Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) “Örgütlü Toplumla Özgür Yaşama Doğru” şiarıyla 27 Şubat’ta Ankara’da gerçekleştirdiği 6’ncı Olağan Kongre’de, Eş Genel Başkanlığına yeniden Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır seçildi. Hakkari’den İstanbul’a, Adana’dan Kırşehir’e kadar bir çok kentten binlerce kişinin katıldığı kongreye, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun çözümündeki rolüne işaret edildi, özgürlük talebi damga vurdu. Kongreye hem gelen mesajlar hem de yapılan açıklamalarda Kürt ulusal birliğine vurgu yapıldı. Kongrede önemli mesajlardan ve DBP’nin önümüzdeki dönemde büyük ağırlık vereceği gündemlerden biri de anadil oldu. Kürt dili ve kültürüne yönelik baskılara karşı salonda sık sık Kürtçe sloganlar atıldı. 

 

ULUSAL BİRLİK VURGUSU 

 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer, kongreden verilen mesajlara dair değerlendirmelerde bulundu. Kongrenin güçlü geçtiğini belirten Taşçıer, verilen mesajların önemine değindi. Kürt sorununun çözümü ve 3’üncü Yol üzerindeki düşüncelerin güçlü bir şekilde dile getirildiğini söyleyen Taşçıer, “Kürt sorunu çözülmeden, bu konuyla ilgili adımlar atılmadan, Türkiye’ye demokrasi gelemeyeceği vurgulandı. Bir de Kürtler arası ittifak ve Kürt birliği başlıkları öne çıktı. Bu birlikle ilgili faaliyetlerin güçleneceği dile getirildi” dedi.

 

ÖCALAN’IN ÇÖZÜM GÜCÜ 

 

Kongrede sıkça dile getirilen en önemli mesajlardan birinin de Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve Öcalan’ın düşüncelerinin direkt olarak halklarla buluşturulması olduğunun altını çizen Taşçıer, “Öcalan olmadan Kürt sorunu çözülemez. Çözüme dair adımlar dahi atılamaz. Kongrede, Sayın Öcalan’ın Kürt sorununun çözümü konusunda, Kürt halkının önderi olarak rol biçilmesi gerektiğinin mesajı da tekrar edilmiş oldu” diye belirtti. 

 

NEWROZ KARARLILIĞI 

 

2022 yılı Newrozu’nun daha da güçlü geçmesine dair kongrede ortak kanının oluştuğunu ifade eden Taşçıer, önümüzdeki sürecin Kürt sorununun çözümü konusunda kritik olduğuna dikkat çekti. Taşçıer, “Kürt meselesine dair tartışmaların bir an önce yoğunlaştırılması gerekiyor, tam tersi durumda gelişen ve büyüyen savaşın kimseye bir faydası olmayacak” şeklinde konuştu.

 

“Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana Kürtlerin imhası ve inkârı üzerine politikalar sürdürüldü” diyen Taşçıer, dönem dönem bastırıldığı düşünülen Kürt mücadelesinin her defasında güçlenerek çıktığını vurguladı. 

 

EKONOMİ KÜRT SORUNUNA BAĞLI

 

Kürt sorununun çözümüyle ülkedeki diğer sorunların da çözüme kavuşacağını ifade eden Taşçıer, “12 Eylül aslında Türkiye’yi 50 yıl geri götürdü. Daha sonra Kürtlere yönelik baskılar arttı. Köy boşaltmaları, faili meçhuller gibi. Bununla beraber Türkiye 94 krizi gibi ekonomik krizlere girdi. Yine 2000’li yıllara doğru Kürt sorunu çözülemediği için büyük bir ekonomik kriz yaşandı. Kürtler baskı ve şiddet gördükçe ekonomi hep küçüldü çünkü savaşa büyük paralar akmaya başladı. 2010’lu yıllarda demokrasiye geçiş anlamındaki adımlar ve 2013 Çözüm Süreci’yle beraber ülke ekonomisinde düzelme başladı ama 2015’te Kürtler üzerinde tekrardan başlayan savaş süreci, ülke ekonomisini son 7 yılda bu hale getirdi. Türkiye’nin ekonomisi Kürt sorununun çözümüne bağlıdır. Aksi halde ekonominin çözülmesi imkansızdır. Demokratik adımların atıldığı her dönem ekonomiye yararken; baskıların arttığı dönemlerde ekonomi kötüye doğru gitti. Örneğin İran dünyanın en güçlü ekonomilerinden birine sahipken halkı açlıktan kırılıyor” ifadelerini kullandı.