100 gün grevde kalan Sağlam: Cezaevlerin etrafında etten duvar örmeliyiz 2021-01-20 09:02:39 İSTANBUL - DTK Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde başlatılan açlık grevi eylemine katılanlardan Tuncer Sağlam, “Etten bir duvar örmemiz lazım” diyerek, tutukluların eylemini sahiplenme çağrısında bulundu.  İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 21 yıldır tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve cezaevinde artan hak ihlallerinin sonlandırılması talebiyle cezaevlerinde 27 Kasım’da süresiz dönüşümlü açlık grevi eylemleri başlatıldı. Açlık grevi eylemi 55’inci gününde devam ederken, tutuklular talepleri kabul edilmeyene kadar eylemlerinden vazgeçmeyeceklerini ifade ediyor.    Daha önce aynı taleplerle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde başlayan ve Öcalan’ın çağrısıyla sona eren açlık grevi eylemine katılan Tuncer Sağlam, grevin etrafında kenetleme çağrısında bulundu.    Rize Kalkandere L Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu iken 200 gün süren açlık grevine dahil olduğunu söyleyen Sağlam, toplamda 100 gün açlık grevinde kaldığını belirtti. Eyleminin 75’inci gününde tahliye olduğunu, serbest bırakıldıktan sonra eylemi dışarıya taşıdığını aktaran Sağlam, açlık grevi eylemlerinin önemine dikkat çekerek,  içerde yükselen barış sesinin dışarda sahiplenilmesi gerektiğine vurgu yaptı.    EYLEMİ NASIL OKUMALI?   Başlatılan eylemin haklı bir eylem olduğunu anlatan Sağlam, cezaevlerindeki açlık grevi eylemlerinin sistemin dayatmalarına karşı başvurulan son yöntem olduğunu belirtti.  Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması talebiyle tekrardan başlatılan eylemin büyük anlam içerdiğini kaydeden Sağlam, nedenini ise şu şekilde açıkladı: “Öcalan üzerindeki tecrit sadece Öcalan’a uygulanan bir tecrit sistemi değildir. Kürt halkı nezdinde, Ortadoğu halkları üzerinde uygulanan bir tecrit olarak değerlendirmek gerekiyor. Eylemi de bu doğrultuda okumak lazım. Tecridin kırılması müzakere yolunun açılması anlamına gelir. 40 yıldır devam eden savaşın barışçıl yollarla çözümü anlamına gelir. Savaşın devam etmesini istemiyorsak; içerdeki sese kulak verilmeli. Umudumuz barışın sağlanmasıdır. Açlık grevinin temel nedeni barışın yolunu açmasıdır. Arkadaşlarımız ‘Biz ölsek dahi insanlar, insanca yaşasınlar’ diye açlık grevinde. Bu anlamda eylem çok onurlu bir eylemdir. İçerdeki arkadaşlarımız barış ve müzakere yolu açabilmek için bedenlerini açlığa yatırdılar.”    HAKLI TALEPLER GÖRÜLMELİ   Öcalan üzerinde tecridin kaldırılması veya Öcalan ile diyalog yollarının açılması için eylemlerin yapıldığını anımsatan Sağlam, Öcalan’ın misyonundan dolayı eylemlere sık sık başvurulduğunu belirtti. Sağlam, “Öcalan bir toplumun önderidir. Zaten eylemde olan arkadaşlarımız, çözüm yolunun İmralı’dan geçtiğine inandığı için eylemde. Arkadaşlarımız; annelerin bir daha gözyaşı dökmemesi için grevdeler. Bugün yaşanan sorunların çözümü Sayın Öcalan ile gerçekleşecek diyalog yolunda geçiyor. Öcalan ile diyalog kurulduğunda neler olduğunu, tecrit altına alındığında neler olduğunu gördük, görüyoruz. Bizler de aynı taleple annelerin gözyaşı dökmemesi, kalıcı bir barışı sağlamak için tecridi kırma amacıyla açlık grevine girdik. Amacımız müzakere yolunu açmaktı. Kısmen de olsa eylemimiz başarılı oldu. Ama tekrardan Öcalan üzerinde tecrit uygulamaları devreye girdi. Umarım devlet bir an önce içerdekilerin sesini duyar. İnsanım diyen herkes bu haklı talepleri görmeli. Onların sesine ses olmak cezaevlerine odaklanmak zorundayız” diye belirtti.     ‘TECRİT İNSANİ DEĞİLDİR’   “Tecrit insanlık suçudur. Kabul edilebilir bir uygulama değildir, biz de bunu kabul etmiyoruz” diyen Sağlam, “Cezaevinde tutsakların yaşamına neden olan ya da kalıcı bir hasar oluşmasına neden olan bir gelişme yaşansa bunun sorumlusu Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’dır. Devlet bu talepleri duymak zorundadır” diyerek, yetkililerin müzakere yollarının açılması için gerekli sorumlulukla hareket etmesi gerektiğini söyledi.    SALGIN EYLEMİ ÖLÜMCÜL KILIYOR   Cezaevlerinin her zaman direniş kalesi olduğunu dile getiren Sağlam, pandemi sürecinde başlatılan eylemin risklerine dikkati çekerek,  “Zindanlarda önlemlerin alınmadığını virüsün hızla yayıldığını takip ediyoruz. Bu süreçte cezaevinde açlık grevine girmek adeta ölümdür. Cezaevlerinde her türlü kısıtlama var. Bunu yaşayarak gördüm. Hele bu süreçte baskılar daha da arttı. Salgın riski eylemi daha riskli hale getiriyor” diye konuştu.    ‘ETTEN DUVAR ÖRELİM’   “Tüm Kürt halkının bu yoldaşlarımızın seslerini duyması lazım. Cezaevlerinin etrafında etten bir duvar örmemiz lazım” diyen Sağlam, “Tutsakların seslerine ses olalım. Sessiz kaldıkça bizim arkadaşlarımızın hayatlarını, sağlıklarını riske atmak demektir. Gündemimizi açlık grevine odaklamalıyız. Onun için gündem zindan direnişçilerinin eylemleri olmalı. Umarım devlet de bu talepleri bir an önce kabul eder. Zindan direnişçileri bizim umudumuz, irademizdir. Haklı olan taleplerinin sesi olacağız. Vicdan sahibiyim diyen herkes zindandaki sesi duyması ve ona göre hareket etmesi gerekir” diyerek, eylem etrafında kenetlenme çağrısında bulundu.    MA / Naci Kaya