Hekimlerden salgın uyarısı: Tedbirsizliğin bedeli ağır olacak 2020-08-06 09:01:31   İSTANBUL - Ekonomik kaygılar nedeniyle salgınla ilgili yeterli tedbirlerin alınmadığını hatırlatan hekimler, bunun bedelinin ağır olacağı uyarısında bulundu.    Koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadelede alınan “normalleşme” kararın insan sağlığına faturası ağırlaşıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan ve İstanbul Tabip Odası Başkanı Pınar Saip, 1 Haziran’da tedbirlerin kaldırılmasını, yoğun bakım ve entübe hasta sayısının açıklanmasına kadar birçok konuda değerlendirmelerde bulundu.   VAKA SAYISI ÇOK FAZLA    Kılıçaslan, sağlıklı bilgi ve verilere ulaşamadıklarını ancak son dönemlerde valilikler tarafından yapılan açıklamalar ile bazı sağlık çalışanlarının hastanelerden aktardıkları verilerden yola çıkarak, vaka sayılarının Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı rakamların daha üstünde olduğunu ortaya koyduğuna dikkati çekti. Birçok kaynağın son dönemlerde yaşanan hareketlenmelerin vaka sayısını arttırdığını gösterdiğini, artışın bakanlığın açıkladığı verilerde de görüldüğünü dile getiren Kılıçaslan, salgının çok net olarak devam ettiğini söyledi.   ‘BU İŞ BİTTİ ALGISI YARATILDI’   Tedbirlerin kaldırılmasıyla kitlesel hareketliliğin arttığını, Ayasofya’nın açılışı, tatil bölgelerinde yaygın toplanmalarla örneklendiren Kılıçlaslan, “Resmi makamlar tarafından yapılan açıklamalarda sayıların düştüğünün dillendirilmesi toplumda ‘bu iş bitti’ gibi bir algıya neden oldu. Dolayısıyla da özellikle maske kullanımı azaldı, etkili madde kullanımı azaldı. Toplu ulaşımda bile insanlar artık doğru dürüst ağzını burnunu örtmüyor. Bunun da problemi büyüttüğü kesin” diye konuştu.   TESTLERİN SINIRLANDIRILMASI    Kılıçaslan, testlere sınırlama getirilmesinin de vakaların tespitini zorlaştırdığını, test sayısının arttırılmasının salgınla mücadelede önemine vurgu yaparak, “Baştan beri çok test yapılmadı zaten. Testler yeterli değildi. Özellikle test sayısının sınırlandırılmasıyla birlikte vaka sayıları arttı. İlk önce yapılması gereken; hastaya temas etme ihtimali olanlara test yapmak ve onları izole etmek. Bu yapılmıyor şu anda. Hasta yakınlarında ağır, önemli bir şikayet yoksa test yapmıyorlar. Halbuki vakaların yakalanması ve onların karantinaya alınması en önemli tedbirlerinden bir tanesidir. Hasta yakınlarından çıkacak erken dönem vakalarını yakalayamazsanız onlardan başkalarına, onlardan da başkalarına bulaşır. Yani en temel kurallardan bir tanesi budur. Şu anda birçok ülkede bırakın hasta yakınlarını, insanlara sokaktan geçerken bile test yapılmasını teşvik eden bir sistem var. Bizde sağlık çalışanları bile ciddi hasta olmadan test yaptıramıyor. Bu da gerçek sayının ortaya çıkmasını önlüyor. Onun ötesinde testler hastaların erken dönemde yakalanıp, bulaşma zincirinin kırılmasını önlüyor” diye konuştu.   AĞIR HASTA ORANI YÜZDE 10    Hem kendilerine gelen bilgilerde hem de bakanlığın açıkladığı verilerden ağır hasta sayısında ciddi anlamda artış olduğunu dile getiren Kılıçaslan, şöyle devam etti: “Normalde yaygın test yapıldığında ağır vaka oranlarının yüzde bir ile bir buçuk civarında olması gerekirken bizde şu anda yüzde 10 civarında. Böyle olmaması lazım. Bunun nedeni test yapılmaması. Ancak ciddi ağır vakalara test yapılması. Dolayısıyla da çıkan hastaların ağır vakalar olarak görülmesine neden oluyor. Gerçek sayı ortaya çıkmıyor.”   ‘DOĞRU POLİTİKA GELİŞTİRİLEMEZ’   Aynı zamanda bilim insanlarının politika geliştirilebilmeleri için her türlü veriye ulaşabilmelerinin gerektiğinin altını çizen Kılıçaslan, şöyle devam etti: “Siz bu veriyi ortaya koymazsanız, bilim kurulları da doğru çalışmaz ki. Çünkü ellerinde veri yoktur. Doğru veri olmazsa belli bölgelerde, belli belli işlemlerde politika geliştiremezsiniz. O açıdan doğru verilerin ortaya konması lazım. Bütün sosyal güçlerin, salgınla mücadele edecek bütün sivil, mesleki örgütlerin tam olarak koordinasyon ve desteğiyle, toplumun da katılımıyla beraber önlenebilir salgınlar. Bunu yapmazsanız salgınla tam olarak başa çıkamazsınız.”    ‘BEDELİ BÜYÜK OLABİLİR’   Salgının ciddi anlamda devam ettiğini ve ne kadar süreceğinin belli olmadığını ifade eden Kılıçaslan, “Türkiye şu anda ekonomik nedenlerle almadığı tedbirlerle uğrayacağını düşündüğü bazı zararlar var. Ama önümüzdeki süreçte toplum bundan çok daha büyük zarar görebilir” dedi.   SAİP: TESTLER VAKALARI ARTTIRDI   İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip de yaptığı değerlendirmelerde salgının boyutuyla ilgili net verileri bilmediklerini ancak sahadan gelen bilgiler ışığında vakalarda artış olduğunu kaydetti.   Hem yoğun bakım sayılarında hem de hastane yatışlarında artış olduğunu hatırlatan Saip, Sağlık Müdürlükleri’nin de hastanelerdeki yataklarının belli oranını hastalara ayırmaları yönünde yazılar gönderdiğini söyledi. Testlerin yetersizliğine ve bunun da vaka sayılarında artışlara neden olduğuna vurgu yapan Saip, şikayeti olanların ve onların temas ettiği kişilerin testlerinin yapılması ve izole edilmeleri gerektiğini ifade etti.     TEMAS VE TAKİP SIKINTILI   Saip, sözlerini şöyle sürdürdü: “Birincisi, çok yaygın test yapılmadığı için sayıları net olarak bilemiyoruz. İkincisi, bu hastalıkta her zaman test pozitif çıkmıyor. Testi negatif çıkan fakat belirtileri, bulguları nedeniyle Kovid-19 olarak kabul edilen ve tedavi edilen kişiler var. Bunlar istatistiklere yansımıyor. Ve tabii ki bunların temasları ve takipleri konusunda sıkıntılar oluyor. Bir de daha net olan yoğun bakım ve entübe hasta sayısı verilerini açıklamayı bıraktılar. Bunlar daha objektif verilerdi. Bunlarda ciddi artışlar oldu. Bunun ardından bakanlık sadece ağır vakaları ve zatürre olanları açıklamaya başladı. Bunlar tabi biraz daha sübjektif veriler. Net rakamları algılamamızda güçlük yaratıyor.”   BAŞARI İMAJININ BEDELİ   Salgının birinci dalgasının henüz bitmeden 1 Haziran’da tedbirlerin kaldırılmasının sonuçlarını değerlendiren Saip, “Vaka sayısı açısından en düşük 750’leri görmüştük. 1 Haziran, ‘yeniden açılma’ diyoruz biz ‘normalleşme’ diyemiyoruz, çünkü normal bir duruma geçmemiz mümkün değil. Yeniden açılma maalesef normalleşme gibi algılanmış durumda. Başarı hikayesi yazma imajı vermek istiyorlar. Ama bir yandan da kontrolsüz, denetimsiz bir süreç başladı. İşte Ayasofya’nın açılışına insanların gelmesi teşvik edildi. Milyonlara varan öğrencilerin sınavı yapıldı. Asker uğurlama törenleri yapıldı. Turizm açılsın diye de bayram tatilinde bir açılım yapıldı. Tüm bunlar halkta bir rehavet oluşturuyor. ‘Zaten başarılıyız, zaten devlet bu tür işler yapıyorsa her şey kontrol altında’ gibi bir algı yaratılıyor. Ve bu algı nedeniyle vatandaş da gereken önlemi almıyor. Bundan bir an önce vazgeçilmesi ve durumun ciddiyetiyle ilgili topluma doğru bilgilerin yansıtılması lazım” diye konuştu.   'SÜREÇ BİRLİKTE YÖNETİLMELİ'   Sürecin ülke çapında tabip odaları, sendikalar, ilgili uzman derneklerle yürütülmesi gerektiğini her zaman vurguladıklarını sözlerine ekleyen Saip, şu önerilerde bulundu: “Ayrıca tanımlanmış bir bilim kurulu olmalı. Ve bu tanımlanmış kurulda da sorumluluk olmalı. Bir an önce bu konuyla ilgilenen bilim insanlarından, meslek birliklerinden kurulu bir enstitü veya bir danışma kurulu oluşturulmalı. Şu anda Bilim Kurulu sadece danışmanlık veriyor. Onlar bile rakamlara tam hakim değiller. Bu nedenle bir an önce resmi sıfatı olan, yetkileri belirlenmiş bir kurul oluşturulmalı ve açıklamalar bunlar tarafından yapılmalı. Buna göre de gereken tedbirler alınmalı.”   MA / İdris Sayılğan