‘İmralı kapısı ancak toplumsal tepkiyle açılır' 2020-09-11 09:05:55   DİYARBAKIR - Öcalan'la hükümet arasında “çözüm süreci”ni başlatan ve ülke tarihinin en uzun çatışmasızlık dönemini sağlayan 12 Eylül 2012 yılındaki süresiz dönüşümsüz açlık grevinin yıldönümüne dikkati çeken Salih Tekin, İmralı kapısının ancak toplumsal refleksle açılacağını belirtti.     İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 21 yıldır tutuklu PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecrit politikası devam ediyor. Devletin Kürt sorununa paralel yaklaşım gösterdiği Öcalan, 40 yıldır süren savaşta her fırsatta barış önerileri sundu. Buna rağmen gelen bütün iktidarlar, Öcalan üzerindeki tecridi kesintisiz sürdürdü. Cezaevinde bulunan siyasi tutuklular, tecridi kırmak için birçok kez açlık ve ölüm orucu eylemleri yaptı. Eylemler sonucu Öcalan ile görüşme ve diyalog yolları sağlansa da sistematik tecrit politikası değişmedi.    ÇÖZÜM SÜRECİNİ GETİRDİ   Tutukluların tecride karşı başlattığı eylemlerden birisi 12 Eylül 2012’de gerçekleşti. Öcalan'ın “sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının sağlanması, anadilde savunma ve eğitim hakkının tanınması” talepleriyle 58 cezaevinde 483 tutuklunun başlattığı süresiz dönüşümsüz açlık grevi eylemi Türkiye tarihine “Çözüm süreci” olarak geçen süreci başlattı. 12 Eylül 1980 askeri darbesinde Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nde PKK’nin öncü kadrolarının “Tarihi büyük direniş” olarak adlandırdığı işkence ve kötü muameleye karşı başlattığı direnişin yıl dönümünde alınan bu eylem kararı tam 67 gün sürdü.    ERDOĞAN BİTİRDİ   Açlık grevi sonrası Öcalan ile AKP hükümeti arasında başlayan görüşmeler sonucunda 40 yıllık savaşta en uzun çatışmasızlık süreci başladı. Yaklaşık 3 yıl süren çatışmasızlık süreci İmralı Heyeti’nde yer alan HDP’li vekiller ile hükümet yetkilileri “Dolmabahçe Mutabakatı” olarak bilinen 7 maddelik deklarasyon açıkladı. Savaşı bitirecek, çözümü geliştirecek süreç bir anda AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın “Yok hükmündedir” sözüyle son buldu. Erdoğan’ın açıklamanın ardından Öcalan’la görüşmeler yeniden engellenmeye başlandı. Erdoğan’ın genel seçimler öncesi 5 Nisan 2015 çözüm sürecinin rafa kaldırıldığı yönündeki açıklamasının ardından devlet yeniden güvenlikçi politikalara dönüş yaptı. Süreç tamamen kesintiye uğradı ve tecrit politikası yeniden başlatıldı.    2012 yılında Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde açlık grevi sürecinde yer alan Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) yöneticisi Salih Tekin, tecrit sistemine dönüş ve dönemin açlık grevi eylemini Mezopotamya Ajansı’mıza (MA) değerlendirdi.    İKTİDAR CİDDİ YAKLAŞMADI   Açlık grevi süreci öncesi Kürt siyasetine kapsamlı operasyonların yapıldığını hatırlatan Tekin, grev sonrası İmralı Cezaevi Kapılarının açılmasının temel nedenini iktidarın yaşamış olduğu sıkışıklıktan kurtulmak için çözüme yanaştığını söyledi. Tekin, “’Dolmabahçe Mutabakatı’nı kabul etmeyen ve geldiğimiz 2020 yılı sürecine baktığımızda o sürece iktidarın ne kadar ciddiyetsiz yaklaştığını gösterdi. Yanıltma süreciydi. Kendi iktidarını yaşatma ya da sürece yaymaydı” diye belirtti.    ‘ÖCALAN MİLYONLARIN İRADESİ’   Öcalan’ın milyonarca insanın iradesi olduğunu ve Kürt sorunun çözümünde tek aktör olduğunu vurgulayan Tekin, iktidarın Öcalan’a yaklaşımının Kürt sorununa yaklaşımıyla bağlantılı olduğunu ifade etti. Tekin, “Öcalan Kürt sorununun çözümü için bir aktördür. Bugüne kadar siyasi aktörler Kürt sorununun çözümü için samimi anlamda bir girişime girmediler. Tecrit siyasi aktörlerin zora girmesiyle aşılıyor sürekli. En son yerel seçimlerde de gördük, siyasi iktidar zora girince İmralı kapılarını açtı. Anlaşılıyor ki İmralı Cezaevi mevcut Ceza İnfaz Kurumları’nda izlenen yönetmenlik ve kanunlarla yönetilen bir cezaevi değil. İmralı Cezaevi keyfi yönetilen bir cezaevidir. İmralı’da ki aile görüşü, vasi ve avukat görüşleri diğer tutuklu ve hükümlülere uygulanan normal prosedürlerle aynı değil. İmralı’da sahte bir hukuk uygulanıyor. Demokratik ve hukuk devletlerinde kişiye özel hukuk olmaz. Ama 21 yıldır İmralı’da özel hukuk uygulanıyor” diye belirtti.    ‘İMRALI KAPILARINI TOPLUMSAL REFLEKSLER AÇIYOR’   Tecrit politikasının sorunları derinleştirdiğini ve Öcalan’ın rehine olarak tutulduğunu sözlerine ekleyen Tekin, toplumsal refleksler olmadan İmralı kapısının açılmadığına dikkati çekti. Tekin, şunları söyledi: “2012 alık grevi eylemiyle bir iyileşme ve diyalog sürecine evirildi ama daha sonrasında iktidar süreci 12 Eylül askeri darbeyi dahi aratacak sürece evirdi. Gelinen süreçte tecrit sisteminin temel mantığı Öcalan’ın toplumla olan bağlantısının kesilmesi hedeflenmektedir. Çünkü bugün tecrit sadece Öcalan’a değil tüm halklara uygulanmış durumda. Toplumun talepleri artık tecrit altındadır. Tecrit artık sonlandırılmalıdır. Tecridin sonlandırılması için demokrasi gereklidir. Kürt sorunu ve diğer sorunların giderilmesi için İmralı kapısının açılması gereklidir. Bunun içinde sivil toplumun ve muhalefetin tepkisi gereklidir.”