Depremzedeler: Yaramıza merhem olunmadı 2021-01-26 09:04:13 ELAZIĞ - Sivrice’de meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki depremden sonra konteynırda yaşamaya başlayan Saadet Yavuz, yetkililerin yaralarına merhem olmadıklarını belirtirken, bazı yurttaşlar da konteynır giriş çıkışlarında nöbet tutan asker ve görevlilerden şikayetçi. Elazığ’ın Sivrice ilçesinde 24 Ocak 2020 tarihinde meydana gelen 6,8 şiddetindeki depremin üzerinden bir yıl geçti. Depremde 37'si Elazığ, 4'ü Malatya'da olmak üzere 41 kişi yaşamını yitirdi. Elazığ'da yapılan hasar tespit çalışmalarında, 263 bina yıkılırken, 7 bin 698 ağır hasarlı, bin 540 orta hasarlı bina tespit edildi. Aileler ağır hasarlı binalarda yaşamlarına devam ederken, yurttaşlar yakınlarının evinde ya da çadırlarda yaşamlarını sürdürüyor. Yetkililerin, depremzedelere yeterli sayıda battaniye ve ısıtıcının verildiğini açıklamasına rağmen neredeyse çadırların hiçbirinde ısıtıcı yok. Yine verilen battaniyeler de ihtiyacı karşılamadı.    MAĞDURİYETLER GİDERİLSİN   Kente birçok yerden yardımlar gelmesine rağmen, yardımların çoğu deprem mağdurlarına ulaştırılmadı. Hâlâ bin 730 aile, konteynerlerde yaşam mücadelesi verirken, konteynırların giriş çıkışları askerler tarafından tutuluyor. Konteynırda yaşamayan kişiler, her hangi bir gerekçe sunulmadan içeri alınmıyor. Yazın susuzluk, kışın da ısınma sorunu yaşayan depremzedeler, mağduriyetlerinin giderilmesini bekliyor.    ‘YARAMIZA MERHEM OLMUYORDU’   Konteynırda yaşayan 3 çocuk annesi Saadet Yavuz, 350 konteynırın kurulduğu alanda binlerce ailenin yaşadığını söyledi. Deprem sırasında çocuklarıyla birlikte bir süre dışarıda kaldıklarını belirten Yavuz, “Daha sonra annemin evinde bir süre yaşamaya başladık. Ev küçük olduğu için 5 kişilik bir ailenin tek göz odada kalması mümkün değildi. 25 gün çadırda 20 günde faaliyette olmayan bir hastanede kaldık. Buralarda çok sıkıntılar yaşadık. Verilen eşyalar elimize geçmiyordu. Isınmamız için verilen odunlar ıslak oluyordu. Kar yağmur derken çadır aşırı soğuk oluyordu. Günde bir kere dağıtılan yiyecekler soğuk geliyor veya yetmiyordu. Banyo yapamıyorduk, lavabo yoktu. Bir benzinliğe gidip ihtiyaçlarımızı karşılamak zorunda kalıyorduk. Çadırda 3 çocukla yaşam sürmeye çalışıyorduk. Bizi faaliyette olmayan bir hastaneye yerleştirdiler. Aynı mağduriyetleri burada da yaşadık. Temel belirli ihtiyaçlar karşılanmıyordu. Eşit bir şekilde dağıtım yapılmıyordu. Yemek alamadığımız, aç kaldığımız günlerde oluyordu. Tekrar istemeye kalksak ‘gelip, alsaydınız’ deniyordu” diyerek yaşadıklarını anlattı.   ‘BAŞVURULAR YERLERDEYDİ’   Görüntü kirliliği oluşuyor diye çadırların toplatıldığını söyleyen Yavuz, “Bize ‘eviniz yapılana kadar hastanede kalacaksınız’ dediler. 20 gün sonra ‘başınızın çaresine bakın, ya konteynırlara girersiniz ya da kiraya gidersiniz’ deniyordu. Çadıra tekrar dönmek istemiyordum. Çünkü çadırda 10 yaşındaki bir çocuğu taciz ettiler. Birçok sorun çıktı. Konteynırın da böyle olduğunu düşündüm. Jandarmalar beni aradığında 3 çocuğumun olduğunu, konteynırda kalmak istemediğimi söyledim. Onlar da güvenlik önlemlerini aldıklarını söyledi. Yaklaşık bir yıldır konteynırdayız, yine maddi ve manevi çok sıkıntılar yaşıyoruz. Ağır hasarlı olan evlere 11 bin lira maddi destek ve barınma sağlanacaklarını söylediler. AFAD, Çevre Şehircilik Bakanlığına ve valiliğe başvuru yaptık. Hiçbir şekilde başvurumuz değerlendirilmedi. Değerlendirileceğini de sanmıyordum. Çünkü ellerine aldıkları dilekçeler yerlerdeydi. Temizlikçi gelip o dilekçeleri alıp çöpe atıyordu. Oysa 11 bin lira bizi kurtarabilirdi. Sadece 2 buçuk bin lira ve konteynır verildi” şeklinde konuştu.    ‘ÇOCUKLARIN EĞİTİMLE ALAKASI KALMADI’   Giyim, gıda gibi yardımların konteynır yönetime devredildiğini belirten Yavuz, yardımların yönetime yakın kişilere verildiğini ifade etti. Yardım alma talebinde bulunanlara ise “Yalan, böyle bir şey gelmemiş” denildiğini aktaran Yavuz, “Konteynır yaşamı çok kötü. Konteynırda terleme olduğu için ağır nem kokusu var. Bir elektrik gittiği zaman içerisi buz gibi oluyor. Geçen ay soba bozuldu, yaptırmak için 40 takla attık. ‘Bozulmamışsa bize sorun çıkarmayın, bozulmuşsa getirin’ sözleriyle karşılaştık. Değiştirdiler fakat küçük olduğu için ısıtmıyor. Çocuklarımın eğitimle alakaları kalmadı artık. Canlı derslere giremiyorlar” diye konuştu.    VERİLEN VAATLERİ YERİNE GETİRİLSİN   Eşinin işsiz olduğunu ve depremden önce kiralık evde kaldıklarını aktaran Yavuz, depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen verilen sözlerin yerine getirilmediğini ifade etti. Yavuz, "Unutulduk. Bizlere yardımcı olmalarını istiyoruz. İmkanları var. Verdikleri vaatleri yerine getirmelerini istiyoruz. Normalde evlerinde yaşayan insanlar zor durumdayken biz bir demirin arasında yaşam mücadelesi veriyoruz. Rahat bir yaşam sürmemiz için verilen vaatler yerine getirilmesi yeterli. Çok bir şey istemiyoruz. Benim durumumda olan binlerce aile var” sözlerine yer verdi.    NÖBET TUTUAN ASKERLER   Bir yıldır konteynırda yaşayan ve güvenlik nedeniyle ismini vermek istemeyen bir yurttaş ise,  konteynır giriş çıkışlarına konulan askerlerin görevlerinin dışında hareket ettiğini ifade etti. Nöbet tutan askerlerin sürekli genç kadınlarla iletişim kurduğunu belirten yurttaş, “Hiçbir şey gizli yapılmıyor. Evli ve bekar kadınlarla konteynır girişinde nöbet tutan asker ve görevliler iletişime geçiyorlar. Dışarda bu kişilerle görüşülüyor. Bundan rahatsızlık duymanın yanında tedirginlik duyuyoruz. Çünkü görevlerinin dışında hareket ediyorlar" dedi.