Kürt sanatçılar: Özgürlüğün yolu ulusal birliktir 2020-12-13 09:07:32   İSTANBUL - Federe Kürdistan Bölgesi, Şengal, Kuzey-Doğu Suriye ve diğer alanlarda, Kürt halkına yönelik artan saldırıları ve mücadeleleri değerlendiren Kürt sanatçılar, özgürlüğün yolunun ulusal birliğin inşasından geçtiğini vurguladı.    Irak Federe Kürdistan Bölgesi’nde Kürdistan Demokratik Partisi'nin (KDP), Zinî Wertê, Garê ve Metina bölgelerine bir süredir güç kaydırması, bazı alanlarda yeni kontrol noktaları kurması ve 9 Ekim’de Irak Merkezi Hükümeti ile Şengal’e ilişkin imzaladığı anlaşma sonrası giderek artan tansiyon, Kürt halkında derin bir kaygıya yol açtı. Kuzey ve Doğu Suriye’de ise, Türkiye’nin paramiliter güçlerle birlikte Efrîn, Grê Spî ve Serêkanîyê’ye yönelik saldırılarının ardından şimdi de Ayn İsa kasabasına yönelmesi ile yeni operasyon pazarlıkları ve tehlikeleri gündeme getirdi. Yaşananlar karşısında Kürt ulusal birliğinin sağlanması için yapılan çağrıları karşılıksız bırakan KDP, yeni saldırıların önünü açıyor. Yaşananları değerlendiren Kürt sanatçılar, ulusal birliğin önemine işaret etti.    EN ZAYIF NOKTA ULUSAL BİRLİK    Kürt sanatçı Xelîl Xemgîn, Grê Spî ve Serêkanîyê operasyonları döneminde Kürdistan Sanatçılar Platformu’nu kurarak ulusal birliğe katkıda bulunmak için çalışmalar yürüttüklerini hatırlattı. Platformun kuruluşunda Kürtlerin en zayıf noktasının ulusal birlikten yoksunluk olduğu tespitinde bulunduklarını ve bu tespitlerinin halen geçerli olduğunu dile getiren Xemgîn, Kürt siyasetinin iç sorunlarını aşamaması ve ortak hedefler çerçevesinde ulusal birlik oluşturamamasının dış güçlerin oyunlarına ve müdahalelerine zemin sunduğunu ifade etti.    YÜZ YILLIK UTANÇ   Kürt siyasetinin yüzyıldır parçalı ve dağınık bir yapıya sahip olduğunun altını çizen Xemgîn, “Bu Kürt halkı adına utanç verici bir durumdur. Tüm Kürt parti ve örgütleri stratejilerini, ideolojilerini belirliyor ama bunları ulusal birlik temelinde örgütleyemiyor. Bir halk olarak hareket etme durumu gelişmiyor. Bu bizim en büyük sorunumuz. Biz sanatçılar şahıs olarak değil, topluma mal olmuş isimler olarak ulusal birlik için çaba gösterdik. Birçok kesimle görüştük. Kürt birliği oluşursa, Kürt siyaseti bunu başarırsa hem sorunları çözülür hem de bu saldırıların zemini kalmaz. Hem halk korunmuş olur hem de büyük bedellerle elde edilen kazanımlar korunur” diye konuştu.   YÜZ YILIN SON FIRSATI   Tüm Kürt parti ve örgütlerine ulusal birlik çerçevesinde kenetlenme çağrısı yapan Xemgîn, “Bu, 21’inci yüzyılda karşımızdaki son fırsat. Eğer bu yüzyılda elimizdeki kazanımları da yitirirsek bir yüzyıl daha bu acıları yaşayacağız. Belki sadece isim olarak kalırız. Siyaset bunda sorumluluk sahibidir. Türk devletiyle ilişki içerisine girenler, kendi kardeşlerine, kardeş örgülerine, halkın partilerine karşı kirli siyasete girenler bilsin ki tarih de halk da onları affetmez. Başur’da nasıl bir durum olduğunu görüyoruz. Halk ayakta, halkın durumu kötü. Ne olursa olsun Kürt siyaseti ortak amaçlarda bir araya gelmeli. Kendini düşmana satan kişileri de düşmanın elinden almalı. Bu ilmi ve akılcı bir siyasettir. Kürt halkı ve Kürt siyaseti provokasyonlara karşı dikkatli olmalı. Kürt basını da diline dikkat etmeli, sorumlu davranmalıdır. Siyasetleri yakınlaştırmaya, sorunları çözmeye odaklanmalıyız. Zaten siyaset sorunların çözüm merciidir, sorunları büyütme aracı değildir. Tüm taraflara ulusal birlik etrafında birleşme çağrısı yapıyorum” ifadelerinde bulundu.     DÎYAR: ÖCALAN’IN FİKİRLERİ YAYILDI   Kürt sanatçı Dîyar da Kürtlerin verdikleri mücadele ile Ortadoğu’da siyasetin rotasını belirleyen bir güç konumuna geldiğini dile getirerek, hegemon güçlerin Kürtleri dikkate almadan hiçbir plan ve hesap yapamadıklarına vurgu yaptı. Ortadoğu’da kapitalist modernite ve ulus devlet krizi yaşandığını sözlerine ekleyen Dîyar, şunları söyledi: “Ortadoğu gerçekliğine aykırı ulus devletler,  varlığını haklar üzerinde soykırımlarla devam ettiriyor. Geçmiş yüz yıla baktığımızda katliamsız bir gün yok. Kürt mücadelesi bu faşist güçleri derin bir kriz içerisinde koydu. DAİŞ gibi kirli bir güç ile Kürtlerden intikam alınmak istendi. Çünkü Kürtler kapitalist emperyalist oyunları ve sistemi derin bir krize soktu. Kürt halk önderi Abdullah Öcalan teslim edildi. Efrîn, Kobanê, Şengal, Kerkük derken her türlü oyunu oynadılar ama olmadı. Kürdistan’da taş üstünde taş bırakmadılar. Ortadoğu’da taş üstünde taş kalmazken Kürt halkının önderinin fikirleri her geçen gün dünyaya yayıldı.”    ZİNCİRLERİ KIRIP ÖZGÜRLEŞME ZAMANI   Kürtlerin bu yüzyılda hiçbir gücün tahakkümünde yaşamayacağını belirten Dîyar, devamla şöyle dedi: “Demokratik Modernite paradigması ile yüzyılımızı kazanacağız. Bu defa Kürtler tarihin sahnesine çıkmış durumda. Ortadoğu yeniden dizayn ediliyor. Burada belki de en şanslı olanlar da Kürtlerdir. Kürtler büyük kazanabilirler. Eksiklikler ve tehlikeler de var. Ortadoğu’da paradigma sahibi olanlar Kürtlerdir. Ne istediğini bilen ve bunu da canıyla kanıyla ispatlayanlar Kürtlerdir. Halklarla kardeşçe yaşayabiliyorlar. Demokratik Modernite felsefesi ile Ortadoğu mantalitesine uygun olarak halkların eğitimden sağlığa, adaletten hukuka her yönüyle ihtiyacını karşılayabiliyorlar. Bu felsefe ile zincirlerimizi kırıp özgürleşebiliriz. Kürdistan’ı işgal eden devletler derin krizler yaşıyor. Onlar da kaybedeceklerini biliyorlar. Kürtler özgürlük için büyük adımlar attılar ancak eğer doğru hareket edersek büyük kazanabiliriz. Çok büyük şansların ve kazanımların olduğu böyle bir dönemde Kürt düşmanı devletler de saldırılarla karışıklıklar yaratmaya çalışıyor. Kürtlere kaybettirebilmek için her şeylerini pazarlıyorlar.”    KÜRTLERİN YARASI VE RÜYASI   Kürt ulusal birliğine ilişkin yaşanan tartışmalara da değinen Dîyar, şunları dile getirdi: “Kürtlerin rüyası ve yarası birlik meselesidir. Kürt halkı 4 parça Kürdistan’da birliğini kurmuş durumda. Belki parti ve örgütler arasında birlik oluşmuş değil ama Kürt halkının zihninde ve duygusunda oluşmuş durumda. İran, Irak, Suriye, Türkiye gibi devletler eğer bir Kürde düşman ise bilinmeli ki tüm Kürtlere düşmandır. Türk devleti Bakur Kürtlerine düşman ama Başur Kürtlerine dost gibi bir durum yok. Bir parçada yaşanan acı herkesi aynı şekilde üzüyor. Acılarımız da sevinçlerimiz de ortak. Kimse bir parçayı özgürleştirdiğinde demesin ki biz burayı kurtardık artık diğer parçalar bizi ilgilendirmez. Bu Kürtlük değildir. Başur KDP’nin, Bakur PKK’nin, Rojava YPG’nin,  Rojhilat KDP-İ’nin mülkü değildir. Kürdistan Kürt halkınındır. Bu parti ve örgütler de Kürt halkının değerleridir ama bizim özgürlük sorunumuz var. Her gün çocuklarımız öldürülüyor. Kültürümüzü bozuyorlar, dilimizi yasaklıyorlar. Öyleyse 4 parçada birlikte hareket etmeliyiz.”    ULUSAL BİRLİK İLE ÖZGÜRLÜĞE   Federe Kürdistan’ı çok defa ziyaret ettiğini belirten Dîyar, sözlerini şöyle tamamladı: “Başur’da o kadar mücadele bir ailenin keyfi için verilmedi. Peşmerge de Kürt halkının evladıdır. 30 yıldır orada Kürt statüsü var ama birçok şey aşılmış değil. Biz kendi parçamızı kurtardık diğerleri bizi ilgilendirmez anlayışı kabul edilmez. Halk da kabul etmiyor. Kürt birliği mutlaka oluşmalı. Kürtler birlik olmadığı için bir yüzyıl kaybetti. Tarih bize büyük bir fırsat sunmuş durumda. Eğer birlik olmazsak büyük kaybedebiliriz. Ancak fırsatlar var ve ulusal bir kongre ile tüm parti ve örgütlerin kendilerini temsil edebilecekleri bir yapı ile sorunlar çözüme kavuşur. Uluslararası alanda elimiz güçlenir. Ulusal birlik inşa edilirse inanıyorum ki Kürt halkı büyük bir hızla özgürlüğe kavuşur.”    MA / İdris Sayılğan