'MİT Davası'nda gazetecilere ceza talebi 2020-09-08 14:36:51   İSTANBUL - Libya'da ölen MİT mensubunun cenaze törenini haber yaptıkları için yargılanan gazetecilerin davasında savcı, duruşma öncesi esasa ilişkin sunduğu mütalaasında her bir gazeteci için 8 ila 19 yıl arasında hapis cezası istedi.    Libya’da ölen MİT mensubunun haberini yaptıkları için tutuklu yargılanan gazeteciler Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Hülya Kılınç ile tutuksuz yargılanan Barış Terkoğlu, Mehmet Ferhat Çelik, Aydın Keser, Eren Ekinci ve firari sanık Erk Acarer'in yargılandığı davanın ikinci duruşması İstanbul 34’üncü Ağır Ceza Mahkemesinde yarın görülecek. Duruşmaya bir gün kala savcı esasa ilişkin 18 sayfalık mütalaasını mahkemeye sundu.    "Sanıkların savunmalarının kendilerini suçtan kurtarmaya yönelik olduğu" belirtilen mütalaada, "Sanıkların üzerine atılı bulunan Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı mensubu olan şehitlerin kimlik bilgilerinin ve dolayısıyla da ailelerinin kimlik bilgilerinin, çalıştıkları görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgilerin yayımlanmak, yayılmak ve açıklanmak suretiyle 2937 Sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nun 27/3. fıkrasında tanımlanan suç ile TCK'nın 329'uncu maddesinde tanımlanan 'Devletin Güvenliğine ve Siyasal Yararlarına İlişkin Bilgileri Açıklama' suçlarını işledikleri" belirtildi.    8 YILDAN 19 YILA KADAR HAPİS İSTENDİ   Savcı mütalaasında yargılanan gazetecilerin "Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama" suçundan 5'er yıldan 10'ar yıla ve "İstihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek" suçundan da 3'er yıldan 9'ar yıla kadar toplam 8'er yıldan 19'ar yıla kadar hapis cezası istedi.    Hakkında yakalama kararı olan gazeteci Erk Acarer hakkında dosyanın ayrılmasını talep eden savcı, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin de devamını istedi.   Mütalaada, 3 Mart 2020 tarihinde yaşamını yitiren MİT mensubunun cenaze töreninden gizlice çekilen görüntülerin ilk defa "OdaTV.com" sitesinde yayınlandığı belirtilerek, "Sanıkların eylemleri zaten ifşa olmuş bilgilerin tekrar paylaşılmasından ibaret sıradan bir eylem olmayıp, MİT Başkanlığı'nın faaliyetlerinin ve MİT mensuplarının bir plan dahilinde koordineli şekilde deşifre edilmesi, MİT'in görev ve faaliyetleri kapsamında devletin gizli kalması gereken bilgilerinin açıklanması, yayınlanması, yayılması ve MİT mensuplarının açık kimlik, görev ve unvanlarıyla birlikte ifşa edilerek MİT mensuplarının hem kişisel hem de ailelerinin can güvenliklerinin tehlikeye atılması eylemidir" ifadelerine yer verildi.   'DEZENFORMASYON FAALİYETİ'   Soruşturmanın itibarsızlaştırmak istendiği de belirtilen mütalaada, "MİT'in görev ve faaliyetleri kapsamında devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklayan, yayınlayan, yayan ve MİT mensuplarını açık kimlik, görev ve unvanlarıyla birlikte ifşa eden sanıklara yönelik soruşturma başlatılmasının ardından, soruşturmayı itibarsızlaştırmak amacıyla bir çok dezenformasyon faaliyeti gerçekleştirilmiştir. Buna ilişkin olarak sanık Barış Pehlivan'ın tutuklu olarak bulunduğu Silivri Cezaevi'nde darp edildiğine ilişkin gerçek dışı haberler yapılmıştır. Yine aynı şekilde, sanık Murat Ağırel'in 8 Mart 2020 tarihinde tutuklanması talebiyle sevk edildiği İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği'nce serbest bırakıldığı şeklinde bir kısım yayın organlarında haberler yayınlanmış ve sahte olarak düzenlenen sorgu tutanağı sosyal medyada dolaşıma sokulmuştur" denildi.