Cezaevinden daha kötü koşullarda kalıyorlar 2020-08-20 09:01:18   İSTANBUL - Ölüm orucundaki avukat Timtik ve Ünsal'ın hastanede cezaevinden daha kötü koşullarda kaldığını belirten avukat Çiğdem Akbulut, hastanede zorla tutmanın yaşamsal tehlike yarattığını söyledi.    Adil yargılanma talebiyle avukat Ebru Timtik 231, Aytaç Ünsal ise 200 gündür ölüm orucunda. Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “Cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen tahliye edilmeyen avukatlar 30 Temmuz’dan bu yana hastanede tutuluyor. Timtik, Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim Araştırma Hastanesi’nde, Ünsal ise Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kalıyor. Avukatlarının mahkemelere yaptığı tahliye talepleri reddedilirken, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube Sekreteri Çiğdem Akbulut, meslektaşlarının ATK raporuna rağmen hastanede “Tedavi ediliyorlar” bahanesiyle tutulduklarını söyledi.     Meslektaşlarının 20 gündür hastanede olmasına rağmen tedaviyi kabul etmediklerini ifade eden Akbulut, hastane koşullarının cezaevi koşullarından daha kötü olduğunu, Timtik ve Ünsal’ı her ziyaret ettiklerinde kendilerinin de “Cezaevinde ne kadar rahatmışım” diyerek hastane koşullarının kötülüğünü dile getirdiklerini kaydetti.    UYUYAMIYORLAR   Akbulut, meslektaşlarının cezaevinde ellerinin altında olan şeker, limon gibi ihtiyaçlarını hastanede karşılayamadıklarını ifade etti. Meslektaşlarının ölüm orucunun geldiği aşama itibariyle birçok duyusunun hassaslaştığını aktaran Akbulut, Timtik ve Ünsal’ın kaldığı odaların ışıkları gece boyunca açık bırakılmasından kaynaklı uyuyamadıklarını belirtti. Meslektaşlarının cezaevinde olduğu dönemde gün içinde havalandırma hakkından yararlandığını ifade eden Akbulut, hastanede bu haktan da mahrum bırakıldıklarını dile getirdi. Hastanenin merkezi klima sisteminin çıkardığı gürültüden kaynaklı meslektaşlarının rahatsız olduğunu ifada eden Akbulut, Timtik ve Ünsal’ın hastane koşullarında dinlenemedikleri için vücut dirençlerinin hızla düştüğünü söyledi.    İŞKENCE OLARAK YANSIYOR   Meslektaşlarıyla görüşmek için hafta içi her gün savcıdan izin almak zorunda kaldıklarını, hafta sonu ise savcı olmadığı için izin alamadıklarını ve görüşemediklerini belirten Akbulut, savcılık izini ile meslektaşları sadece 15 dakika görüşmelerine izin verildiğini belirtti. Timtik ve Ünsal’ın cezaevinde mektup, gazete okuma, aileleri ile görüşme gibi iletişim haklarından hastanede yararlanamadıklarını aktaran Akbulut, “Bu durum onlara manevi olarak zulüm, işkence şeklinde yansıyor” diye belirtti.   HÜCRE CEZASI ÇEKTİRİLİYOR   ATK “Cezaevinde kalamaz” raporunu meslektaşlarının cezaevinde kısıtlı olarak erişebildikleri hakları değerlendirerek verdiğine dikkat çeken Akbulut, “Eğer cezaevinde hücre cezası almış olsalardı ancak bu şartlar altında tutulabilirlerdi. Hücre cezasının koşulları ağır insan hakları ihlalleri içerir. Şu an iki arkadaşımızda hastanede tedavi adı altında adeta hücre cezası çektiriliyor. Ne yazık ki bu durum onların yaşamlarını tehlikeye sokuyor” ifadelerini kullandı.   SAĞLIK DOSYALARI SAKLANIYOR   Timtik ve Ünsal hakkında İstanbul 37’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin hastaneye sevk edilmesi kararının başlı başına bir hukuksuzluk olduğunu vurgulayan Akbulut, bu karara itiraz ettiklerinde ise, “Tedavi ediliyorlar. O nedenle sağlık durumlarında bir sıkıntı yok” yanıtını aldıklarını söyledi. Bu söylemin bir yalan olduğunu ve bu yalanı saklamak için sağlık dosyaları sakladıklarını belirten Akbulut, “Tedavi edilmediklerini avukat görüşünden sonra tutanak altına alıyoruz fakat bizim bu beyanlarımız dikkate alınmıyor. Sağlık dosyaları ne bize ne de talep etmemize rağmen mahkemeye gönderiliyor. Mahkeme dosyasına sağlık dosyaları girmediği için böyle sürdürmeye devam ediyorlar” diye belirtti.   ‘TAHLİYE BEKLİYORUZ’   Akbulut, “Yargıtay’a başvurumuzu yaptık. Yargıtay zaten elinin altında olan dosyayı hızla değerlendirmesi gerekir. Yargıtay’ın hukuken gerekli olan bozma kararını vermesini ve arkadaşlarımızı tahliye etmesini bekliyoruz. Kendi mahkemelerinin de yine tedavi edilecekler gerekçesiyle verdiği karardan dönmesini bekliyoruz”  diye belirtti.    MA / Kadir Güney - İdris Sayılğan