‘Göçmenleri pazarlık aracı olarak kullanmayın’ 2020-10-17 15:20:06   İSTANBUL – İstanbul’da bir araya gelen kurum ve parti temsilcileri, mültecilerin yaşam hakkının ihlal edildiğini belirterek, yetkililere, “Mültecileri pazarlık aracı olarak kullanmaya son verin” çağrısında bulundu.    İstanbul’da Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi’nin çağrısıyla bir araya gelen birçok sivil toplum örgütü ve siyasi parti, 17 Ekim Göçmenlerin Ulusötesi Mücadele Günü dolayısıyla Kadıköy'de bulunan Süreyya Operası önünde açıklama yaptı. “Sınırsız, sınıfsız, sürgünsüz, sömürüsüz bir dünya” pankartının açıldığı açıklamada, sık sık “Irkçılık öldürür dayanışma yasatır” ve “Yasasın halkların kardeşliği” sloganları atıldı. Açıklamaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Züleyha Gülüm, İstanbul İl Eş Başkanı Elif Bulut, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri ve çok sayıda kişi katıldı.    Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnsiyatifi adına açıklamayı okuyan Deniz Şensöz, bugün dünyanın dört bir yanında binlerce kişinin mülteciler için sokağa çıktığını belirtti. Türkiye’nin yasal statüyü tanımamasından dolayı göçmenlerin ölüme sürüklendiğini kaydeden Şensöz, “AKP Hükümeti, bir yandan Suriye sınırına ördüğü duvarla yüz binlerce mülteciyi savaşın kaderine terk ederken, Batı sınırında Avrupa Birliği’nin sınır bekçiliğini üstlenerek Türkiye’deki mültecilerin iltica hakkını da engelliyor. Mülteciler, Avrupa Birliği (AB) ile pazarlıkta bir koz olarak kullanmaya devam ediyor. Ege Bölgesi’nde 17 bin mültecinin sınırı geçme girişimi durduruldu ve Yunanistan’ın geri ittiği 125 mülteciyi Türkiye sınır dışı etme kararı aldı” dedi.    ‘SEBEP İKİYÜZLÜ POLİTİKALAR’   Bu trajedilerin son bulması için Türkiye ve AB arasındaki Geri Kabul Anlaşması’nın derhal sonlandırılması gerektiğine dikkat çeken Şensöz, “Irkçılığın yaygınlaşmasındaki asıl sorumlunun, hükümetin göçmenleri kendi kaderlerine terk eden ikiyüzlü politikaları olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. Hükümet, Türkiye’de yaşayan milyonlarca göçmen ve mülteciye herhangi bir kalıcı yasal statü tanımayarak bu kesimlerin temel sosyal haklardan faydalanmasını engelleyerek onları kendi kaderlerine terk ediyor. Dahası, hükümet sözcüleri göçmenler için 10 milyarlarca dolar harcandığı yalanını her fırsatta tekrarlamaktan geri kalmıyorlar” ifadelerini kullandı.    “Göçmenlere dönük saldırıların cezasız bırakılması ise ırkçılığı adeta ödüllendiriyor” diyen Şensöz, ABD’de öldürülen Festus Okey cinayetinin üzerinin örtülmesi olayını hatırlattı.    EMEK SÖMÜRÜSÜ BÜYÜYOR   Türkiye’de yaşayan mülteci ve göçmenlerin emek sömürüsünün en yoğun olduğu alanlarda düşük ücretlerle çalışmak zorunda kaldığının altını çizen Şensöz, sosyal güvencesi olmayan bu göçmenlerin her yıl iş cinayetlerine kurban gittiğini ifade etti. Pandemi sürecinde göçmen işçiler üzerinden büyük bir yıkım yaşandığını dile getiren Şensöz, “Kayıtsız çalıştırılmanın sonucu olarak ücretsiz izin ödeneği ve kısa çalışma ödeneği hakkı gibi haklardan da faydalanamıyorlar. Bu durum göçmenlerin fiilen açlıktan ölüme terk edilmesi anlamına geliyor. Göçmen işçilerin çalışma, sosyal güvenlik, sendikalı olma gibi tüm hakları tanınmalı, pandemi döneminde dağıtılan sosyal yardımlardan göçmenler de yararlanmalıdır” diye belirtti.    KADINLAR AYRIMCILĞI DAHA FAZLA YAŞIYOR   Kadın ve LGBTİ+  göçmenlerin ise, cinsiyetçilik, ayrımcılık, sömürü ve maruz kaldıkları şiddetin daha da arttığını belirten Şensöz, şöyle dedi: “Pandemi sürecinde artan ev içi erkek şiddetine karşı gerekli önlemler alınmıyor; aksine hükümetin İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırma girişimleri, cinsiyetçiliğin ve LGBTİ+ düşmanlığının bizzat iktidarın söylemleriyle körüklenmesi ve bu suçların cezasız bırakılması kadın ve LGBTİ+ göçmenlerin hayatlarını daha da korumasız hale getiriyor.”   TALEPLER SIRALANDI   Bu sorunların sadece Türkiye’de değil dünyanın dört bir yanında yaşandığına dikkat çeken Şensöz, inisiyatif olarak taleplerini ise şu şekilde sıraladı:    “*Savaştan kaçarak Türkiye sınırına sığınan göçmenler için sınırlar açılmalı, göçmenlerin yaşam ve sığınma hakkına saygı gösterilmelidir.   *Türkiye, Cenevre Mülteci Sözleşmesi’ne koyduğu sınırlamayı kaldırmalı, zulümden kaçan herkese mültecilik statüsü tanınmalıdır.   *Avrupa devletleri, Türkiye’yi sınır bekçisi olarak tutma politikasına son vermeli ve kapılarını göçmenler için açmalıdır.   *Göçmenleri Türkiye’ye hapseden AB-Türkiye arasındaki geri kabul anlaşması iptal edilmelidir.   *Göçmenlerin pazarlık aracı olarak kullanılmasına son verilmeli, hükümet göçmenleri güvensiz geçiş yollarına yönlendirmekten vazgeçmelidir.   *Tüm göçmenlerin beslenme, barınma, sağlık, eğitim, çalışma, serbest dolaşım ve yerleşim hakları tanınmalı, insani ihtiyaçları derhal karşılanmalıdır.   *Hiç kimse nedensiz göçmez, bütün sınırlar açılmalıdır.”