Öğrenciler: Kayyım rektörün istifası toplumsal kazanım olacaktır 2021-02-19 09:13:55 İSTANBUL - Kayyım rektör atamasını “iktidarın çaresizliği” olarak değerlendiren öğrenciler, “Melih Bulu istese bile istifa etmesi mümkün değil. Bu toplumsal muhalefetin sokakta kazanacağı bir kazanım ve tüm siyasetlerin umut ışığı olacaktır” dedi.  AKP’li Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyım rektör olarak atanmasının ardından öğrenci ve akademisyenlerin 4 Ocak’ta başlattığı protestolar sürüyor. Her geçen gün protestoları yayılan öğrenciler, talepleri yerine getirilene kadar mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı.    Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Felsefe Bölümü öğrencisi Roni Gören, Boğaziçi direnişinin AKP’nin uzun süredir üniversiteler üzerindeki baskısına verilmiş bir cevap olduğunu söyledi. Direnişin aynı zamanda öğrencilerin özgürlük talepleri olduğunu belirten Gören, kayyım rektör atamasını, üniversitelilerin demokrasi mücadelesinde özneleşmelerinin önüne geçilmek için iktidarın attığı stratejik adım olarak değerlendirdi.   ÖĞRENCİLER HEDEFE KONULDU   İktidarın öğrencilerin direnişini baltalamaya ve bastırmaya çalıştığını ifade eden Gören, “Öğrenciler, terörist olduğu ve İslami değerlere hakaret ettiği gerekçeleriyle hedef tahtasına konuldu. AKP uzun süredir kendinden olmayan herkesin ‘terörist ve sapkın’ olduğu söylüyor. Bunun kaçınılmaz sonucu gözaltı, tutuklama ve işkencedir. Herkesin bildiği üzere AKP’nin yayın organı haline gelmiş gazeteler tarafından arkadaşlarımız ilk günden itibaren hedef gösterildi. 500’ü aşkın arkadaşımız gözaltına alındı, birçok arkadaşımız tutuklandı” dedi.   ÇARESİZLİĞİN GÖSTERGESİ   Öğrencilere yönelik saldırıları “iktidarın çaresizliği” olarak tanımlayan Gören, “Herhangi bir şekilde ülkeyi yönetme becerisi kalmayan AKP, saldırganlaşarak siyasi ömrünü uzatmaya çalışmaktadır. Bu durum sadece kayyım rektörlerle sınırlı bir durum değil. Saldırı, belediyelere kayyım atamalarına, milletvekilleri hakkında düzenlenen fezlekelere ve hapse atılan siyasetçilere kadar geniş bir alanda yürütülmektedir. Baskı ve saldırı ne denli büyük olursa, direnişin o denli görkemli olduğunu biliyoruz” ifadelerini kullandı.   BİRLEŞİK MÜCADELE ÇAĞRISI   Demokrasi ve özgürlük mücadelesi yürüten güçlerin birleşik bir demokrasi cephesini inşa etmek için bir araya gelmesi gerektiğinin altını çizen Gören, “Bugün net biçimde görülüyor ki AKP iktidarda olduğu sürece, Boğaziçili öğrencilerin kaderi, HDP’li belediyelerin kaderiyle, kadınların, gençlerin ve LGBTİ+’ların kaderi, işçilerin ve emekçilerin kaderiyle birleşmiştir. O zaman görev, yan yana gelişi kalıcı bir mücadele aygıtına dönüştürmektir” diye konuştu.   'İSTİFA EDEMEZ’   İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü öğrencisi Sera Sonat, kayyım Bulu'nun tavrının atanmış bir rektörden beklenen nitelikte olduğunu ifade ederek, iktidardan aldığı “sahte” meşruiyetle kendi öğrencilerini tutuklatabilecek bir koltuk sevdası olduğunu söyledi. Bulu’nun kendi iradesiyle istifa kararı alabilecek bir konumda olmadığını sözlerine ekleyen Sonat, “Mevcut siyasal iktidar, olayı üniversitelerin özgürlüğü bağlamından çıkartıp toplumsal muhalefetle olan mücadelesinde bir cephe olarak değerlendiriyor. Kısaca Melih Bulu, AKP için iç siyasette geri adım atmama politikasının bir sembolü. Bu yüzden kendi istese bile, istifa etmesi mümkün değil. Bu toplumsal muhalefetin sokakta kazanacağı bir kazanım, hakkını aramak için tüm hukuksal yolları kapatılmış ve dört bir yandan kuşatılmış tüm siyasetlerin umut ışığı olacaktır” diye belirtti.   DAYANIŞMANIN ÖNEMİ    Öğrenci dayanışmasının halkta olumlu karşılıkları olduğunu vurgulayan Sonat, sözlerini şöyle sürdürdü: “İçinde yaşadığımız düzen, her gün daha çok insanı dayanışmaya itiyor ve özellikle öğrenciler direnişimizi fazlasıyla destekliyor. Bu noktada dayanışmanın maksimum potansiyeline erişememesinin sebepleri var. Başta kendini muhalif gören siyasi partilerin çoğunun örgütlerini ve seçmenlerini direnişe destek yönünde harekete geçirmemesi sebeplerden bir tanesi. Bu partiler olaya sempatik yaklaşarak, öğrencilerin tepkisini de çekmeden gündemden sıyrılma peşindeler. Fakat öğrenciler her geçen gün bu çabayı daha da ifşa ediyor ve farkına varıyorlar. Ülkemizde insan onuruna yakışır şekilde yaşamayı savunmanın her bireye düştüğünü, fakat önce siyasetçilerin sorumluluğu olduğunu, işlerini yapmaları gerektiğini onlara tekrar tekrar hatırlayacağız. Ya halkın yanında yer alacaklar ya da onların üstlenemediği sorumluluğu başkaları üstlenecek ve mevcut siyasiler bu arenadan silinecekler. Özetle halkın desteğini hissediyoruz ve siyasilerden de bekliyoruz.”