1983’den bugüne sınır ötesi operasyonlar 2021-05-06 09:05:19 ANKARA - Barışçıl ve demokratik çözümün kaçınılmaz olduğu Kürt sorununda, 1983 yılında başlayan “Sıcak Takip” operasyonundan bugüne uzanan sınır ötesi operasyonlar, çözümsüzlüğü derinleştirdi, toplumsal uzlaşmanın önüne geçti.  Çözüm sürecinin sürdürüldüğü 2013-2015 yılları dışında, Türkiye’deki tüm hükümetler Kürt sorununun çözümü konusunda “güvenlikçi” politikalarda ısrar etti. Bugüne kadar çok sayıda tekrarlanan sınır ötesi operasyonlar ne askeri ne de siyasi sonuç vermedi. Kürt sorununda Türkiye’nin geleneksel “güvenlik” eksenli politikaları, AKP iktidarı döneminde de açmaza girdi. Operasyonların derinleştirilmesi, barışçıl çözümden uzaklaşmayı da beraberinde getirdi. Toplumsal uzlaşma, temel hak ve özgürlükler, hukuk, demokrasi gibi kavramlar operasyonlar döneminde askıya alınırken, operasyonların maliyeti de bütçeye hayli yük bindirdi.   Ulusal ve uluslararası düzeyde demokratik ve barışçıl çözümün kaçınılmaz olduğu asırlık Kürt sorununa karşı 1983 yılından bu yana geliştirilen sınır ötesi operasyonları derledik.   SICAK TAKİP İLE BAŞLADI   Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) ilk sınırı ötesi operasyonu, “Sıcak Takip” adıyla 1983 yılında başladı. 5 bin civarında asker, operasyon kapsamında sınırın 5 kilometre ötesine kadar ilerleyebildi. Bu operasyonu, 1986-87 yılları arasında adı konulmamış iki sınır ötesi operasyon daha izledi. Bu operasyonlarda hem asker hem de PKK’lilerden yaşamını yitirenlere dair resmi veriler bulunmuyor.   SÜPÜRGE HAREKATI   Sınır ötesi operasyonların kapsayıcılığı, Türkiye ve KDP’nin ilk resmi temaslarının başladığı 1991 yılı ve sonrasına denk düştü. 5 Ağustos 1991’de başlatılan “Süpürge Harekatı” ile PKK’ye ait kamp ve mühimmatların ele geçirilmesi hedeflendi. “Temizlik” olarak yansıtılan ve 13 Ağustos’ta biten operasyon kapsamında, askerler Federe Kürdistan Bölgesi’nde sadece iki hafta kalabildi.   YENİLGİNİN İTİRAFI   TSK’nin tankları yoğun kullanılması nedeniyle “Tank Operasyonu”, PKK’nin ise “Büyük Güney Savaşı” olarak nitelendirdiği 4 Ekim 1992’de bir sınır ötesi operasyon daha başlatıldı. Türkiye’nin bölgesel güçlerle ortaklaşarak girdiği operasyon 45 gün sürdü. Resmi rakamlara göre, operasyona 20 bin dolayında asker, binlerce peşmerge ve korucu katıldı. Büyük hava ve kara desteğinin sunulduğu operasyonla, PKK’nin tasfiye edilmesi hedefleniyordu. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı eleştirdiği açıklamasında, operasyona dair “Türkiye bir koyup üç alacakken, üç koyup bir bile almamıştır” sözleri, “yenilginin” itirafı olarak yorumlandı.   92’DEN SONRA İKİNCİ OPERASYON   1992’den sonra Türkiye’nin bölgesel güçlerle ortaklaşarak başlattığı ikinci büyük operasyon, 1995 yılında “Çelik Harekatı” adıyla başladı. 21 Mart tarihinde başlayan operasyon kapsamında çatışmalar 2 Mayıs’a kadar sürdü. Resmi rakamlara göre, 35 bin askerin yanı sıra peşmerge ve korucuların katıldığı operasyonda, PKK’nin açıklamasına göre 60 PKK’li yaşamını yitirdi, 800 asker öldürüldü. Devlet yetkilileri kayıplarını 64 olarak açıklarken, 185 askerin ise yaralandığını belirtti. Yine devlet yetkilileri 568 PKK’linin yaşamını yitirdiğini ileri sürdü.    BİR YILDA 4 OPERASYON    Nisan 1996’da “Atmaca” ve 14 Haziran 1996’da “Tokat” operasyonları başlatıldı. Bu operasyonlarda siviller yaşamını yitirdi. 12 Mayıs 1997 tarihine gelindiğinde, bu kez “Çekiç Harekatı” adıyla yeni bir operasyon başlatıldı. Resmi verilere göre, 10 bin asker katıldığı bu operasyon da başarısızlıkla sonuçlandı. 25 Eylül-15 Ekim 1997 tarihlerinde yine bölgesel güçlerle ortaklaşmasının ardından TSK “Şafak Harekatı” adıyla yeni bir operasyon başlattı. 15 bin asker ile binlerce korucu ve peşmergenin katıldığı operasyonda, TSK büyük silahlarıyla Federe Kürdistan Bölgesi’ne yerleşti.   MURAT VE SANDVİÇ OPERASYONLARI   TSK, 23 Nisan 1998’de 40 bin askerle Diyarbakır, Bingöl, Muş ve Bitlis il sınırlarını kapsayan “Murat” operasyonunu başlattı. Türkiye, 1999 yılına gelindiğinde de 24’üncü kez sınır ötesi operasyondaydı. “Sandviç” ismi verilen operasyondan da sonuç çıkmadı.   2008 ZAP OPERASYONU   AKP iktidarı döneminde gerçekleşen en kapsamlısı, 21-29 Şubat 2008 tarihleri arasında başlatılan “Güneş Harekatı” oldu. Zap bölgesini hedefleyen bu operasyona, 10 bin asker katıldı. Kara ve hava destekli operasyona bölgesel güçler destek vermezken, PKK ve tabanı tarafından “Zap Direnişi” olarak tanımlandı. 9 gün süren operasyonda, TSK 29 Şubat’ta geri çekilmek zorunda kaldı. Çekilmeyi “Erken çekildi diyorlarsa, gitsinler orada bir 24 saat kalsınlar. Tereyağından kıl çeker gibi gerçekten çok güzel bir çekilme yaptık” diye duyuran dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, ardından 3 Mart günü basına verdiği brifingde, “Geri çekilmede bir tek askerimizi dahi yitirmedik” diyerek, esas başarıyı operasyonda değil, geri çekilmede aradıklarını itiraf etti. Devlet yetkilileri, operasyonda 24 askerin ve 240 PKK’linin yaşamını yitirdiğini açıkladı. HPG’nin operasyonun ardından yayımladığı bilançoya göre, 125 asker yaşamını yitirdi, yüzlerce asker yaralandı, 9 HPG’li yaşamını yitirdi.   2011: SİVİL KATLİAM YAPILDI   Zap yenilgisinin ardından 17 Ağustos 2011’de adı konulmamış bir sınır ötesi operasyon daha başlatıldı. Savaş uçakları operasyonun beşinci günü olan 21 Ağustos 2011’de Kortek-Ranya yolu üzerindeki Bolê köyü yakınlarında seyir halindeki aracı hedef aldı. Araçta bulunan aynı aileden 4’ü çocuk 7 sivil yaşamını yitirdi. PKK’nin “Devrimci Halk Savaşı” adıyla başlattığı hamleler, 2012 yılının Aralık ayına kadar Beytüşşebap, Çukurca, Şemdinli ve Yüksekova hattında sürdü. Bu sürede yer yer çatışmalar yaşanırken, yaşanan gelişmeler sonucu “çözüm süreci” olarak tarihe geçen süreç başladı.   ÇÖZÜM SÜRECİNİ SONLANDIRAN OPERASYON   24 Temmuz 2015’te “Şehit Yalçın” adıyla başlatılan operasyon, tarihsel olarak bir dönüm noktası olması açısından önemliydi. Operasyonun başlamasıyla 2013 yılında başlatılan “çözüm süreci” resmen bitirildi. Kandil, Metîna, Heftanîn, Avaşîn, Xakurkê, Xinêrê, Garê gibi bölgelerin neredeyse tümü 50 uçakla bombalandı. Hemen her gece devam eden operasyonlarda, sivil yerleşim yerleri de hedef alındı, en az 8 sivil yaşamını yitirdi.   SOYLU: KİMSE AĞZINA ALMAYACAK   2016 yılında sınır ötesi hava operasyonları yoğunlaştırıldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 2 Kasım 2016 tarihinde Sakarya’da yaptığı konuşmasında, “Allah şahittir ki kimse bir daha ağzına PKK lafını alamayacak. Bu milletimize namus sözüdür, şeref sözüdür" açıklamasından sonra operasyonlar devam etti. Soylu’nun açıklamasının aksine PKK’ye operasyonlar, 2018 yılında “Kararlılık Operasyonu”, 28 Mayıs 2019’de “Pençe Harekatı”, 13 Temmuz 2019’de “Pençe-2 Operasyonu”, 23 Ağustos 2019’da “Pençe-3 Operasyonu”, 15 Haziran 2020’de “Pençe-Kartal Operasyonu”, 18 Haziran 2020’de “Pençe-Kaplan Operasyonu”, 10 Şubat 2021’de “Pençe Kartal-2 Harekatı”, 23 Nisan 2021’de “Pençe-Şimşek ve Pençe-Yıldırım Operasyonları” adıyla devam etti.   GARÊ OPERASYONU   10 Şubat 2021’de “Pençe Kartal-2 Harekatı” adıyla gerçekleşen operasyonlar, dengeleri değiştiren niteliğe sahip oldu. 6 yıl boyunca PKK’nin elinde bulunan 13 polis ve asker, TSK’nin başlattığı ve bir diğer adıyla “Garê” olarak bilinen operasyon sonucu yaşamını yitirdi. Savunma Bakanı Hulusi Akar, operasyonun “rehineleri” kurtarma amacıyla olduğunu açıklasa da önce askeri bir zafer planlandı, daha sonra Şengal’e müdahalenin önünün açılması hedeflendi. Bunun iç kamuoyuna ve siyasete yansımaları da hesaplanan başka bir hedefti. Ancak Garê’de istenilen sonuç elde edilemedi. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın günler öncesinden “Müjde açıklayacağım” dediği operasyon için “kurtarma operasyonu” olarak düzenlendiğini ancak başarısız olduğunu açıklamak zorunda kaldı. Erdoğan, müjdeyi açıklayamadığı gibi 13 asker ve polisin yaşamını yitirmesinden de sorumlu tutuldu.    YENİDEN ZAP   Garê operasyonundan iki buçuk ay sonra 23 Nisan’da “Pençe Şimşek ve Pençe Yıldırım Operasyonları” başlatıldı. Garê’de olduğu gibi “müjde” ile duyurulmayan bu operasyon, Metîna, Avaşîn ve Zap bölgelerini hedefliyor. TSK’nin geri çekilmek zorunda kaldığı 2008’deki Zap operasyonundan 13 yıl sonra bu kez Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Dağlar, yamaçlar, inmesi, binmesi çok zor. Helikopterler yere teker koyamıyorlar” açıklamasında bulundu. İkinci haftasına giren operasyon kapsamında HPG’nin 23 Nisan-3 Mayıs tarihlerini kapsayan bilançosuna göre, 147 asker, 7 HPG’li yaşamını yitirdi. Savunma Bakanı Hulusi Akar ise dün yaptığı açıklamada, 68 HPG’linin yaşamını yitirdiğini söyledi.   MA / Diren Yurtsever