Açlık grevindeki tutukluların sesi ol! 2021-01-31 09:07:20   ANKARA - Cezaevlerinde devam eden açlık grevleri için duyarlılık çağrısında bulunan demokratik kitle örgütü temsilcileri, vicdan sahibi herkesi “tutukluların sesi” olmaya davet etti.   Cezaevlerinde pandemi döneminde artan hak gasplarının sona ermesi ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin sonlandırılması talebiyle 100’ü aşkın cezaevinde devam eden açlık grevi eylemi, 66’ncı gününe ulaştı. 27 Kasım 2020 tarihinde başlatılıp, süresiz ve dönüşümlü olarak sürdürülen eylemi, 13’üncü gruplar devraldı.    İktidarın öne sürülen taleplere dair sessizliğini sürdürdüğü açlık grevi, günden güne daha fazla kamuoyunun gündemine oturdu. Demokratik kitle örgütleri temsicileri, süren açlık grevleri konusunda duygu ve düşüncelerini dile getirerek, duyarlılık çağrısında bulundu.   Alınteri Gazetesi Ankara Temsilcisi Zarife Çamalan, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Yaren Tuncer ve Hakların Demokratik Partisi (HDP) Ankara İl Eşbaşkanı Pakize Sinemillioğlu, kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulundu.   KARABUDAK: CANLAR YANMADAN...   Demokratik Alevi Derneği (DAD) Ankara Şube Eşbaşkanı Mustafa Karabudak, cezaevlerinde yaşana sorunlara ilişkin diyalog yolları kapandığı için tutukluların açlık grevine başladığını dile getirdi. Karabudak, Aleviler olarak canlı cansız cümle cana ikrar veren bir inançla tutukluların tecrit ve antidemokratik uygulamalar gibi haklı talepler üzerinden başlattıkları açlık grevlerinden kaygılı olduklarını ifade etti. Bir an önce diyalog yollarının açılması gerektiğini söyleyen Karabudak, “Hiçbir canın incinmesini istemiyoruz, geçmişte biz bunları yaşadık, ölümler oldu. Devlet tutukluların haklı talepleri üzerinden bir çözüm üretmeli. Açlık grevine giren canlar kendi bedenleri ile rızalaşıp bu eyleme girdiler. Onlara herhangi bir sözümüz olamaz ancak saygı duyarız. Kamuoyunu ise vicdana davet ederiz” diye belirtti.   Karabudak, vicdan sahibi tüm insan hakları savunucularına şu sözlerle seslendi: “Bir araya gelip tutukluların sesi olmak için neler yapılabilir konuşmamız lazım. 2018’de çok canlar hakka yürüdü. Bunların bir daha olmaması için, bu eylem başka bir yere evirilmeden talepler karşılanmalı. Hızır ayındayız, Hızır cümle canın yardımcısı olsun.”    ÇAMALAN: GÖREVİMİZ SES OLMAK   Salgın döneminde cezaevlerindeki hukuksuzlukların arttığını dile getiren Alınteri Gazetesi Ankara Temsilcisi Zarife Çamalan, “İktidar her söyleminde Türkiye’nin ‘demokratik, hukuk, adaletli’ bir ülke olduğunu öne sürüyor. Bu söylemleri son günlerde çok duyuyoruz. Ancak biz Türkiye’de bunların hiç birinin kalmadığını biliyoruz. Eğer Türkiye’de demokrasi, hukuk ve adalet varsa, o zaman eşit bir şekilde tutsaklara davranmasını ve tecridin sonlandırılması gerekiyor” dedi   Çamalan, bu süreçte çok olumlamasalar da cezaevlerinde, tecrit içinde tecrit uygulanması ve özellikle Kürt halkının Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride karşı bir direniş başlatıldığını kaydetti. Çamalan, taleplerinde haklı olan tutukluların dışarıda yürütülen mücadelenin zayıf olmasından kaynaklı yeniden açlık grevi başlatmak zorunda kaldıklarını da vurguladı.   Dışarıda olan herkesin görevinin “tutukluların sesi olmak” olduğunun altını çizen Çamalan, “Ses çıkarılmadığı için toplumun tümüne nufüz eden tecridin birlikte mücadele ile kırılabileceğinin belirten Çamalan, “Ne yazık ki diktatörlük ile yönetilen bir ülkedeyiz ve cezaevleri üzerinde özel bir politika var ama direnenler başaracak ve zafer direnenlerin olacak” diye konuştu.   TUNCER: FAŞİZME YÖNELEN İRADE BEYANI    Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) MYK üyesi Yaren Tuncer de açlık grevlerini sadece tutukluların bedenlerini açlığa yatırdıkları bir eylem olarak değil, devlete, faşizme yönelen bir irade beyanı olduğunu ifade etti.   Bu yüzden açlık grevini son derece aktif ve harekete geçirecek bir eylem olarak gördüklerini belirten Tuncer, sosyalist gençler olarak 2018’de Leyla Güven öncülüğünde başlatılan açlık grevi ile ölüm orucuna dönüşen eylemleri de sahiplendiklerini anımsattı. Leyla Güven’in öncülüğündeki eylemde tutukluların 200’üncü gününde zafer kazandığını hatırlatan Tuncer, şunları söyledi: “Ailelerin sahiplenmesiyle, beyaz tülbentli analarımızın hapishaneler önündeki direnişleri, bedenlerini açlığa yatıran ve daha sonra fedai eylem gerçekleştiren yoldaşlarımızın kararlılığı ve sokaklarda onlara ses veren; içeride dışarıda tecridi kırmaya yemin etmiş halkın kendisiyle devlet faşizmine geri adım attırdık.”    İktidarın bu zaferi tutukluların elinden geri almak istediğini sözlerine ekleyen Tuncer, salgının da bu amaçla bir fırsat olarak kullanıldığını kaydetti. Tuncer, “Bir çok kadın düşmeni tacizci, tecavüzcü serbest bırakılırken siyasi tutsaklar hapishanelerde ölüme mahkum bırakıyor. Bunun karşısında halkın, özellikle gençliğin sokakta hesap soran eylemlerinin kazandıracağı fikrindeyiz” dedi.   SİNEMİLLİOĞLU: DIŞARIDA HAYKIRACAĞIZ    Hakların Demokratik Partisi (HDP) Ankara İl Eşbaşkanı Pakize Sinemillioğlu da açlık grevlerinin tutukluların en son başvurdukları bir direniş biçimi olduğunu ifade etti. Açlık grevleri ölüm oruçlarına dönüşmeden herkesin tutuklulara ses vermesi gerektiğini söyleyen Sinemillioğlu, “Talepleri, hepimizin talep ettiği insanca yaşama talebi. Seslerine ses olmamız gerekiyor. Açlık grevi taleplerini dışarıda haykırmamız lazım. Son günlerde devrimciler üzerinde zulüm arttı, ancak ne yaparlarsa yapsınlar biz sözümüzü söylemeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.   CPT’YE TEPKİ   Türkiye’ye gelen CPT heyetinin İmralı’ya gidip Öcalan’ı ziyaret etmemesine de tepki gösteren Sinemillioğlu, “Açlık grevlerinin başlama nedeni olan İmralı’daki tecridin üstüne gitmeleri gerekirken maalesef Adalet Bakanı ile görüşüp, gidiyorlar. Açlık grevleri için uluslararası arenada daha fazla ses çıkarmak gerekiyor. Bu hukuksuzluğu herkes bulunduğu yerden dillendirmesi gerekiyor” diye konuştu.   MA / Emrullah Acar