İstanbul Newroz’unun adandığı Zengin’in kızı: Yas değil direniş günü 2021-03-16 09:01:16 İSTANBUL - İstanbul’da 2012 yılında Kazlıçeşme Meydanı’ndaki Newroz kutlamalarına yönelik polis saldırısı sonucu yaşamını yitiren Hacı Zengin’in kızı Eylem Zengin Ayata, Newroz’un aileleri için yas değil, direniş günü olduğunu söyledi.  Demirci Kawa’nın Asur’un zalim kralı Dehak’a karşı kazandığı zafer ile yaktığı Newroz ateşi, 2 bin 633 yıldır yanmaya devam ediyor. Dehakların ardıllarının devam ettirdiği yasak ve saldırılara karşı Çağdaş Kawaların direnişi de kesintisiz bir şekilde sürüyor. Eşsiz direnişlere sahne olan Newroz direnişlerinde Kürt halkının ölümsüzler kervanına katılanlardan biri de Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Arnavutköy İlçe Yöneticisi Hacı Zengin. 18 Mart 2012 tarihinde İstanbul Kazlıçeşme Meydanı’nda kutlanmasını yasaklanan Newroz’da alanlara akan yüzbinlerce kişiden biri olan Zengin, polislerin gaz bombalı saldırısı sonucu yaşamını yitirdi.    Zengin’in ölümüne ilişkin İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından başlatılan soruşturma ise 2015 yılında "takipsizlik" kararıyla cezasızlıkla sonuçlandı.    Bu yıl 20 Mart günü Yenikapı Meydanı’nda kutlanacak İstanbul Newroz’u, Zengin ve Newroz kutlamalarında yaşamını yitirenlere adandı.   Zengin’in kızı Eylem Zengin Ayata, 2016 yılında Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra ilk işi babasına ilişkin dosyaya dahil olup, adalet mücadelesini yürütmek oldu. Hem hukuk hem de Newroz mücadelesini omuzladıklarını belirten Ayata, Newroz’un kendileri için yas günü değil, direniş günü olduğunu söyledi.   ÖZLEM DOLU YILLAR   Babasının yaşamını yitirişinin üzerinden geçen 9 yılda yaşamlarında birçok değişiklik olduğunu dile getiren Ayata, bu süreçte babasının yokluğunda yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: "Ben ve kardeşlerim okulumuzu bitirip iş hayatına atıldık. Evlendik, çocuklarımız oldu. Farklı şehirlerde yaşamaya başladık. Farklı sosyal çevrelere girdik. Ama tüm bunları yaşarken, babamın yokluğunu ziyadesiyle hissettik. Babam hayatımıza giren insanlarla, çocuklarımızla tanışamadı. Okul mezuniyetlerimize gelemedi. Bizim onunla paylaşmak istediğimiz, onunla yaşamak istediğimiz hiçbir değişim ve gelişmede yanımızda değildi. Tüm bunları yaşarken de tüm mücadelelere rağmen ülkenin gün be gün yokuş aşağı düşüşünü ve babamın ölümüne neden olan zihniyetin kendini tüketerek yayılışını izledik.”   HUKUK VE NEWROZ MÜCACELESİ    Babasının yaşamını yitirdiği 2012 yılında henüz Hukuk Fakültesi 1’inci sınıf öğrencisi olduğunu belirten Ayata, üniversiteyi bitirir bitirmez babasının dosyasına dahil olarak, hukuki sürece müdahil olduğunu kaydetti. Babasının yaşam hakkının saldırgan ve hep tüketmek üzere kurulu zihniyet tarafından elinden alındığını vurgulayan Ayata, “Söz konusu babamın yaşam hakkının elinden alınmasına yönelik bir hukuk mücadelesi olduğu için, duygusal olarak yıpratıcı olsa da mücadelemizi hep diri tutmamızı sağladı” dedi.   Hukuk arayışının yanı sıra süreç içerisinde babasının uğruna yaşamını yitirdiği mücadelesini sürdürmeye ve üzerine bir şeyler katarak yürümeye devam ettiklerinin altını çizen Ayata, “Hem gerçek faillerin cezalandırılmasını talep ediyoruz hem de günümüzde iktidar olan yıkıcı, yok edici siyasi anlayışın ve bunun halklar üzerindeki yansımasının son bulmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.   BİNLERCE YILLIK ANLAM   Newroz’un Kürt halkı için tarih boyunca hep direniş ve başkaldırıyı simgelediğini, aradan geçen binlerce yıla rağmen bu anlamını halen koruduğunu dile getiren Ayata, “Kürt mitolojisinde Demirci Kawa destanında direnişin başarıya ulaşmasıyla bahar gelir. Yakın tarihimizde Mazlum Doğan, Demirci Kawa Destanı’nı bir anlamda ete kemiğe bürümüş, ona siyasi bir anlam yüklemiştir. Newroz Kürtlerin günümüzde verdiği mücadelede, yine bir direniş, bir mücadele aracı olma vasfını sürdürüyor” diye konuştu.   YASAĞA KARŞI BİTMEYEN DİRENİŞ   Babasının yaşamını yitirdiği 2012 Newroz’unda olduğu gibi pek çok kez getirilen yasak ve engellemelerin halkların taleplerini görmezden gelmek, onları yok saymak ve taleplerini dile getirme haklarını ellerinden almak amacı taşıdığını sözlerine ekleyen Ayata, “Ancak Kürt halkı tarih boyunca kaybetmediği direniş geleneğini yine devam ettirmiştir. Bu tavır kaybedilmemesi gereken kıymetli bir tavırdır” diye belirtti.   YAS DEĞİL DİRENİŞ GÜNÜ   Ayata, babasının yaşamını yitirdiği gün olması nedeniyle Newroz’u bir yas günü olarak değil, coşkuyla karşıladıkları bir gün olarak yaşadıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti: “Normal şartlarda insanlar sevdikleri insanları kaybettiklerinde, onları hüzünlü bir duygu durumuyla anarken, biz büyük bir coşkuya ortak olarak anıyoruz. Babamın yaşamını o günde kaybetmesi, Newroz’u ben ve ailemin nazarında bir yas ve anma gününe bürümedi. Tam aksine tarihten gelen ve Kürt mücadelesinin ona kattığı değerin yanı sıra bir de bizim nazarımızda babamın hayatıyla katmış olduğu bir anlam kazandı.”   YAŞAMLARINI ADALETE ADADILAR   İstanbul’da gerçekleşecek kutlamaların babasına ve babası şahsında Newrozlarda yaşamını yitirenlere adanmasını ilişkin ise Ayata, “Newroz her ne kadar babama ve Newrozlarda yaşamlarını yitirenlere adansa da onlar hayatlarını içinde bulundukları dünyayı daha güzel, daha adil, daha yaşanılası bir yer haline getirmeye adadılar ve bu yolda yaşamlarını yitirdiler. Yani Newroz hep yaşamla, yeniden doğmakla, umutla özdeştir ve bu anlayışla kutlanmalıdır” şeklinde konuştu.    NEWROZ ÇAĞRISI   Ayata, iktidarın pandemi sürecinde dahi insan sağlığını değil, siyasi kaygı ve çıkarları doğrultusunda hareket ettiği bir dönemde Newroz’u sahiplenmenin önemine değinerek, “Emekleri sömürülen işçileri, dilleri, kültürleri yasaklanan, asimile edilmeye çalışılan halkları, erkek iktidarın ölüm tehdidi altında olan kadınları, içinde bulundukları toplumda bir yaşam alanı edinmek için bile büyük mücadele veren ve hep tehdit altında olan LGBTİ+ bireyleri, yani ezilen, ötekileştirilen, tek tipleştirilip sindirilmeye çalışılan bütün toplulukları Newroz’a ve Newroz coşkusuna sahip çıkmaya davet ediyorum” çağrısında bulundu.    MA / İdris Sayılğan