Dersim'deki İslami dernek ve vakıflar YİBO'ların izinde 2020-12-20 09:34:52   DERSİM - Dersim'de cemaat ve tarikatlar eliyle yürütülen asimilasyon politikarına YİBO’lar üzerinden dikkat çeken Bülent Buluç, “Kürtler üzerinde yürütülen asimilasyon politikalarını görmek, deşifre etmek gerekiyor. Ciddi bir örgütleme yapılması lazım” dedi.   Kürt ve Alevi kimliğinden ötürü katliamlar, sürgünler ve asimilasyon politikaları ile yüz yüze kalan Dersim, bugün dernek ve vakıf adı altında kurulan cemaat ve tarikat örgütlenmelerinin hedefinde. Son dönemde artan sayıda islami dernek ve vakıflarla asimilasyon politikalarının hedefinde olan kentte geçmişte bu amaçla açılan merkezlerden biri Yatılı İlköğretim Bölge Okulları'ydı (YİBO).  YİBO'lar uzun yıllar taciz, tecavüz, şiddet olaylarıyla anıldı.    1939 yılında kurulup, 60’lı yıllardan itibaren yaygınlaşan YİBO’lar, özellikle Kürt kentlerinde çoğu ya aktif karakolların içinde ya da boşaltılmış askeri alanlarda kuruldu. YİBO’lar ile her ne kadar sistematik bir gözetim ve denetim mekanizması oluşturulmak ve bu yolla Türkiye’deki farklı etnik ve kültürel topluluklar asimile edilmek istenmişse de bu devletin arzuladığı düzeyde olmadı. Kimi dönemler kapatılması gündeme gelen YİBO’larda hala binlerce çocuk eğitim adı altında asimile edilmeye devam ediyor.   Son dönemde artan sayıda dernek ve vakıflarla asimilasyon politikalarının hedefinde olan Dersim’in Mazgirt ilçesine bağlı Akpazar Beldesi’nde bulunan Hasan Ali Yücel Yatılı İlköğretim Okulu’nda okuyan 3 erkek öğrencinin 2006 yılında cinsel istismara maruz kalması, kamuoyunun tepkisiyle karşılaşmış ve yaşanan olaydan sonra kapatılmıştı.    1996-1999 yılları arasında bu okulda okuyan öğrencilerden biri olan Bülent Buluç, YİBO’larda yaşanan baskıları, taciz ve asimilasyon politikalarını anlattı.   O günleri “Okulumuzun etrafı duvarlarla kaplıydı, sokakları, hayvanları göremiyorduk” sözleriyle anlatmaya başlayan Buluç, YİBO’lar’da okuyan çocukların yıllar geçse de baskıların etkisinde kaldığını dile getirdi.   Okuduğu YİBO’nun tamamen askeri bir bölgenin içinde olduğunu belirten Buluç, “Henüz 12 yaşındaydım. Yaşları 6 olan çocuklar vardı. Okulun yanında askeriye vardı. Okulun içine girdiğimiz sırada askerlerin kulübesinde üzerimiz ve çantalarımız aranıyordu. Askeriyenin orada olması, okulun içinde korucuların dolaşması, dışardan gelen öğretmenler üzerimizde psikolojik bir etki yaratıyordu. Okulda geceleri silah sesleriyle uyanıyorduk. Bir öğretmenin elinde silah okulun içinde gezdiğini görmüştüm. Çatışmanın tam ortasında, yaşımız küçük ve öğrenciler olarak buna maruz kalıyorduk. Çocuk olmamıza rağmen üzerimizde olan baskılarla sürekli bir çatışma içerisindeydik. Korucuların silahlarla dolaşmasına tepki gösterilince bir süre okula gelmediler” dedi.   ‘KENDİMİZİ KARAKOLDA BULUYORDUK’   Kendisinin okuduğu dönemde YİBO’da Ümit isminde bir öğretmenin 15 yaşındaki bir çocuğu taciz ettiğini paylaşan Buluç, tanıklık ettiği bir diğer olayı ise şöyle anlattı: “Öğretmenin 4 kızla sınıfta yalnız olduğunu görmüştüm. Gördüğümü bir kadın öğretmene anlattım. Kadın öğretmen Ümit öğretmene ‘burada ne yaptığını’ sordu. Ümit öğretmen de bana ‘sen beni ihbar ettin’ diyerek kavga çıkarmıştı. Bu öğretmenin birçok kız çocuğunu taciz ettiğini, hatta hamile kalan bir çocuğun da çocuğunu aldırdıklarını öğrendik. Bu durumlar dönem dönem yaşanıyordu. Bir zaman sonra ciddi bir boyuta dönüştü. Bu olayların üzeri örtülüp adı tacizle anılan öğretmenler görevden alındı. Bununla birlikte öğretmenlerle yaşadığımız tartışmalara emniyet dahil oluyordu. Bir öğretmenle yaşadığım tartışma yüzünden emniyette ifadem alındıktan sonra polisler beni dövmüştü. O zaman 14 yaşındaydım. Mahkemeye yansıyan bu olay beraatla sonuçlandı. Yaşadığım bu durumlardan kaynaklı okuldan ayrılmak zorunda kaldım. Bulgucular’da bulunan eskiden işkencehane olan, sonradan YİBO’ya dönüştürülen okula gittim. Orada da askeriye vardı ve aynı durumlar yaşandı. Okul bittikten sonra bir birey olarak üzerimde yaratılan psikolojik baskının sonuçlarını ve etkilerini hissediyordum.”   AMAÇLANAN YERİNİ BULMADI   YİBO’ların tamamen bir asimilasyon merkezi olduğunu vurgulayan Buluç, öğrencilerin dilinden, kimliğinden, inancından uzaklaştırılarak tamamen Türkleştirilmesinin amaçlandığını ifade etti. Buluç, din kültürü dersinde ise Aleviliğe dair hiçbir şey öğretilmediğini belirtti. Bunun farkında olanlar kadar olmayanların da olduğunu kaydeden Buluç, “Sadece YİBO’ler için değil, Türkiye’de okula giden Alevi çocukları için bir handikaptı. Kürtçe üzerinde de bir baskı vardı. Kurmanci’yi belli bir süre unutmasak da unutan arkadaşlarımız oldu. Birçok öğrenci baskılara dayanamayıp, okulu bırakmak zorunda kaldı. Aslında YİBO’da yapılmak istenen politikalar çok yerini bulmadı. Evet bazıları sindirildi, kişiliksizleştirildi ama bu sisteme karşı çıkan çok insan oldu. YİBO’da okuyup cezaevine giren, asimilasyonu ret edip, okulu tümden bırakanlar oldu. YİBO’lar toplum üzerinde kötü bir algı bırakmıştı. ‘Derslerin nasıldı’ denilmiyor, ‘siz ne yaşadınız’ deniyordu” diye konuştu.   ASİMİLASYON HALA SÜRÜYOR   Dersim’in şimdilerde ise dernek ve vakıf adı altında cemaat ve tarikat örgütlenmeleriyle gündeme gelmesi üzerinde duran Buluç, “Aleviler üzerinde geçmişten bu yana asimilasyon politikası yürütülüyor. Artık katliama uğratmaktan çok ince yöntemlerle Aleviliği bitirmeye çalışıyor. Şimdiki yöntem cemaat. Cemaatlerin yöntemi ekonomik güç. İnce bir dil kullanarak Aleviliği sisteme entegre etmeye çalışıyor, teslim almaya çalışıyorlar. Dersim halkına düşen görev bu ince yöntemleri görmek, deşifre etmek. Bunun için ciddi bir örgütleme yapılması lazım” dedi.   MA / Ayşe Sürme