Sol muhalefet: AKP-MHP faşizmine 'dur' diyebiliriz 2020-06-05 15:07:18 İSTANBUL - HDP ve CHP'li 3 ismin milletvekilliğinin düşürülmesini AKP-MHP’nin “faşizmi kurumsallaştırma çabaları” olarak gören EMEP, ESP ve SYKP yöneticileri, mücadelede ortaklaşarak bu gidişata ‘dur’ diyebileceklerini vurguladı.   Haklarında kesinleşmiş hapis cezaları bulunması nedeniyle aynı zamanda Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı olan HDP’li Leyla Güven ve Musa Farisoğulları ile CHP’li Enis Berberoğlu'nun milletvekilliklerinin düşürülmesi siyasette tansiyonu yükseltti. Kararın açıklanması sırasında dün Meclis’te gösterilen tepkilerin ardından Berberoğlu’nun tutuklanmasına dair CHP kanadından sadece tepki açıklamaları gelirken, HDP’li milletvekilleri bugün Ankara’da polis engellemesine rağmen sokağa çıkıp tepkilerini göstermeye devam etti. Yine parti örgütleri de yaptıkları açıklamalarla “darbe” olarak tanımladıkları yönelime dair itirazlarını yükseltti.   Demokratik siyasete yönelik bu darbeye siyasi partilerin genel başkan ve eş genel başkanlarından da tepkiler gelmeye devam ediyor.    YÜCE: BU GİDİŞE ‘DUR’ DİYEBİLİRİZ   Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce, 3 milletvekillinin vekilliklerinin düşürülüp tutuklanmasını “AKP-MHP iktidarının faşizmin kurumsallaştırma çabalarının devamı” olarak yorumladı.    Yüce, “15 Temmuz darbe girişiminin ardından ‘Allah’ın bir lütfu’ diyerek sivil darbe gerçekleştirerek yargı, yasama ve yürütmeyi tek elden yöneten AKP, küçük ortağı MHP ile birlikte darbeci, faşist uygulamalarını sürdürüyor” dedi.   HDP belediyelerine atanan kayyımları, polis ve bekçi şiddetini ve sindirme politikalarının 12 Eylül askeri faşizmin artamayan boyutlara ulaştırdığını söyleyen Yüce, ‘Ermeni’yi dövdürmeyecektik’ fıkrasını hatırlattığı demokrasi güçlerine, “AKP-MHP-Ergenekon faşist ittifakına karşı tüm muhalefet güçleri olarak tutarlı bir çizgide demokrasi mücadelesinde ortaklaşarak bu gidişe bir ‘dur’ diyebiliriz” diyerek seslendi.   EMEP: MÜCADELEDEN GERİ DURMAYACAĞIZ   Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan da iktidarın salgına dair attığı normalleşme adımlarından ilkinin milletvekillerin tutuklanması olduğunu ifade etti.   Gürkan, “Her ne kadar bunun gerekçesini kesinleşmiş cezayla açıklasalar da bu gerekçe bir hukukla açıklanamaz. Tek adam rejimin çok açık otoriterliğe, baskıcı bir rejime hızla evrildiği bir süreçte dolayısıyla hukuk tanımazlık, yargı tanımazlık uygulamaları devam ediyor. Bunlar tek adam rejiminin uygulamalarından birisidir. Bu siyasi iktidar halkın seçim sonuçlarını tanımamaktadır” ifadelerini kullandı.    Milletvekillerinin tutuklanmasının iktidarın hukuksuz, baskıcı uygulamalarına devam edeceğini kendilerine gösterdiğini dile getiren Gürkan, “Buna karşı demokrasiyi, özgürlükleri savunmaktan bunları kazanmak için mücadele etmekten geri durmayacağız” diyerek mücadele çağrısında bulundu.    ESP: MÜCADELE DENEYİMİNE SAHİBİZ   Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü ise, karşılarında faşist, sömürgeci bir rejimin olduğunu ve bu rejimin başta Kürt halkı başta olmak üzere tüm emekçilerin haklarını gasp etmek için her yöntemi denediğini söyledi.  Yaşananları adı konulmuş bir “faşizm” olarak tanımlayan Tümüklü, “Bu faşizmle mücadele etme deneyimine sahibiz. Artık bazı ezberlerden çıkmamız gerekiyor. Seçim çağrıyla, faşizmle uzlaşarak olmaz. Faşizme karşı savaşılır, uzlaşılmaz” diye konuştu. Devamında “Meclis’te ‘darbe var’ diyoruz. Zaten Meclis’in bundan başka ne fonksiyonu vardı?” diye soran Tümüklü, CHP ve İYİ partinin tutumlarını eleştirdi.   ‘3. YOL İLE TOPYEKUN MÜCADELE ŞART’   Tümüklü, şunları dile getirdi: “Sayın Öcalan’ın söylediği ‘3. Yol Çizgisi’ hattıyla hak ve özgürlük temelinde bir perspektif ile mücadele edilmesi gerekiyor. Bu mücadele hattıyla örgütlenme yapmamız lazım. Bu anlamıyla nasıl mücadele edeceğimize dair eylem programını artık konuşmamız lazım. Bu nedenle HDP, HDK ve bizlerin 3. Yol mücadele hattını özne olduğumuzun bilinciyle hızlıca mücadele pratiğine geçirmeliyiz. Çünkü bu rejimin hiçbir yanıyla meşruiyeti kalmamıştır. Bu çürümüş rejimi değiştirmemiz mümkün değil. Bu anlamıyla hayati önemde olan topyekûn mücadele şart.”    HDP’nin merkezinde durduğu demokrasi siyasetinin halkla buluştuğu anda yapamayacağı hiçbir şeyin olmadığını sözlerine ekleyen Tümüklü, “Bunu 1990’lı yıllarda, Kobanê direnişlerinde, Gezi’de, 7 Haziran seçimlerinde, son yerel seçimlerinde gördük. Bu siyasetin halkla buluşma şekilleriydi. O nedenle bizim kodlarımıza dönmemiz lazım. Başka hiçbir şansımız yok” diyerek, mücadeleyi büyütme çağrısında bulundu.