‘Salgınla mücadelenin koşulu iktidarın zihniyetiyle mücadeleden geçiyor’ 2020-12-11 14:19:59   İSTANBUL - Salgının dokuz aydır kontrol altına alınamamasının sorumlusunun İktidarın yürüttüğü salgın politikaları olduğunu belirten İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, salgınla mücadelenin ön koşulunun iktidarın zihniyetiyle mücadeleden geçtiğini ifade etti.    İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, salgına karşı alınması gereken tedbirleri Kadıköy'de bulunan İskele Meydanı'nda açıkladı. Açıklamada, “Ölümleri durdurmak için tam kapanma, tam ücret, sosyal bütçe, sosyal devlet" pankartının yanı sıra "Özel hastanelerde salgın fırsatçılığına son" ve  "Salgının bedelini yoksullar ödüyor" dövizleri taşındı. Açıklamaya Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü İdil Uğurlu, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra birçok yurttaş katıldı. Açıklamayı İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri adına İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Osman Öztürk okudu.   HASTANELER DOLU   Türkiye’de salgının bütün şiddetiyle devam ettiğini ve yoğun bakım yataklarının dolarak hastaların yer bulamadığını ifade eden Öztürk, doktorların hastalar arasında seçim yapmaya zorlandığının altını çizdi. Günlük vaka sayısında Avrupa ülkeleri arasında birinci, dünya ülkeleri arasında ise beşinci sırada olduğunu hatırlatan Öztürk, salgından yaşamını yitiren yurttaşların sayısının ise 40 bine yaklaştığını söyledi.   ‘KURBAN’ YOKSULLAR    İktidarın aklın ve bilimin ışığında politikalarla salgını yönetmediğini belirten Öztürk, iktidarın algı yöneterek, “başarı hikayesi” yazmaya ve bu durumdan siyasi rant devşirmeye çalıştığını dile getirdi. Öztürk, “Bu politikanın kurbanları ise işçiler, emekçiler, işsizler, emekliler, küçük esnaf; kısacası yoksullar oluyor. Dokuz aydır sadece sağlığımızı değil, işimizi, aşımızı, gelirimizi de kaybediyoruz. Çarklar işçilerin canıyla dönerken, sermayenin çıkarları halkın sağlığının önüne geçiyor. Büyük şirketlerin vergi borçlarını sıfırlayan iktidar, işçi sınıfı başta olmak üzere halkın bu süreçteki sorunlarını görmezden geliyor, milyonlarca insanı ‘salgından veya açlıktan ölme’ tercihine mahkum bırakıyor” diye belirtti.   SORUMLUSU İKTİDARDIR   Bugüne kadar iktidarın izlediği eksik ve tutarsız uygulamalara son vermesi gerektiğini ifade eden Öztürk, şeffaf ve güvenilir bir politika oluşturulması gerektiğinin altını çizdi. Salgının dokuz aydır kontrol altına alınamamasının sorumlusunun İktidarın yürüttüğü ve iflas eden salgın politikaları olduğunu vurgulayan Öztürk, salgınla mücadelenin ön koşulunun bu iktidar zihniyetiyle mücadeleden geçtiğinin altını çizdi.    ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER    Öztürk, salgının kontrol altına alınması için gereken tedbirleri ise şu şekilde sıraladı:  “*Toplumsal hareketliliğin azaltılması için Türkiye’nin en az iki, tercihen dört hafta boyunca temel/zorunlu/acil mal ve hizmet üretenler dışındaki bütün işlerde çalışmanın durdurulmasıyla ‘tam kapanma’sı şarttır.   *Bu süre zarfında halkın ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik ekonomik ve sosyal tedbirler alınmalı ve çalışanlar tam ücretli izinli sayılmalıdır. Kapanma süresinde işçi, işsiz, küçük esnaf, emekli yurttaşlar ve kadınlar devlet tarafından desteklenmelidir.   *Kapanma sürecinin devamında, salgın devam ettiği sürece çalışma saatleri kısaltılmalı, mümkün olan işlerde kurallara uyularak evden çalışma sağlanmalı, kamuda ve özel sektörde dönüşümlü-kademeli mesai uygulamasına geçilmelidir.   *Salgın süresince işten çıkarma yasağı bütün istisnaları kaldırılarak devam etmeli, ancak ücretsiz izin uygulamasına derhal son verilmeli, kısa çalışma ödeneğinden faydalanma koşulları kolaylaştırılmalı ve bu ödenek en az asgari ücret düzeyine çekilmeli, asgari ücret insanca yaşanacak bir düzeye çıkarılmalı ve vergi dışı bırakılmalıdır.   *Salgın boyunca asgari kullanım bedelinde elektrik, su, doğalgaz, iletişim gibi temel hizmetler parasız olmalı, tüm yurttaşların kredi kartı borçlarıyla küçük esnafın kira ve kredi borçları ertelenmelidir.   *Eğitimin yüz yüze yapılmasının uygun koşulları oluşturulana kadar, öğrencilerin gereksinimi olan uzaktan eğitime erişim cihazları ve internet bağlantısı ücretsiz olarak sağlanmalıdır.   *Salgın hızla devam ederken bütçe kaynakları, ‘mega projeler’ adı verilen Kanal İstanbul gibi gereksiz kamu yatırımları için değil halkın sağlığı ve geçimi için kullanılmalı; sosyal devlet uygulamaları için şirketler ve büyük servetler vergilendirilmeli, dolaylı vergilerin vergi gelirleri içindeki payı azaltılmalıdır.   *Sağlık Bakanı salgınla ilgili bilgileri gizleme, karartma tutumundan vazgeçmeli; gerçek tablo bütün açıklığıyla toplumla paylaşılmalı; test sayısı arttırılmalı, evde izolasyon koşulları uygun olmayan hastalar için barınma olanakları sağlamaktır.   *Salgınla mücadelenin hastanelerde değil, sahada kazanılacağı gerçeğiyle filyasyon ekiplerinin sayısı hızla arttırılmalı, aile hekimliği sitemi salgınla mücadeleye uygun hale dönüştürülmelidir.   *Salgını fırsata çevirmeye çalışan özel hastanelerin vatandaşlardan her ne ad altında olursa olsun ücret alması engellenmeli; kamu hastanelerinin ihtiyaca cevap veremediği durumlarda özel hastaneler Sağlık Bakanlığı tarafından kamulaştırılmalıdır.”   Açıklama sloganlar eşliğinde son buldu.