Musa Anter’den bugüne 'bölgede' gazetecilik 2020-09-20 09:09:18   Gökçer Tahincioğlu*   Geçtiğimiz günlerde Mezopotamya Ajansı tarafından hak ettiğinden çok daha az tartışılan bir haber servise konuldu.    Mardin'in Kızıltepe ilçesinde 1992 ile 1996 yılları arasında gözaltında öldürülen ve cenazeleri kaybedilen 22 sivil adına açılan davada yargılanan korucuların avukatlık ücreti Mardin Valiliği tarafından ödenmişti. Valilik, cinayetle, yargısız infazla, gözaltında kaybetmeyle öldürülen, bedenleri kuyulara atılan insanların cezasız bırakılan davasında neden taraf diye sormak bile geçmiyor insanın içinden. Gerçek, açıkça ortada…   Ve zaten Kızıltepe’de kuyulardan çıkan insan kemiklerini, birçok kentte mağaralardan, kuyulardan, toprağın altından çıkan insan kemiklerini de Mezopotamya Ajansı duyurmuştu daha önce.   Ölümleri, işkenceleri, yargılamaları, gözaltıları, kayıpları, JİTEM’i  de duyurmuştu aynı gazeteciler.   Gazeteci olarak görülmek istenmeyenlerin haberleri…    Halen cezaevinde bulunan, işkence altında aleyhine ifade vermeye zorlandıklarını mahkemede söyleyen onlarca tanığa rağmen cezalandırılan Nedim Türfent dosyasına bakmak yeterli, neler yaşadıklarını görmek için o gazeteci görülmeyenlerin.    Bir gelenekten geliyor o haberler.   JİTEM tarafından katledilen, davası yıllar sonra halen süren ve cezasız bırakılması muhtemel olan Musa Anter’in geleneğinden.   Ajansın yaptığı o haberden birkaç gün sonra Musa Anter Gazetecilik Ödülleri sahiplerini buldu.   Ablukaya alınan milletvekilleri, ölüme gönderilen mülteciler, katledilen kadınlar, ölüm orucunda ölen avukattı ödül alan haberlerin konusu.   Aynı gelenekten gelen, Musa Anter’in bıraktığı yerden süren geleneğin takipçisi haberler…   Gazeteciliğin anlamı, en çok, en çok gizlenmek istenileni duyurduğunda yerli yerine oturuyor.   Cezaevi, gözaltı, gözaltında kaybedilme, darp edilme risklerine rağmen “bölge” diye nitelendirilen, büyük bir kesimin orada olanlara bitenlere gözünü kapattığı, büyük bir coğrafyada, küçük imkanlarla kendi kendini yetiştirip gazetecilik yapıyor gazeteciler.   Israrla inatla yapıyorlar.   Haber veren her kurumun, eksiği, hatası çoktur. Mezopotamya da bundan muaf değil elbet.     Ancak nasıl gizlenmek istenileni ortaya saçıyorlarsa, kendilerini görmek istemeyenlere de “Buradayız” diyorlar inadına.   Ve inadına altını çizmek gerekiyor: Oradaki gazeteciler olmasaydı, bugün bildiğimizden çok daha azını bilecek ya da hiç duymayacak, görmeyecektik.   * Gazeteci-yazar