Açlık Grevleri İzleme Koordinasyonu: Tutukluların talepleri karşılansın 2021-04-25 09:12:12   URFA - Cezaevinde açlık grevi eylemlini sürdüren tutukluların salgınla birlikte daha ağır hak ihlalleriyle karşılaştığını belirten Açlık Grevleri İzleme Koordinasyonu üyeleri, tutuklularının koşularının düzeltilmesi ve taleplerinin karşılanması için duyarlılık çağırısı yaptı.    PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin sonlandırılması ve artan hak ihlallerini protesto etmek amacıyla cezaevlerinde 27 Kasım 2020’de başlatılan süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemleri 150'nci gününde devam ediyor. 107 Cezaevinde devam eden açlık grevleri, Urfa 1 Nolu T Tipi, 2 Nolu T Tipi ve Siverek T Tipi Kapalı Cezaevlerinde yaklaşık 80 tutuklu 2 Aralık 2020 tarihinden beri süresiz-dönüşümlü olarak eylemlerini sürdürüyor. Urfa’da bulunan, hukuk ve sağlık örgütleri, cezaevinde açlık grevinde olan tutukluları izlemek ve yaşanabilecek olumsuz sonuçların önüne geçebilmek için 15 Mart 2021 tarihinde Açlık Grevleri İzleme Koordinasyonu kurdu.    Koordinasyonda yer alan İnsan Hakları Derneği (İHD) Urfa Şube Eşbaşkanı Mustafa Vefa, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eşbaşkanı Eylem Salar ve Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) Hapishane Komisyon Sözcüsü Serhat Kurt, devam eden açlık grevlerine dikkati çekerek, sahiplenme çağrısında bulundu.    ‘KABUL EDİLEMEZ’   Açlık grevinde olan tutukluların taleplerinin hukuki olduğunu belirten İHD Urfa Şube Eşbaşkanı Mustafa Vefa, salgın döneminde yapılan yasal değişiklerle cezaevlerinde var olan tecrittin daha fazla derinleştiğini dile getirdi. Yapılan yasal düzenlemeleri “Hukuka aykırı” olarak tanımlayan Vefa, “İnfaz Kanunu açıktır, bu infaz kanununda bir mahpusun haklarının neler olabileceği detaylı bir şekilde yazılmıştır. Yapılan son değişiklikler ile salgında bahane edilerek bu haklar kısıtlanmaya çalışılmaktadır. Bu hem hukuki hem de insani olarak kabul edilemez” diye konuştu.    ‘BAŞKA TEDBİRLER ALINABİLİR’   Tutukluların taleplerinin başında İmralı Cezaevi’nde 22 yıldır uygulanan tecridin son bulması olduğunu hatırlatan Vefa, salgınla birlikte cezaevlerinde yeni şekillenen hak ihlalleri olduğuna dikkati çekti. Vefa, bu hak ihlallerine dair şu örneği verdi: “Avukat görüşleri, daha önce kimsenin duymayacağı, görmeyeceği bir ortamda yapılıyordu. Şimdi ise bir cam bölmenin arkasından telefon ile yapılmak zorunda. Ben bir avukatım, müvekkilim ile yaptığım görüşmenin gizli olması gerekmektedir fakat hem telefonun dinlenebilir olması, hem de aradaki cam bölmeden kaynaklı mahpuslar yeteri derecede savunma hakkından yararlanamıyorlar. Bunun yerine birçok tedbir alınabilir. Sağlık hakkı da göz önünde bulundurularak bir çözüm bulunabilir.”    AMAÇ SAVUNMAYI KISITLAMAK   Çözüm olarak hak ihlallerine müsait düzenlemelerin yapıldığının altını çizen Vefa, amacın savunma hakkını kısıtlamak olduğunu dile getirdi. Yasaların uygulanmadığına vurgu yapan Vefa, sözlerini şöyle sürdürdü: “Konumu ve sıfatı ne olursa olsun mahpus olarak insanların güvence altında haklarından faydalanmaları gerekir. Sık sık çağrılar yapıyoruz. Kamuoyunun, hak temelli örgütlerin yetkililere çağrı yapması gerekmektedir. Bu hukuk talebi, aslında yasalar çerçevesinde istenilen taleplerdir. Bu talepleri bir an önce yerine getirilmeli.  Bizlerin özlemi daha fazla hukuka bağlı kalınarak bu tarz eylemlere sebebiyet vermeden yasaların uygulanmasıdır. Kendi yasalarınızı uygulayın.”   SALAR: SALGINA KARŞI KORUMASIZLAR   Geçmiş açlık grevleri süreçlerinde iktidarın “çözüm olamamasından” kaynaklı olumsuz sonuçların meydana geldiğini hatırlatan SES Urfa şube Eşbaşkanı Eylem Salar, “Açlık grevlerinde bulunan tutukluların bağışıklık sistemi diğer yurttaşların bağışıklık sisteminden daha zayıf ve korumasız durumda. Bu nedenle açlık grevlerinin salgın döneminde yaşanılıyor olması sağlık boyutuyla bizim için çok büyük bir sorun. Hem iktidar hem de sivil toplum kuruluşlarından isteğimiz gerekli önlemlerin alınması” şeklinde konuştu.   ‘TECRİT ALTINDAYIZ’   Cezaevinde var olan sorunların topyekun toplumun sorunları olduğunu dile getiren Salar, “İçerde bulunan tutuklular gibi bir tecrit altındayız. Türkiye geneli büyük bir kaos, sorun var. Salgının bir yılını geride bıraktık, iktidarın salgını yönetememesinden kaynaklı ölümler her geçen gün artıyor. Tecrit edildiğimiz yetmiyormuş gibi sağlık hakkımızdan oluyoruz. Dışarıda durum buyken salgın başladığından bu yana sağlıklı haber alamadığımız cezaevlerinde durum daha kötü bir boyuta” ifadelerini kullandı.     İKTİDAR SESSİZ   Açlık grevlerinin 150 gündür devam etmesine karşı iktidarın sesiz kalmaya devam ettiğine dikkati çeken Salar, “İnsanların yaşam hakları bütün kamuoyunun gözü önünde ellerinden alınıyor. Bu talepler sadece içerde bulunan tutukluların talepleri değil biz ‘dışarıda’ bulunanlarında talebi. Bu yük sadece tutukluların omuzuna yüklenmesi kabul edilemez, tutukluların eylemliklerine ses olmak biz sivil toplum kuruluşlarının bir görevi” diye belirtti. Cezaevlerinde yaşanılan hijyen sorununa da değinen Salar, salgından önce var olan sorunların “katmerlenerek” büyüdüğünü sözlerine ekledi.   KURT: HAK İHLALLERİ ARTTI    ÖHD Urfa Hapishane Komisyon Sözcüsü Serhat Kurt ise, Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan ile 25 Mart’ta 4,5 dakika süren görüşmesini hatırlatarak “Bu durum tecrit koşullarını iyileştirme yerine daha ağırlaştırdı. Tutuklular bu tecridin son bulması ve şartların iyileştirmesini istiyor. Tutukluların en insani hakları salgın bahane edilerek ret ediliyor” dedi.  Salgın gerekçesiyle “yüz yüze ilkesi”nin yok sayıldığını ifade eden kurt, bundan kaynaklı hak ihlallerinin arttığına değindi.    ‘TALEPLER BİR AN ÖNCE KARŞILANMALI’   Her gün artan hak ihlallerine karşı cezaevi yönetimlerinin çözüm noktasında gerekli özveriyi göstermediğine değinen Kurt, devamında şunları söyledi: “Başta Abdullah Öcalan olmak üzere bütün cezaevlerinde mutlak hale gelen tecrit bir an önce sonlandırılmalı. Siyasi tutuklular üzerinde olan baskılara son verilmeli. Tutukluların taleplerinin kabul edilmesi için ÖHD olarak yerelde çalışmalar yapıyoruz. Demokratik kitle örgütleri ile birlikte hareket ediyoruz. Bizim çağrımız bu taleplerin muhatabı olan Adalet ve İçişleri Bakanlığına. Bu talepler son derece demokratik talepler, zaman kaybedilmeden bir an önce bu taleplerin gereği yerine getirilmeli.”     MA / Emrullah Acar