’lu Kapalı Cezaevi ÇIPLAK ARAMA, YASAKLAR… * Mahpusların temel ihtiyaçlarını giderdikleri dış kantin biriminin sadece siyasi mahpuslara yasaklanması, * Cezaevi personelinin gözetiminde satılmakta olan vitamin ve benzeri destekleyici, ilaçların satışının yasaklanması, resim, sanat, müzik gibi sosyal faaliyetlerin mahpusların kendi koğuşlarında dahi yasaklanması, bir mahpusun gitarı için kullandığı tellere el konulup mahpusun bu telleri iç kantinden almaya zorlanması, * Döner sermayeden karşılanarak temin edilen temizlik malzemeleri, voleybol topu vb gibi cezaevlerinde mahpuslara ücretsiz dağıtılan malzemelerin Diyarbakır Cezaevinde kalan mahpuslara verilmemesi, mahpusların kapüşonlu giysilerine el konulması ve yalnızca bir ayakkabı kullanabileceklerine dair uygulama, * Sıcak suyun yetersizliği, görüş saatlerinin 30 dakika ile sınırlandırılması, kitap sınırlaması, aileler tarafından gönderilen ürünlerin mahpuslara teslim edilmemesi, görüntülü telefon bağlantılarının kurulmuş olmasına rağmen mahpusların bundan yararlandırılmaması, * Revirlerde tedavi olanağının olmaması, hastaneye sevklerde mahpusların ağız içi aramaya tabi tutulması ve mahpusları ziyarete gelen ailelere çıplak arama, ağız içi arama dayatması da başvurular arasında yer aldı. Adana F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi HASTANEYE 3 AYDIR İZİN YOK * Son 3 aydır hastaneye tüm randevu ve sevklerin fiilen durdurulmuş olması, mahpuslara ağız içi araması dayatması, kabul etmeyenlerin hastaneye sevk edilmeyi kabul etmediği şeklinde tutanak tutularak sağlığa erişim haklarının fiilen engellenmesi, * Kronik hastalar ile ağır hasta mahpusların durumlarının giderek kötüleşmesi ve dolayısıyla yaşam haklarının ağır tehdit altında olması, * Elle arama, detektörle arama, x-ray cihazına tabi tutulma ve ayrıca askerlerce tekrar elle ve detektörle arama gibi yöntemlerle mahpuslara ceza çektirilmesi başvuruları sıralandı. Çorum L Tipi Kapalı Cezaevi * Cezaevinde müdür, revir ve dilekçe hakkının fiiliyatta olmadığı, 28 kişilik koğuşta 39 kişinin kaldığı, yeterli yatak olmadığı, mahpusların eşyalarını koyacakları yer olmadığı, kantin fiyatlarının aşırı yüksek oluşu, * Aileler tarafından gönderilen kıyafetlerin yazılı yahut kapüşonlu olduğu gerekçesiyle onaylanmadığı, çoklukla ekonomik durumu kötü olan ailelerin yeni kıyafet almaya zorlandıkları ancak ekonomik krizden ötürü bunları da temin edemedikleri, * Musluklardan solucanlı su aktığı, koğuş ağalığı sisteminin yerleşik olduğu ve bu nedenle mahpusların son derece kötü koşullar altında olduğu, cezaevini ziyarete gelen heyetlere farklı koğuşların gösterildiği ve dolayısıyla gerçeklerin gizlendiği, * Cezaevi idaresinin mevcut şikayetlerin Bakanlık ve devletin ilgili organlarına iletilmesini salık verdiği halde şikâyet dilekçelerini muhatap kurumlara ulaştırmadığı, koğuş baskınlarının sıklıkla yapıldığı, * Disiplin cezalarının keyfi bir şekilde sıklıkla uygulandığı, kadın koğuşlarının erkek personel tarafından arandığı, infaz eşitliği olmadığı için siyasi mahpusların son derece ağır cezalarla baş başa kaldığı halde insanlığa karşı suçlar işleyenlerin çok daha kolay koşullarda tahliye edilmesinin yarattığı moralsizlik, * Babası ağır hasta olan ve sonrasında vefat eden mahpusun babasını hiç göremediği ve cenazesine gidemediği belirtildi.” MÜLAKATTA SİYASİ SORULAR Beştaş, Elazığ 2 No’lu Kapalı Cezaevi’nde 6 yıl 5 ay hapis cezası alan ve 5 yıldır cezaevinde olan mahpus Nimet Yıldız’ın 11 Kasım 2021 tarihi koşullu salıverilmesi gerektiği halde idare ve gözlem kurulu raporu nedeniyle tahliye edilmediğini aktardı. Beştaş, “Dikkatlerden kaçmaması gereken husus ise, mahpusun çağrıldığı mülakatta siyasi soruların sorulduğu, cezaevinden çıktıktan sonra mahpusun neler yapacağı şeklindeki sorularla siyasi mahpusların tahliyelerinin engellenmesindeki keyfiyet ve taraflılıktır. Diğer yandan kurulun, mahpusun beş yıl boyunca sosyal faaliyetlerden ve kurslardan yararlanmak için yazdığı dilekçelere rağmen bu etkinliklere kabul edilmediği halde bu etkinliklere katılmamış olmasının tahliye edilmemesine gerekçe gösterilmesi dikkat çekicidir” dedi. ‘EKONOMİK KRİZİN CEZAEVLERİNE YANSIMASI’ Bandırma 1 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nden aktarılan bir şikâyetin ekonomik gidişatın cezaevlerine olan yansıması olduğuna vurgu yapan Beştaş, cezaevinde çıkan yemeklerin bir süredir az veriliyor oluşu ve kalitedeki azalmanın, mahpusların günlük beslenme ihtiyaçlarını doğrudan etkilediğini ve mahpusların yetersiz beslenme sorunu ile karşı karşıya kaldığına değindi. Beştaş devamla, “Kantin fiyatlarının son derece yüksek oluşu alım gücünü azalttığı için ek beslenme olanağı da ortadan kalkmış durumdadır. Aileler tarafından mahpuslara gönderilen paraların cezaevi ortamında yetersiz kalışı önemli bir sorun alanı olarak karşımızda durmaktadır. Ekonomik krizin cezaevlerinde mahpusların yetersiz beslenmelerine neden olmasının mahpusların yeni hastalıklara yakalanma riskini de artırdığı aşikârdır” ifadelerine yer verdi. KURS BAŞVURUSUNA ‘AHLAK DERSLERİNE KATILMADIĞI’ GEREKÇESİYLE RED Kayseri Bünyan Cezaevi’nde tutuklu bulunan Vedat Sevim’in sürekli olarak açılacağı yönünde duyuruları yapılan kurslara başvurduğu ancak kurslara siyasi mahpusların kabul edilmemesi yahut kursların hiç açılmaması dolayısıyla gidemediğini belirten Beştaş, idare ve gözlem kurulunun Sevim’e ilişkin, “idarenin düzenlediği kurslara katılmadığı”, “kütüphaneden yararlanmadığı”, “ahlak derslerine katılmadığı”, “henüz topluma katılmaya hazır olmadığı” gerekçelerini aktardı. Beştaş, Sevim’in cezasının 7 aydır bir yılın altına düştüğü halde yasaların verdiği haklardan yararlandırmadığını ifade etti. KIRIKKALE F TİPİ’NDE TECRİT UYGULAMASI Kırıkkale 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki işkence uygulamalarının hız kesmeden devam ettiğini dilekçesinde belirten Beştaş, yaklaşık 6 ay önce Kırıkkale F Tipi Kapalı Cezaevi’nden Kırıklar Cezaevi’ne nakledilen 10 tutuklunun, Adalet Bakanlığı tarafından açılan soruşturma gerekçe gösterilerek tecrit altında tutulduklarını belirtti. Yine Kırıkkale Cezaevi’nden başka cezaevine gönderilen tutukluların da gittikleri cezaevlerinde benzer uygulamalara maruz kaldıklarını dile getiren Beştaş, bu uygulamanın sonlandırılması yönünde yapılan başvuruların ise neticesiz kaldığını kaydetti. Beştaş, dilekçesinde yaşanan hak ihlalleri ile ilgili çalışmaların yürütülmesi ve neticeye dair bilgi verilmesi yönünde talepte bulundu.