TUAY-DER: Tutukluların talepleri yerine getirilsin 2020-12-10 14:26:42 DİYARBAKIR - İmralı tecridinin tüm toplumu kapsadığını belirten TUAY-DER, açlık grevine başlayan tutukluların taleplerinin yerine getirilmesini istedi. Diyarbakır Tutuklu Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER), PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle 27 Kasım’da cezaevlerinde başlatılan açlık grevlerine ilişkin Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi önünde açıklama yaptı. Açıklamaya, Hakların Demokratik Partisi (HDP) yöneticileri, HDP Gençlik Meclisi üyeleri, Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma, Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA DER) yöneticileri, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar, 78’ler Derneği üyeleri ile çok sayıda tutuklu yakını katıldı.     TUAY-DER üyesi Mehmet Uzel, açlık grevlerinin ortaya çıkan ciddi hukuksuzluklara karşı yasal ve imkanların tükendiği noktada son çare olarak başvurulan ve ortak adalet anlayışını temel alan politik bir eylem olduğunu söyledi.   ‘HUKUKSUZLUKLAR ARTTI’   Türkiye’de 20 Temmuz 2016 yılında Olağanüstü Hal’in (OHAL) ilan edilmesiyle hem cezaevinde hem de dışarda birçok hukuksuzluğun yaşandığını ifade eden Uzel, “Son dönemlerde özellikle hemen her gün keyfi gözaltı ve tutuklamaların olması, toplumsal açıdan kaygı verici bir hal almaktadır. İşte böyle bir süreçte yeniden başlatılan açlık grevleri aslında Türkiye'nin taraf olduğu İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin üzerinden 72 yıl geçmesine rağmen; bu bildirge kapsamında insanın doğuştan sahip olduğu temel haklarının ihlal edildiğinin göstergesidir” şeklinde konuştu.   ‘TECRİT KURUMSALLAŞTI’    Tecrit ve OHAL uygulamalarının sürdürülmesi sonucunda adalet taleplerinin daha yüksek sesle dile getirilmeye başlandığını belirten Uzel, var olan durumun pandemi süreciyle cezaevlerinde tam mutlak tecrit halinin başladığına dikkat çekti. Halk sağlığını tehdit eden salgının iktidar tarafından tecridin kurumsallaştırılmasına araç kılındığını dile getiren Uzel, “2020 yılında 40 civarında tutsak hastalık nedeniyle hayatım yitirmiş ve onlarca hasta tutsak pandemi de bahane edilerek tecrit sistemine tabi tutularak tedavi edilmemektedir. Bu temelde cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin başında; tecrit, yaşam hakkı ihlali, işkence, kötü muamele, dil ve kültür asimilasyonu, kadın katliamları ve cezasızlık gelmektedir. Gelinen son aşamada bu hak ihlallerinin gitgide arttığını ve cezaevleri başta olmak üzere toplumun bir bütünen tecrit altına alındığını görmekteyiz” dedi.   ‘TOPLUMUN TAMAMINI KAPSIYOR’   Uzel, tecrit sisteminin, ayırmayı, farklılaştırmayı, tekilleştirmeyi, ayrıştırmayı, itaate zorlamayı amaçladığını belirterek, “Bu açıdan tecrit sistemi sadece bir cezalandırma rejimi değil, bir yöntem tekniğidir. Bu teknik demokrasiyle, hukukla bağdaşmamaktadır. Cezaevlerinden yaşanan mutlak tecrit rejimi zamanla tüm toplumu kapsamıştır” diye konuştu.    YETKİLİLERE SESLENDİ   İktidara seslenen Uzel, “Başta İmralı Cezaevi’nde olmak üzere tüm cezaevlerinde uygulanan mutlak tecridin kırılması ile hem cezaevlerinde hem de dış dünya da yaşanan hukuksuzlara, adaletsizliklere son verilmesi hedefiyle gerçekleştirilen açlık grevine giren tutsakların, ulusal ve uluslararası hukuka uygun taleplerinin bir an evvel yetkililer tarafından yerine getirilmesi gerekmektedir” çağrısında bulundu.    Açıklamanın ardından dağılan grup, “Bijî berxwedana zindanan (Yaşasın zından direnişi)”, “Girtiyên siyasî rumeta me ye (Siyasi tutuklular onurumuzdur)” sloganları attı.