Kürt gazeteciler: Ersöz ve Anter’in kalemi yazmaya devam edecek 2021-04-22 09:03:05 İSTANBUL - Kürt Gazeteciler Günü’nün aynı zamanda hakikat yolculuğu olduğuna dikkati çeken gazeteciler, "Kalemimizi Gurbetelli Ersöz ve Musa Anter gibi değerlerden devraldık. Onların kalemi dün de yazıyordu, bugün de yazıyor, yarın da yazacaktır” dedi. Bedirhan Bey’in oğlu Mîqdad Mîdhed Bedirxan tarafından 22 Nisan 1898’de Mısır’ın başkenti Kahire basılan ilk Kürtçe gazete olan “Kürdistan Gazetesi”nin yayın hayatına başlamasının üzerinden 123 yıl geçti. Toplam 31 sayısı çıkan gazete, 1902’de yayın hayatına son verdi. 1973 yılından bu yana ise gazetenin yayın hayatına başladığı 22 Nisan, Kürt Gazeteciler Günü olarak kutlanıyor. Gazetecilerle Kürt Gazeteciler Günü’nü ve özgür basın geleneğini konuştuk.   İDDANAMELER    Kürt gazeteciler olarak alanlarda birçok engelleme ve baskı ile karşılaştıklarını belirten Gazeteci Sadiye Eser, Kürt basını üzerindeki baskıların engelleme ile sınırlı olmadığını ifade eden söyledi.  Eser, “Bu baskılar kimi zaman tutuklama kimi zaman farklı bir biçimde karşımıza çıkıyor. İddianamelerde ise yaptığımız haberlerden başka hiçbir şey bulamıyorlar” dedi.   HAK İHLALLERİNİ YANSITIYOR   “Kürtlerin yaşadığı zulüm ve hak ihlallerini yansıtabildiği tek alan Kürt basınıdır” diyen Eser, bu nedenle Kürtler için gazeteciliğin önemli bir noktada durduğunu dile getirdi. Eser, “Van’da arkadaşlarımız 2 yurttaşın helikopterden atılmasını ortaya çıkardı ve sonrasında tutuklandılar. Buna benzer birçok haberi yine Kürt basını ortaya çıkardı. Kürt basını olmamış olsaydı belki bu haberi yayınlayabilme cesaretini gösterecek medya olmayacaktı. Kürtler her dönem bir şekilde zulme maruz kalıyor ve bunları yayınlayabilecek cesareti gösteren basın kurumu ise neredeyse yok” diye belirtti.   BASKILAR ŞEKİL DEĞİŞTİRDİ   Kürt basınının var olduğu günden bugüne kadar hakikati ortaya çıkarmaya çalıştığını ifade eden Eser, iktidarların ise sürekli bu nedenle hedef haline getirdiğini söyledi.  Eser, “Yaşanan hak ihlallerinin duyurulması istemiyorlar. 90’larda gazeteciler katlediliyor, gazete binaları bombalanıyordu. Bugün geldiğimiz noktada belki katledilmiyoruz ama kapatmalar, gözaltılar ile karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.   DİRENİŞLE BUGÜNLERE GELDİK   Hiçbir zaman gerçekleri yazmaktan vazgeçmeyeceklerinin altını çizen Eser, “Bu noktada dünden aldığımızı mirası sürdüreceğiz. Gazeteci arkadaşlarımız katledildikten sonra başkaları yerlerine haberlerini yazıp yayınlamıştı. Özgür Gündem Gazetesi kapatıldığında çalışanlarının hepsi gözaltında olmasına rağmen ertesi gün ‘Boyun eğmeyeceğiz’ manşeti ile çıktı. Bugün engellenebilir, tutuklanabiliriz ama biz Musa Anter, Gurbetelli Ersözlerden aldığımız mirası sürdüreceğiz. Baskılardan söz ediyoruz fakat Kürt basını bir yerden de direnişi ile bugünlere geldi. Bütün baskılara karşı bu kadar büyümesinin Kürt basınının direnişinin ne kadar büyük olduğu gösteriyor” şeklinde konuştu.   ‘TOPLUMA KARŞI SORUMLUYUZ’   Yeni Yaşam Gazetesi Editörü Gülcan Dereli de, özgür basında çalışmanın cesaret isteyen bir görev olduğunu söyleyerek, çalışanların bu görevin farkında olarak çalışmaya geldiğini ifade etti. Yaptıkları haberlerin dava konusu olduğunu ve birçok arkadaşlarının ise hakikati yazdığı için tutuklandığını dile getiren Dereli, “Özgür basın çalışanları gerçeği tüm açıklığı ile halka ulaştırmanın bedelini cezaevine girerek ödemek zorunda bırakılıyor. Gerçeklerin bilinmesi iktidarı rahatsız ediyor ve bunun karşılığında çalışmalarımız engelleniyor. Bunlar bizi zorlasa da hakikat yazmaktan alı koymadı koyamaz da. Gerçeği halka ulaştırmak bizim görevimiz çünkü biz topluma karşı sorumluyuz” diye belirtti.   HAYATİ ÖNEMDE   “Bölge kentlerinde olup biteni tüm gerçekliğiyle halka ulaştıran mecra özgür basındır” diyen Dereli, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü: “Kürtler için gazeteciliğin önemi şuradan geliyor. Diyarbakır'ın Sur ilçesinden örnek vereyim. Bir ilçe yok edildi ve binlerce yurttaş zorla yerinden göç ettirildi. Bu Sur değil de İstanbul'un herhangi bir ilçesi olsaydı abartısız tüm basın yaşananlara geniş yer verirdi. Ancak söz konusu Kürtlere ait bir yer ise görmezden gelinir hatta üstü kapatılır, kapatıldı da. İşte bu nedenlerden dolayı Kürtler için özgür basın hayati önem taşıyor. Çünkü özgür basın da olmazsa ateş sadece dumanın çıktığı yere kadar görünür ama özgür basın o dumanı daha geniş bir kitleye ulaştırıyor.”   ‘TÜM KESİMLERİN SESİ OLMAYA ÇALIŞIYORUZ’   Özgür basının önemli bir kitle tarafından takip edildiğini vurgulayan Dereli, “Çünkü ezilenlerin, azınlıkların, emekçilerin, kadınların, çocukların, ekolojistlerin, yaşam savunucularının daha birçok kesimin sesi olmaya çalışıyoruz. Yandaş medyanın cesaret edip yapamadığını biz yapıyoruz. Tek yaptığımız gerçekleri yazmak. Bu da Türkiye halkalarında bir karşılık buluyor diye düşünüyorum. Türkiye basını yıllarca Kürtleri nasıl görmezden geldiyse Kürt basınını da görmezden geldi. Nasıl ki topluma yayılan bir 'Türklük Sözleşmesi' varsa Türkiye basınına da yayılan bir Kürt basınını görmeme sözleşmesi var. Daha açık ifade etmek gerekirse Türk basınının kimi 'sol'dan ve ana akım başta olmak üzere ağırlıklı bölümü Kürt basınına 'üstten, kibirle ve sömürgeci' gözüyle bakar” ifadelerini kullandı.   YAZMAYA DEVAM EDECEK   Özgür basın çalışanlarının bütün baskılara rağmen çalışmaya devam ettiğini belirten Dereli, “Daha önce birçok yöntem denediler. Her giden arkadaşımızın ardından gönüllü birçok arkadaşımız bu mesleğe adım attı. O yüzden özgür basın çalışanlarını baskı ve zulüm ile yıldırmazlar. Çünkü kalemimizi Gurbetelli Ersöz ve Musa Anter gibi değerlerden devraldık. Onların kalemi dün de yazıyordu, bugün de yazıyor, yarında yazacaktır” diye konuştu.   MA / Kadir Güney