Hamzaoğlu: 2017'de postal 2021'de kelepçe faşizmi 2021-02-05 09:24:37   İSTANBUL - Barış Akademisyeni Onur Hamzaoğlu, 2017’de akademi giysilerinin polis postallarıyla çiğnendiğini, 2021’de ise üniversitelerin kapısına kelepçe takıldığını belirterek, kayyım rektörü atanmasını “21’inci yüzyıl faşizmi” olarak tanımladı.   Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin AKP’li Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasına karşı başlattığı protesto eylemleri devam ediyor. Akademisyenlerin de katıldığı eylem birçok yerde sahiplenirken, protesto eylemlerinde öğrenciler polis saldırısına rağmen sokak ve meydanlarda taleplerini haykırmaya devam ediyor. Bir ayını geride bırakan direnişi bastırmak amacıyla yüzlerce öğrenci gözaltına alındı. İktidar ise yaptığı açıklamalarla protesto eylemlerini manipüle ederek, öğrencileri hedef almaya devam ediyor.    BARIŞ AKADEMİSYENLERİ    Tüm bunlar olurken AKP iktidarının akademiye yönelik baskı politikaları “kayyım rektör” ile sınırlı değil. İktidar akademiye ilk ciddi müdahalesi 2015-16'da çatışma ve operasyonlar sırasında sokağa çıkma yasaklarının ve şiddetin sona ermesi için “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini ve imzacı bin 128 imzacıyı “terörize” ederek hedef aldı. Bildiri imzacılar hakkında davalar açılırken, dava sonuçları beklenmeden akademisyenler bir bir ihraç edildi.    AKADEMİNİN İÇİ BOŞALTILDI   İktidarın akademiye yönelik diğer bir yönelim ise 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimin ardından oldu. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) eliyle üniversitelere yönelen iktidarın, bilimsel bilginin kaynağı olan akademinin içini boşalttığı ifade edildi.     CÜBBELER POSTALLARLA EZİLDİ    Eğitim alanında yaşananlara kayıtsız kalmayarak 8 Şubat 2017’de Ankara’da bir araya gelen eğitimcilerin cübbelerinin polisler tarafından postallarla çiğnenmesi ise hafızalara kazandı. Öyle ki o gün Brüksel'deki 179 ülkeden 32 milyon eğitimci üyesi bulunan Eğitim Enternasyonalince tarafından "Dünya Akademik Özgürlük Günü" ilan edildi.    KAPIYA KELEPÇE    Eğitimcilerin cübbelerinin polisler tarafından çiğnenmesi iktidarın eğitime olan yaklaşımını göstergesi olarak yorumlanırken, Boğaziçi Üniversite kapısına takılan ve hafızalara kazınan kelepçe takılması ise iktidarın eğitime yaklaşımın dışavurumu olarak adlandırıldı.    “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzalayan ve görevinden ihraç edilen akademisyenlerden Onur Hamzaoğlu, öğrenci eylemlerini ve protestoların “terörize” edilmesini değerlendirdi.   ‘ÜNİVERSİTELERİ SAHİPLENEMEDİK’   Kayyım rektör atamalarının sadece üniversitelerde sınırlı olmadığını, AKP iktidarının ülkeyi yönetememe sorunu olarak ortaya çıktığını söyleyen Hamzaoğlu, HDP belediyelerine atanan kayyımları örnek gösterdi. HDP belediyelerine kayyım atanırken ana muhalefet partisi ve bütün birleşenlerinin yaşananları fark etmediğini ya da fark etmek istemediğini belirten Hamzaoğlu, 15 Temmuz askeri darbe girişiminin ardından iktidarın OHAL ile üniversiteleri gündeme alındığını söyledi.    Hamzaoğlu, “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisiyle yaşananlara tepki gösterdiklerini, ihraçlarıyla üniversitelerde yeni bir döneme geçildiğine değinerek, “Bu süreç 4 yıla yakın yargılamayla devam etti. Bununla beraber Türkiye üniversitelerinin akademi camiası yeterince emek veremediler. Üniversiteleri OHAL’de sahiplenemedik. Bu nedenle AKP iktidarı YÖK üzerinden çok önemli değişiklikler yapıp hayata geçirdi” dedi.   İHRAÇLAR VE KAYYIMLAR   Akademisyenlerin ihraç edilmesine yeterince tepki gösterilmediği eleştirisinde bulunan Hamzaoğlu, “Aynı şey kayyım atanan HDP belediyeleri için yaşandı. Tepki gelişmeyince bugüne gelindi. İktidarın cüreti daha da arttı. İktidarın cüretinin atmasındaki sebep daha güçlü olmasından değil, aksine yönetememe konusundaki zafiyetlerinden ve gelişmeyen yetersiz tepkilerden kaynaklanıyor. Bunu görerek hareket etmemiz gerekiyor. Öğrencilerimizden daha fazla öğretim elemanlarının daha fazla sahip çıkmaları ve eylemleri zenginleştirmeleri gerekiyor. Türkiye üniversitelerinin evrensel değerlere sahip üniversiteler olabilmesi adına yeni bir dönemin kapılarını açmanın zamanıdır” ifadelerini kullandı.    POSTAL VE KELEPÇE   “2017’de akademinin giysilerini polis postallarıyla çiğneyen devlet, 2021’de yine polis eliyle üniversitenin kapısına kelepçe taktı. Bu ikisi esasen iktidarın üniversiteler, akademi ve akademik özgürlükler konusundaki perspektifini gösteriyor” diyen Hamzaoğlu, öğrencilerin iktidar yetkilileri tarafından “terörize" edilmesine ve protesto eylemlerinin polis müdahalesine de değindi. Hamzaoğlu, “Ötekileştirmek, düşmanlaştırmak ve hedef göstermek adına baskı yaratmak bu sistemde olağan ama çok tehlikeli bir tutumdur. Hedef gösterilmeler devam ederse ucu açık bir evreye evrilebilir. Hem karanlık hem de aydınlık için ucu açık bir dönemdeyiz” değerlendirmesinde bulundu.   21’İNCİ YÜZYIL FAŞİZMİ   İktidarın yeni bir sistem inşa ettiğini ve bunu “21’inci yüzyıl faşizmi” olarak tanımlayan Hamzaoğlu, “Çok uzun yıllardır yaşananları ne olduğuna ilgili tartışmalarda 20’nci yüzyıldaki faşizmin biçimiyle tartışıldı. ‘Bakın işte Almanya’da bu vardı şimdi bu yok. İtalya’da bu vardı Türkiye’de bu yok’ gibi karşılaştırmalarla faşizm olup olmadığına karar veriyorduk. Bu ülkede yasama, yürütme ve yargı organları bütünleşti. Yetkiler, tek elde toplandı. Topluma hesap verme mekanizmaları ortadan kaldırıldı. İfade özgürlüğü sonlandırıldı. Yargı doğrudan doğruya iktidarın söylemleri doğrultusunda karar veriyor. Son 15 yıldır dünyada olduğu gibi Türkiye’de de iç güvenlik kurumları silahlandırılıyor. Kadro sayıları artıyor. Ağır silahlarla donatıyorlar. Türkiye’de de bunları yaşıyor. Bu nedenle yaşananları 21’inci yüzyıl faşizmi demenin hatalı olmayacağını düşünüyorum” diye belirtti.   SİSTEMİN İNŞASI    Hamzaoğlu, “İktidar, inşa ettikleri binanın sıralamasını yapıyorlar. Gelişen tepkiler toplamsal muhalefetin toparlanmasına dönüşebilirse; özgürlüklerimize ve toplumsal barışa rağmen inşa edilmek istenen sistemin inşasını geriye dönüştürmemiz mümkün olabilir” diye ekledi. Bütün öğrencilerle onur duyduğunu ve mücadelelerini selamladığını söyleyen Hamzaoğlu, “Üniversiteler yaşadıkları sorunları aşmak adına mücadele etmezse tümüyle ortaöğretim kurumlarına dönüşecekler. Kararlı sahip çıkışlarının devam edeceğini düşünüyorum. Görevi sonlandırılmış bir akademisyen olarak bunun heyecanı taşıyorum. Öğrencilerin eylemlerine hiçbir şekilde şiddete başvurmadan genişletmek gerekiyor” şeklinde konuştu.     MA / Naci Kaya