Gazetecilerin savunmasına katılan Baro Başkanı Uçar: Savcı baskı altında 2021-04-02 14:08:46   VAN - İki köylünün helikopterden atılmasını duyurduktan sonra tutuklanan gazetecilerin davasında savunmaya katılan Van Barosu Başkanı Zülküf Uçar, savcıyla ilk görüştüklerinde baskı altında olduğunu hissettiklerini belirterek, "Bu nedenle siz mahkeme üyelerine büyük görevler düşüyor” dedi.    Van'da 2 köylünün helikopterden atılmasını ve gördükleri işkenceyi haberleştirdikleri için 9 Ekim 2020’de tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur, Jinnews muhabiri Şehriban Abi ve gazeteci Nazan Sala ile tutuksuz yargılanan MA muhabiri Zeynep Durgut hakkında "örgüt üyesi olmak" iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması, verilen kısa aranın ardından avukat savunmalarıyla devam ediyor. Van 5'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmanın ikinci oturumunda, duruşmayı izleyen gazetecilerin bilgisayar ve telefonlarını içeriye sokmalarına izin verildi.    ASIL NEDEN HELİKOPTER OLAYI   Duruşmada ilk olarak Cemil Uğur'un avukatı Naim Çali savunma yaptı. Çali, kitap, gazete ve bir telefon görüşmesinin iddianamede suç delili olarak yer aldığına dikkati çekti. Gazeteciler hakkındaki dosyanın asıl nedeninin iki köylünün helikopterden atılması olduğunu vurgulayan Çali, "Müvekkilim bu haberi yapan kişilerden biridir. Doktor raporuna dayanılarak haber yapılmıştır. Bu haber hastane belgesine dayandırılmış bir haberdir. Helikopterden atılma sonrası arşiv arama tutanağı isteniyor. Suçtan tanığa gitme yok, önce şüpheliyi belirleme sonra delil toplama var. Tüm bilgi ve belgeler gözaltı sonrası oluşmuştur. Hazırlanan araştırma tutanağında müvekkille ilişkin hiçbir suç kaydı olmadığı ortaya çıkmıştır" dedi.    SARI BASIN KARTI KOZU   Uğur'un sarı basın kartının olmamasının da iddianamede yer aldığını ifade eden Çali, "Sarı basın kartı bir kozdur. 'Tutuklu gazeteci yoktur' demek için kullanılan bir kozdur. Düşünce ve ifade özgürlüğü nasıl ki muhaliflere hakaret konusunda kullanılıyorsa, bu kart da o şekilde muhalif gazetecilere yönelik kullanılıyor" diye belirtti. Müvekkilinin çalıştığı Mezopotamya Ajansı'nın (MA) ülkenin her bölgesinde faaliyet yürüttüğünü kaydeden Çali, "MA'da çalışmak suç olarak kabul edilemez. Bu suçlamalar yapılamaz. Olayın asıl kaynağı Osman Şiban ve Servet Turgut olayıdır. Müvekkilimiz ödül dahi almıştır" diye konuştu.    İddianamede, Uğur'un hasta tutuklu haberi için bir kişiyle yaptığı telefon görüşmesine yer verildiğini belirten Çali, şöyle devam etti: "Bu telefon görülmesinin içeriği olmadan, görüşme örgütsel olduğu şeklinde bir değerlendirme yapılmıştır. Gazetecilerin şu an salonda bulunan bazı avukatlarla yaptığı mesleki faaliyetleriyle ilgili konuşmalar dahi örgütsel ilişki delili diye dosyaya konmuş."    Çali, son olarak Uğur'u telefonunda yer alan ve suçlama konusu yapılan fotoğraf ve şarkılara değindi. Telefonda, avukatların söylediği şarkılardan suç yaratıldığına hatırlatan Çali, fotoğrafta yer alan ve duruşmada bulunan avukatları mahkeme heyetine gösterdi.   AV. TAMUR: ÇARPITMA VAR   Çali'nin ardından avukat Resul Tamur savunma yaptı. Gazetecilerin çalıştığı ajans ve gazetelerin iddianamede "örgütle bağlantılı" olarak gösterildiğini belirten Tamur, söz konusu ajans ve gazetelerin yasal olduğunu anlattı. Ajans ve gazetelerin sitelerine getirilen erişim engellemelerinin "sitelerin kapatılmış" olarak lanse edildiğine işaret eden Tamur, "MA, Jinnews ve Yeni Yaşam gazetesine dönük bir kapatma ve engelleme kararı yok. Burada çarpıtma var" diye belirtti.    'SAVCI SİPARİŞ TALEBİNDE BULUNAMAZ'   Tamur, iddianamedeki "magazin ve spor haberleri yok" gerekçesine de, "Savcı magazin, spor haberi okumak istiyorsa açıp bir siteden okuyabilir, ancak kimseden sipariş talebinde bulunamaz. Bunun kararını gazeteciler verir" diyerek gazeteciliğin sınırlarını çizdi. MA'nın vergi levhası ve evraklarını mahkemeye sunan Tamur, ayrıca gazetecilere sarı basın karı zorunluluğunun getirilemeyeceğine vurgu yaptı. Tamur, gazetecilerin teknik malzemelerine de el konulamayacağına işaret ederek, malzemelerin iadesini istedi.    İddianamede suç delili olarak gösterilen kitap ve gazetelerin suç olmadığını ifade eden Tamur, şunları dile getirdi: "Yazının ya da eserin sahibine gitmek zorundasınız. Gazete dağıtımcıları da gözaltına alındı ama suç bulunmadığından kovuşturmaya yer yok kararı verildi. Bir tartışma yürütülecekse bunların merkezi ve yetkisi Van değildir. Bu ajansların doğrudan yaptığı bir haberden bahsedilmiyor. Sadece erişim engeli getiriliyor."    AV. OFLAS: DÜĞÜNDEKİ GÖRÜNTÜ DOSYADA   Duruşma Cemil Uğur ve Şehriban Abi'nin bir diğer avukatı Barış Oflas'ın savunmasıyla devam etti. 2 yurttaşın helikopterden atılmasına dair yürütülen soruşturma savcısı ile gazetecilerin soruşturmasını yürüten savcının aynı kişi olduğunu hatırlatan Av. Oflas, helikopter olayının örtülmeye çalışıldığına vurgu yaptı. Müvekkilleri hakkında somut bir delilin bulunmadığını yineleyen Oflas, "Tüm deliller müvekkilimin yakalanmasına ilişkin evinde, ofiste ve telefonunda yer alan görüntülerdir" dedi. Söz konusu delillerle örgüt bağlantısı kurulmaya çalışıldığını belirten Oflas, "Muhalif haber nedeniyle gazetecilerin yargılanması Türkiye ve hukuk açısından utanç kaynağıdır" diye kaydetti.    Müvekkili Abi'nin evinde çıkan sarı, kırmızı ve yeşil renkteki çocuk elbisesinin de suçlama konusu yapıldığını söyleyen Oflas, "Dosya çok karışık. Müvekkilime ait olmayan haber notları delil olarak dosyasına konulmuş. Delil bulunmadığından Cemil'in benim düğünümde çektiği video suç olarak gösteriliyor. Cemil, meslektaşlarımız ve düğün sahipleri suç olarak gösteriliyor. Bunların dosyaya delil olmayacağını onlar da biliyorlar" diye konuştu.    "Hak haberciliği yapmak suç değil" diyen Oflas, gazetecilerin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasını istedi.    BARO BAŞKANI: SAVCI BASKI ALTINDA   Van Baro Başkanı Zülküf Uçar da duruşmada savunma yaptı. "Olayın aslı 2 kişinin helikopterden atılmasıdır" diye söze başlayan Uçar, savcılıkla ilk görüşmelerini anlattı. Uçar, "Bizim net gördüğümüz tablo şuydu; Bu soruşturmayı takip eden savcı bey üzerinde büyük baskı olduğunu anladım. Gazeteci arkadaşlar bu olayı hastaneden almış olduğu evrakta yazanlarla görüyorlar ve alıp haberleştiriyorlar. İlk etapta helikopterden atılma nasıl oldu belirsiz ama arkadaşlar bunu haberleştirdi. 100-150 askerin linç ettiği ve birinin öldüğü ağır bir olay. 2 yıl önce 3 çocuk için işkence olayıyla ilgili rapor yazıp kamuoyuyla paylaştık. Emniyet Genel Müdürlüğü bizi Van Barosu 'terörist' diye hedef gösterdi. Ama o yaptığımız rapor kaç ay önce mahkeme tarafından bizden isteniyor. Biz de böyle olaylarla karşılaşmak istemeyiz" diye konuştu.    BERAAT TALEBİ   Gazetecilerin faaliyetlerinden dolayı tutuklandıklarına dikkati çeken Uçar, "Gazeteciler magazin haberi yapmadıkları için suçlanıyor. Biz de isterdik işkenceyle öldürülen insanlar olmasaydı da sürekli magazinsel haberler okuyalım. Ama acaba bugün hangi ihlal yaşanacak diye her gün uyanıyoruz. Bu nedenle hakkaniyet ve yasalara uymada siz mahkeme üyelerine büyük görevler düşüyor. Bugün gazeteciler, gazetecilik yaptıkları için yargılanıyorlar. Tamamen gazetecilik faaliyeti. Henüz hakkında erişim engeli olan bir haber sitesini nasıl örgüt kapsamında düşünüyoruz ve suç isnat ediliyor. Burada yargılanan 4 ya da 5 kişi değil, gazeteciliktir. Gazeteci arkadaşlarımızın tutuksuz yargılanarak, beraat etmelerini istiyoruz" talebinde bulundu.    Cemil Uğur'un avukatlığını üstlenen Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) avukatlarından Ülkü Şahin, iddianamede gazetecilerin sarı basın kartlarının olmamasının suç olarak gösterilmesine değindi. Danıştay'ın bu yöndeki "ihlal" kararına değinen Şahin, "İletişim Başkanlığı gazeteci olmak için basın kartına ihtiyaç olmadığını, basın kartının kolaylaştırıcı olduğunu belirtiyor" dedi. Şahin, gazetecilerin tahliyesini istedi.    Daha sonra Av. Zelal Pelin Doğan, İstanbul bağımsız Milletvekili Ahmet Şık’ın olaya ilişkin hazırladığı raporu mahkemeye sundu.   Savcılık, 4 gazetecinin tutukluluğunun devamını istedi. Mahkeme heyeti, duruşmaya karar verilmek üzere ara verildi.