‘Atanan rektörler AKP komiseri olmaktan öte anlam taşımıyor’ 2021-01-11 09:01:01 İSTANBUL - Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan kayyımın tekçi zihniyetin bir ürünü olduğunu ifade eden siyasi parti temsilcileri, “Atanan rektörler AKP komiseri olmaktan öte anlam taşımıyor” dedi.  Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, AKP’li Melih Bulu'nun rektör olarak atanmasını protesto etmek amacıyla 4 Ocak’ta başlattıkları eylem sürüyor. Protestolara birçok farklı kesimden destek gelirken, iktidar kanadı ise yaptığı açıklamalarla öğrencileri hedef aldı. Siyasi parti temsilcileri, rektör atamasını ve üniversitede yaşananları değerlendirdi.   TANRIKULU: EYLEM MEŞRU    Rektör atamasının yeni bir uygulama olmadığını hatırlatan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, AKP’nin uzun zamandır siyasi kimliği olan kişileri üniversitelere rektör atadığını dile getirdi. Boğaziçi Üniversitesi’nin dünya çapında köklü üniversiteler arasında yer aldığını belirten Tanrıkulu, “Demokrasi sadece yazılı kurallar üzerinden işlemez. Demokrasiler, kurumların kendi üzerinde geliştirdiği tahammüller üzerine gelişir, şekillenir, güçlenir. Boğaziçi böyle bir geleneğe, kendi geliştirdiği taammümlere sahiptir. Öğrenciler demokrasi kültürlerine sahip çıkmaya çalışıyor” dedi.    12 Eylül 1980 darbesinin ardından ilk kez üniversitelerin kendi kadrosunun dışında bir rektör atandığını anımsatan Tanrıkulu, “AKP de uzun zamandır bunu yapıyor. Yerel yönetimlere kayyım atadı, dernek ve vakıflara kayyım atamayı kolaylaştıran yasayı Meclis’ten geçirdi. İktidar değiştirip dönüştüremediği üniversiteleri otokratik düzene uygun bir yapı haline getirmek istiyor” diye belirtti.    ‘MÜDAHALE YASADIŞI’   Tanrıkulu, öğrencilerin başlatmış olduğu eylemin meşru olduğunu ve ancak eylemlere yapılan müdahalelerin yasadışı olduğunu söyledi.    AYDIN: TOPLUM YÜKSELEN İTİRAZIN ARKASINDA   Emekçi Hareket Partisi (EHP) Merkez Komite Üyesi Nehir Aydın da, siyasal iktidarın ülkenin tamamında uygulamaya çalıştığı kayyım politikasını üniversitelerde de kesintisiz uygulamak istediğine dikkati çekti.    ‘ÖĞRENCİLERİN TALEPLERİ BASTIRILAMAZ’   Aydın, “İktidarın ‘Ben ne dersem o olur’ tavrı, başta Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri olmak üzere, üniversite öğrencilerinin, akademisyenlerin ve demokrasi isteyen herkesin itirazına takıldı. AKP’nin toplumsal hareketlerden ödü kopuyor. İktidar söylemleriyle öğrencilerin itirazını önce toplumdan, sonra diğer üniversitelerin öğrencilerinden, en sonunda da kendi içinde izole etmeye çalışıyor. Ama öğrencilerin Bebek’ten Beşiktaş’a kadar olan yürüyüşlerine verilen destekler somut bir şekilde şunu gösteriyor: Toplum bu itirazın arkasında. ‘Seçim istiyoruz’ talebi herkes için çok meşru. Ne ev basmalar, ne öğrencilere yönelik işkence ve tehditler bu talebi bastıramayacaktır” diye konuştu.   YÜCE: REKTÖRLER AKP KOMİSERİ    Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce de, iktidarın uzun süredir üniversitelerde çok yönlü bir dönüşüm yapmak istediğini ifade ederek, faşizmin kurumsallaşması anlamında iktidarın üniversitelerde dikensiz gül bahçesi yaratmayı hedeflediğini dile getirdi.    Yüce, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir diğer hedefleri de faşizmi kurumsallaştırma sürecinde üniversitelerin iktidar için bir ideolojik hegemonya ve meşruiyet üretme alanı olarak dizayn edilmesidir. Kayyım rektör atamaları da bu süreçten bağımsız değil. AKP, özellikle 2016’dan sonra KHK ile Cumhurbaşkanı’na doğrudan rektör atama yetkisi verilmesi, esasında bu dönüşüm sürecinin bir parçası. Barış akademisyenlerinin üniversitelerden tasfiye edilmesi, polisin ve faşist örgütlenmelerin üniversitelere yerleştirilmesiyle üniversiteler birer karakol haline getirildi. AKP kayyım rektörler eliyle bu süreci yönetmek istiyor. Atanan rektörler AKP komiseri olmaktan öte anlam taşımıyor.”    ÖĞRENCİLER NEDEN HEDEF ALINIYOR?    İktidarın karşısında olan bütün güçleri “terörist” ilan ettiğini sözlerine ekleyen Yüce, şöyle konuştu: “Öğrencilerin mücadelesini kriminalize ederek esas meseleyi gözden kaçırmayı hedefliyor. Üniversitesini savunan, yaşam alanında söz ve karar hakkı isteyen, üniversitesinde özgürlük isteyen gençleri susturmayı amaçlıyor. Öğrencilerin başlattığı mücadelenin farklı alanlardaki mücadeleyi etkilemesinin, öğrencilerle dayanışmanın önüne geçmek istiyor. Öğrencilerin kayyım rektör atamalarını HDP’li belediyelere yönelik kayyım atamalarına benzetmeleri AKP iktidarı için korkutucu. Öğrencilerin ‘işçi-öğrenci el ele mücadeleye’ sloganları atması, farklı yataklardan akan mücadelelerin AKP karşısında yakınlaşmasını beraberinde getiriyor ve iktidarın buna cevabı baskı, şiddet ve iftira oluyor.”    Siyasi partilerin önceliği öğrencilerin taleplerini her mecrada dile getirmek olduğunu vurgulayan Yüce, şöyle dedi: “Öğrencilere omuz verilmeli ve Boğaziçi Üniversitesi’nde Melih Bulu’nun istifası ya da görevden alınması için öğrencilerle birlikte mücadele edilmelidir. Boğaziçi’nde kayyumun istifa ettirilmesi demokrasi mücadelesinin geneline yansıyan bir kazanım olacaktır.”    TORUN: TEKÇİ ZİHNİYETİN ÜRÜNÜ    Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun ise, Hakların Demokratik Partisi (HDP) belediyelerine atanan kayyımları hatırlatarak, “Halkın iradesinin yok sayarak kayyım atayan tekçi zihniyet, Boğaziçi’nde vücut bulmaya çalıştı. Erdoğan, ekranlara çıkıp ‘Melih Beyi layık gördük, ben yaptım kabul etmek zorundasınız’ vurgusu bu tekçi zihniyetin ürünüdür” dedi.    “Üniversite kapısına kelepçe vuran bir ülke olarak tarihe geçtik” diyen Torun, iktidarın kendilerine yönelik her eleştiriyi terörize ettiğini aktardı. Öğrencilerin gözaltında işkence görmesine tepki gösteren Torun, partilerinin gençlik dernekleri üyesi Deniz Baran Erbudak’ın Ankara’da gözaltına alınırken ayağının kırıldığını ifade etti. Torun, “Gençlere yönelik bu saldırılar özel ve bilinçli bir şekilde tasarlanmış saldırılardır. Toplumsal bütün kesimler öğrencilerin haklı ve meşru eylemini sahiplenmeli” diye konuştu.    MA / Naci Kaya