Tümüklü: Savaşa karşı esaslı bir duruş göstermeli 2022-04-25 09:08:52 İSTANBUL - Savaş ve sömürgeci sisteme karşı, demokrasi ve özgürlük hattı olan 3’üncü cepheye işaret eden ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, “Sömürgeci savaşa ve onun ideolojik kuşatmasına karşı çok esaslı bir duruş göstermeli" dedi.  Federe Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur Barzani’nin 15 Nisan’da Türkiye ziyaretinde İstanbul’da AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmenin akabinde 17 Nisan'da Zap, Avaşin ve Metina’ya yönelik askeri operasyon başlatıldı. 8’inci gününe giren operasyona ve Kürdistan Demokrat Partisi'nin (KDP) de bizzat destek vermesine tepkiler sürüyor. Askeri operasyona ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün, ekonomik kriz ve toplumsal krizi de beraber getirdiğine belirtti.    SAVAŞ KONSEPTİ   Türkiye'de bir "yönetim krizi" yaşandığını söyleyen Tümüklü, Kürt sorununun bunun en önemli parçası olduğuna dikkat çekti. Kürt sorunun çözümsüzlüğü ekonomik kriz ve toplumsal krizi de beraber getirdiğine vurgu yapan Tümüklü, bunun da toplumsal kutuplaşmaya neden olduğunu belirtti. Tümüklü, “İktidar doğal olarak bu krizden çıkmak için çeşitli hamleler üretmeye çalışıyor. Bu hamlelerin biri de,  özellikle Kürtlere karşı savaşa sarılmaktır. Hem Rojava’da hem de Başur Kürdistan’da savaş konseptini devreye sokarak, bir şekilde çözüm üretmeye ve krizin ağırlığını ötelemeye çalışıyor” değerlendirmesinde bulundu.   BEKA SORUNU!    İktidar yaşanan krizi çözmek için Kürt sorununa, savaşçı bir politika ve sömürgeci kodlara sarıldığının altını çizen Tümüklü, “Uzun yıllardır devam eden bir savaş ve bir Kürdistan gerçeği var. İktidar savaş konseptini devreye koyarken, direk bir beka sorunu olarak lanse ettiği için burjuva siyaseti, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve diğer muhalefet partileri de aynı dizilime geliyorlar. Meseleyi bir beka sorunu olarak görüyorlar. Devletin varlık ve yokluk meselesine indirgedikleri bir durum haline geliyor. Bu bakımdan burjuva muhalif partiler, bu konuda hemen ortaklaşıyor” ifadelerini kullandı.   EMPERYALİST HEVESLER   Türkiye'de her bakımdan yönetilemeyen bir enflasyon gerçeğiyle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Tümüklü, yokluğun, açlığa dönüştüğü ve artık insanların ekmeğe muhtaç hale getirildiğini kaydetti. Tümüklü, şöyle konuştu: “İktidar doğal olarak çözemediği bu sorunları, emekçilerin kendi içerisindeki yönelimini, öfkesini, hem de kendisi için bir çıkış üretmek istiyor. ‘Güncelin ihtiyacı nedir?’ diye sorulduğunda, ekonomik ve toplumsal çözüm üretilmemesidir. Siyasal anlamda demokratik hak ve özgürlükler ekseninde bir esnemenin yeniden kendini örgütleme şansı kalmamış. Bundan dolayı iktidarın savaş dışında başka bir seçeneği yok. Savaş, burjuvazinin kendi içerisinde sık sık başvurduğu bir yöntem. Her sıkıştığında, her krize girdiğinde, faşist rejimlerin yükselişi ve onunla birlikte gelen sömürgecilik ve emperyalist hevesler kendini gösteriyor. Doğal olarak bu savaşta simgeleşiyor.”   Türkiye’nin 40 yıldır bu savaşı yürüttüğünü ama yenemediği dile getiren Tümüklü, iktidar sıkıştığı her dönemde savaşı bir çıkış olarak görmekle beraber tarihsel kodlar ve onun getirdiği bir sıkışmışlık hali yaşadığını söyledi.    SAVAŞ KARŞI ÜÇÜNCÜ CEPHE    Savaş ve sömürgeci sisteme karşı, demokrasi ve özgürlük hattı olan 3’üncü cepheye işaret eden Tümüklü, “Üçüncü cephe tam da bu eksende özgürlüğü savunmak ve bunu da güncel hak ve özgürlük mücadelesine bağlayarak, sömürgeci savaşa ve onun yapılanmasına karşı mücadele etmek önemlidir.  Aynı zamanda faşist rejimin ekonomik örgütlenmesine karşı, bir taraftan ekmek, bir taraftan da özgürlük mücadelesini ve demokrasi mücadelesini birleştirmek zorundayız. Aksi durumda, savaşa yaslanarak, her şeyi yasaklayan, her şeyi zapt altına alan, en küçük demokratik hakları için sokakta söz üreten herkesi baskı altına alan ve özgürlükleri yok eden bu sistemden çıkamayız. Bu anlamda değişik mücadele dinamikleri de bu baskıcı sisteme karşı direne direne kendine yer açıyor. Mevcut durumda sömürgeci savaşa ve onun ideolojik kuşatmasına karşı çok esaslı bir duruş göstermek lazım” dedi.   CHP DEVLETİN TEMEL BEKÇİSİ   “AKP-MHP ittifakı, malumun ilanın gerçekleştirmek istiyor” diyen Tümüklü, CHP'nin savaşı destekleyen açıklamaları ve durduğu yerle gerçek yüzünü her seferinde gösterdiğini, ezilenlerin ve emekçilerin de bunu farkında olduğunu sözlerine ekledi. Tümüklü, “Rojava’da Serekaniye’de Grespi’ de Efrin’de Zap’ta, Metina, Avaşin, Heftanin’de  işgal hareketlerinin hepsinde bir CHP gerçeği var. CHP şu, ‘ben devletin partisiyim ve bu devletin bekasının temel bekçisiyim’ diyor. Doğal olarak buna göre bir pozisyon alıyor. Diğerler partilerde bundan bağımsız değil. Hem Cumhur İttifakı bileşenleri AKP-MHP hem de Millet İttifakı’nın burjuva ittifakı aynı beka çizgisinde buluşuyor. Çünkü  kodları aynı. Üzerlerindeki ki tozu biraz üflediğinizde, aynı çıplak burjuva , sömürgeci gerçekliği var. Aynı faşist rejimin sürdürücü ve bekçileriyle karşı karşıya kalıyoruz. Hiç bıkmadan usanmadan her iki burjuva cephenin  teşhir edilmesi, emekçiler ve ezilenlerin de bunların gerçek yüzlerinin ortaya konulması ve bunlarla hem politik hem de ideolojik mücadeleyi hem tarihsel eksende hem de güncel bağı olarak sürdürmek gerekiyor” şeklinde konuştu.    ÇÖZÜMSÜZLÜK DERİNLEŞİYOR   Yaşanan krizin çoklu denklemleri olduğuna ve kendi içerisinde değişik eksenleri olduğuna dikkat çeken Tümükü, ekonomik krizden çıkışın mümkün olmadığına değindi. “Hangi burjuva hükümet programı gelirse gelsin, fark etmez” diyen Tümüklü,  burjuva siyaset tarzı ve egemenliği sürdüğü müddetçe hep aynı noktaya geleceklerini kaydetti. Tümüklü, “Devlet aygıtının olduğu her durumda bu krizin sadece geçici çözümleri ortaya çıkıyor. Dolayısıyla politik özgürlüğün kazanılması hedefiyle, bir şekilde Kürt halkının özgürlük mücadelesinin başarıya ulaştığı, işçi sınıfının temel hak ve özgürlükleri ekseninde örgütlenme hakkını elde ettiği, kadın özgürlük mücadelesinden, ekolojik mücadelesine, gençlik mücadelesinden özgürlüklerin ve hakların elde edildiği bir politik özgürlüğün kazanılmasına ihtiyaç var. Bu kuşkusuz 3’üncü cephenin mücadelesiyle ve birleşik zeminde kazanacağı anti faşist mücadele ile mümkün. Başka türlü bunun çıkışı yok” diye konuştu.    DEMOKRATİK DEVRİM VURGUSU   Bu ülkenin bir demokratik devrime ihtiyacı olduğunu ve bundan başka bir çıkışın mümkün olmadığını aktaran Tümüklü, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Çünkü ne Kürt halkının özgürlük mücadelesinden tutunda , Alevilerin eşit inanç özgürlüğü, kadın özgürlük mücadelesi ve ekoloji mücadelesi bakımından başka bir çıkış yok. Popülist söylemlerle, ‘onlar gidecek ama yeniden bir çözüm olacak’ böyle bir çözüm yok aslında. Bugün, savaş denkleminde  Zap’taki işgalci girişiminde, hem KDP eliyle hem de Türkiye burjuva muhalefet eliyle durum çok çıplak bir şekilde karşımızda duruyor. Burada hiçbir şekilde kendimizi kandırmaya gerek yok. Bu çıplak gerçeğe tutunup nasıl değiştireceğiz diye odaklanmalıyız. Ve bununda yolu, her türlü sömürgeci ve inkarcı koduyla bu faşist rejimi tarihin çöplüğüne atılmasından geçiyor.”   MA / Esra Solin Dal