Elektronik kelepçe bir şiddet aracına dönüştü 2021-04-01 09:04:48 İSTANBUL - İstanbul Sözleşmesi’ni referans alan 6284 sayılı yasa kapsamında uygulamaya geçirilen elektronik kelepçe, son dönemlerde şiddet faili erkekleri değil kadın ve muhalifleri cezalandırma aracına dönüştürüldü. Avukat Eylem Arzu Kayaoğlu, uygulamanın bir şiddet aracına dönüştüğünü söyledi. Kadına yönelik şiddete karşı caydırıcı bir uygulama olarak elektronik kelepçe, bir 8 Mart günü Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı arasında imzalanan ortak protokolle uygulamaya geçirildi. 8 Mart 2015 tarihinde imzalanan protokolle alınan karar,  6284 sayılı "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun" kapsamında alındı. Şiddet faili ya da şüphelisi olan erkeklere yönelik uzaklaştırma kararı alan kadınların korunması için 2019’da uygulanan pilot il sayısı 15’e çıkarılırken, 2020 yılında 6284 sayılı yasa kapsamında çıkarılan genelge ile bu uygulama 81 ilde aktif hale getirildi.   Kararın alındığı 2015 yılından 2020 yılına kadar saptanabilen 2 bin 254 kadın cinayetine karşılık bugüne kadar sadece 201 vakada kullanıldı. Buna gerekçe olarak ise, “yüksek maliyet” gerekçesine sığınıldı. Kadına yönelik şiddet ve cinayetlere karşı önlem olarak fail erkeklerin ayağında olması gereken bu elektronik kelepçeler, demokratik hak ve özgürlük mücadelesi verenlerin ayağına takıldı. Verilere göre, sadece bir ayda 40 elektronik kelepçe bu şekilde kullanıldı.    Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şube Eşbaşkanı Avukat Eylem Arzu Kayaoğlu, uygulamayı değerlendirdi.    MÜJDELİ HABER   Erkek şiddetinin önlenmesi amacıyla 6 yıl önce uygulamaya geçilen elektronik kelepçenin kamuoyuna “müjde” olarak lanse edildiğini hatırlatan Kayaoğlu,  Gelinen aşamada, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararıyla birlikte elektronik kelepçenin kontrolsüz, hukuksuz bir biçimde muhaliflere takıldığına dikkati çeken Kayaoğlu, “Anayasa, uluslararası sözleşmeler tarafından suç bile sayılmayan bazı eylemler nedeniyle iktidar politikalarına uygun şekilde konulan yasaklamalar kabul edilemez. Ellerindeki tüm kelepçeleri demokratik hakkını kullanmak için yürüyüşe ya da protestoya katılan öğrencilere, şiddet ve her türlü ayrımcılığa karşı çıkan kadınlara, şarkı söyleyen, marş okuyan, slogan atan, bildiri dağıtmak isteyen muhalif siyasetçilere taktılar. İktidar, Anayasa, uluslararası sözleşme, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) işine gelmeyen kararlarını bile uygulamıyor. Buna karşı ancak hukuk içinde mücadele edilebilir” ifadelerini kullandı.    KELEPÇELER MUHALİFLERE    Bir kısım araçları işlevsel hale getirmenin iktidarın işine geldiğini belirten Kayaoğlu, devletin asli görevinin toplumun can güvenliğini sağlamak olduğunu söyledi. Muhalif görüşlerin hedef alındığının altını çizen Kayaoğlu, “Onlar üzerinden kendi tabanını konsolide etmek, iktidarını devam ettirmek kaygısıyla hareket etmek yerine, temel insan haklarına öncelik vermelidir” dedi. Kayaoğlu, kadın ve çocuklara karşı her türlü şiddetin önlenmesinde önemli ve etkili bir araç olan elektronik kelepçenin amacına uygun kullanılması gerektiğini vurguladı.   KADINLAR HEDEFTE    Elektronik kelepçelerin önlem olarak tek başına bir işe yaramadığını dile getiren Kayaoğlu, ayrımcı ve düşman söylemlerin de sona erdirilmesi gerektiğini belirterek, şöyle dedi: “Son dönemlerde öğrenci eylemlerinden muhalif siyasi parti faaliyetlerine kadar kadınlar sokakta. Bu da ev hapsi gibi adli kontrol hükümlerinin en çok uygulandığı kesimin kadınlar olmasına sebep oluyor. Hayatı boyunca türlü bedeli ödeyerek sokağa çıkmayı başaran, siyasete yön veren kadınların şimdi de iktidar tarafından yargının hedefi haline getirilerek ‘kanunu uygulama’ gerekçesiyle evlere hapsedilmesi elbette ki kabul edilemez. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kadınlar,  birlikte mücadele ile haklarını geri alacaktır. Çünkü hak verilmez, alınır.”