'İnsan hakkı'nın olmadığı kent: Van 2020-12-15 09:03:52 VAN – İki yurttaşın helikopterden atılması, bu olayı kamuoyuna duyuran gazetecilerin tutuklanması ve 4 yılını dolduran "eylem ve etkinlik yasağı" ile gündeminden düşmeyen Van'da son 9 ayda bin 721 hak ihlali yaşandı. THİV Temsilcisi Sevim Çiçek, ihlallerin endişe verici bir boyuta vardığını söyledi.   İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin imzalandığı 1948'den bu yana her yıl 10-17 Aralık tarihleri İnsan Hakları Haftası olarak kabul edilir. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yılda da söz konusu haftayı ülke genelinde yaşanan sayısız hak ihlali ile karşıladık. Hak ihlallerinin yaşandığı kentlerin başında ise Van geldi. Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde ilan edilen "eylem ve etkinlik yasağının" 5'inci yılına girdiği kent, özellikle son bir yıldır birçoğu kolluk kuvvetleri tarafından gerçekleşen hak ihlalleriyle ülke gündeminde.     VAN İHLALLERLE GÜNDEMDE   Gözaltına alındıktan sonra kafası klozete sokulan 3 çocuğa yapılan işkence, Gevaş’ta mantar toplayan köylülerin darp edilmesi ve mültecilere karşı işlenen suçlar bu ihlallerden sadece birkaçı. Çatak’ta operasyona çıkan askerlerce gözaltına alınarak helikopterden atıldıkları hastane raporlarıyla belgelenen Osman Şiban ve yaşamını yitiren Servet Turgut’un maruz kaldığı işkence de söz konusu ihlallerin en çarpıcı örneğiydi.    Bu durumu kamuoyunun gündemine getiren Mezopotamya Ajansı (MA) Van bürosuna bağlı muhabirlerimiz Adnan Bilen ve Cemil Uğur ile Jinnews muhabiri Şehbiran Abi ve gazeteci Nazan Sala, farklı iddialar öne sürülerek 9 Ekim'de tutuklandı. Hemen sonrasında, büromuza bağlı muhabirlerimizden Dindar Karataş yaptığı haberler gerekçe gösterilerek tutuklandı.   9 AYDA BİN 721 İHLAL   İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi’nin hazırladığı raporlar da kentteki ihlalleri gözler önüne seriyor. İHD'ye göre son 9 ay içerisinde kentte en az bin 721 hak ihlali yaşandı.    Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Van Şube Temsilcisi Sevim Çiçek ile kentte hak ihlallerinin geldiği boyutu konuştuk.   'DURUM ENDİŞE VERİCİ'   2016'daki askeri darbe girişimininim iktidar tarafından fırsata çevrildiğini belirten Çiçek, "Otoriter bir rejim kurmanın yolu açıldı" dedi. Cumhuriyet tarihi boyunca ihlallerin hiç sona ermediğine dikkati çeken Çiçek, günümüzde bu ihlallerin endişe verici bir duruma geldiğini söyledi. Bunun nedeninin güvenlikçi politikalarla hareket eden iktidar olduğunu ifade eden Çiçek, sadece Van'da her 15 günde "eylem ve etkinlik yasağı" ilan edildiğine değindi. Çiçek, bu nedenle kent sakinlerinin Anayasa ile güvence altına alınan temel haklarını kullanamadığını kaydetti.     GÖZALTINDA TUVALET SUYU    Eylem ve etkinliklerde kolluk kuvvetlerinin şiddetinin öne çıktığını dile getiren Çiçek, bu şiddetin de açıktan yapıldığını söyledi. Çiçek, şiddetle gözaltına alınanların karakollarda da işkenceye maruz kaldığına işaret etti. Baskın sırasında herkesin saatlerce yüzüstü yerde bekletildiğini belirten Çiçek, "Buradaki amaç sindirme politikasıdır” dedi. Kişilerin gözaltında tutulduğu yerlerin de hijyen ortamlar olmadığını kaydeden Çiçek, “Yeterli beslenme ihtiyacı karşılanamamakta. Temiz suya ulaşmakta sorun yaşanmakta. Temiz su istediğinde kişilere tuvaletten su içmesi söyleniyor. Ev baskınında kötü muamele gören kişilerin durumunun avukatları aracılığıyla dışarı yansıması halinde, kişinin gördüğü işkencenin belgelenmesinin kaybolması için gözaltı süresi uzatılıyor” şeklinde konuştu.    İŞKENCE İZİNE TUTUKLAMALI ÖNLEM!   Özellikle işkencenin fotoğraflandığı gözaltılarda başka bir cezalandırma yönteminin tutuklama olduğunu söyleyen Çiçek, tutuklanan kişilerin sağlığa erişim hakkı olmadığı ve işkence izlerini belgeleyemediğine dikkati çekti. Bu durumdan kaynaklı işkencenin üstünün örtüldüğünü belirten Çiçek, savcılık ifadesinde kişinin gördüğü işkenceyi beyan etmesine rağmen konuya ilişkin herhangi bir soruşturmanın açılmadığını ifade etti.    'AÇIKLAMALARLA FAİL AKLANIYOR'   Kentin İran sınırında yaşanan ölümlere de değinen Çiçek, son aylarda 8 sivilin kolluk silahından çıkan mermiler sonucu hayatını kaybettiğini hatırlattı. Bunun yanı sıra gözaltında yaşanan işkencelerin basına yansıması durumunda valiliğin "geleneksel" bir tavır sergilediğine dikkati çeken Çiçek, "Kişi ne yapmış olursa olsun, suçlu olup olmaması hiç önemli değil, suçlu bile olsa yargısız infaz diye bir şey söz konusu değildir. Fakat mağduru suçlayan ve faili aklayan bir açıklama yapılıyor. İşkenceyi dile getiren avukatlar, kurumlar, basın... Herkesi bölücülükle suçlayan, hedef gösteren açıklamalara tanıklık ediyoruz. Valilik bu açıklamayla aslında faili aklamaya çalışıyor. Akabinde dosyaya hemen gizlilik kararı getiriliyor" diye konuştu.    Hak ihlallerinin artmasının en büyük nedeninin "cezasızlık" olduğunu kaydeden Çiçek, faillerin işlediği bu suçlar karşısında hiçbir ceza almayacaklarını bilmeleri, şiddetin oranını da arttırdığını dile getirdi.    MÜLTECİLERİN HİÇBİR HAKKI YOK   Kentten en çok ihlale maruz kalanların başında mültecilerin geldiğini aktaran Çiçek, mültecilerin sınırda ya donarak ya da vurularak yaşamlarını yitirdiklerini söyledi. Kentten korkunç bir boyutta "insan ticareti" yapıldığını kaydeden Çiçek, "Mültecilerin sağlığa erişim hakları bulunmamakta. Hiçbir hakları yok. Şehre girdiklerinde kadınlar ve çocuklar cinsel ve fiziksel şiddete maruz kalmakta. Mülteciler bu ihlalleri sınır dışı tehdidi nedeniyle dile getirememekte" dedi.     Van'daki kontrol noktaları ve kentin sık sık insansız hava araçlarıyla gözlemlenmesine rağmen mültecilerin tespit edilememesini "manidar" bulan Çiçek, "Bu trajik ve korkunç sorunun sağlıklı şekilde yürütülmesi için insan ticareti engellenmelidir. Mültecilere dönük ihlaller sonlandırılmalıdır. Bu soruna bir an önce çözüm bulunmalıdır” çağrısı yaptı.    CEZAEVLERİNİN DURUMU VE TECRİT   Çiçek, son olarak kentteki cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine değindi. Tutukluların haklarının salgın sürecinde daha da kısıtlandığını belirten Çiçek, koğuşların kalabalık olduğunu, bazılarında yerlere yatak atıldığını, tutukluların hastaneye götürülmediklerini ifade etti. Cezaevlerindeki ihallerin had safhaya ulaştığının altını çizen Çiçek, söz konusu durumdan kaynaklı açlık grevi başlatıldığını anlattı. Cezaevlerindeki en büyük sorunun tecrit uygulamaları olduğunu vurgulayan Çiçek, "Tecrit bir işkencedir. Kim olursa olsun, kişiye özel bir kanun uygulanamaz. Mahpusun cezası sürüsince avukatlarıyla ya da ailesiyle görüşmesi gerekir. Bu yasal haktır. İnsanın bütün çevresinden koparılıp, iletişimin kesilmesi bir işkencedir. Bu memlekette herkes her an hapishaneye girme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bütün inşaları eşit gören noktadan, insanı insan yapan tüm hakları ayrımsız her insanın kullanması için koşulların oluşturulması lazım" ifadelerini kullandı.    AMASIZ FAKATSIZ MÜCADELE   "Şövenizm eken faşizm biçer" uyarısında bulunan Çiçek, şöyle devam etti: "İşkence, kötü muamele, baskıcı rejimler hep vardı. Bunun karşısında kararlı mücadele eden insanlarda hep vardı ve olacaktır. Amasız fakatsız kime yapılıyorsa yapılsın ve kimden oluyorsan olsun buna karşı mücadele etmek zorundayız. Bu süreçte yaşanacak olan kayıplar ve ihlalleri en aza indirmek hepimizin sorumluluğudur. Bu otoriter rejime karşı demokratik mücadeleyi hep birlikte büyütmeliyiz”dedi.    MA / Müjdat Can