Siwêd: Türkiye Fırat Nehri'ni savaş aracı olarak kullanıyor 2021-05-13 09:14:36   URFA - Fırat Nehri’nin kesilmesinin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıların devamı olduğunu belirten Cizîr Bölgesi Enerji ve Yakıt Komitesi Eşbaşkanı Ahîn Siwêd, Türkiye’nin suyu savaş aracı olarak kullandığını söyledi.    Türkiye’nin Fırat Nehri’nden Kuzey ve Doğu Suriye’ye akan suyu azaltması sonucu bölgede 30 su istasyonu devre dışı kaldı. Türkiye, Irak ve Suriye arasında 1987 yılında imzalanan anlaşmaya göre, Türkiye’nin Suriye’ye saniyede 500 metreküp su bırakması zorunluluğu bulunuyor. Su seviyesinin her geçen gün azaltılması, bölgede ciddi sağlık, tarım ve endüstri krizlerine neden oluyor.    Cizre Bölgesi Enerji ve Yakıt Komitesi Eşbaşkanı Ahîn Siwêd, barajlarda doluluk oranlarının azalmasının enerji alanına etkilerini, azalan suyun tarım ve sağlığa yansımalarını değerlendirdi.    KORONA VAKALARI ARTTI    27 Ocak’tan bu yana bölgenin en büyük barajları olan Rojava, Tebqa ve Azadî barajlarında su seviyesinin 4-5 metre azaldığını aktaran Siwêd, su seviyesinde azalmayla birlikte bir çok sorunun ortaya çıktığını söyledi. Siwêd, “Dünya koronavirüsle mücadele ediyor ancak suyun azaltılmasıyla Kuzey Doğu Suriye’de vaka sayıları artıyor. Koranavirüs vaka sayılarının arttığı yerler Fırat suyuna yakın yerleşim yerleri. Sadece sağlık alanında değil, suyun azaltılması tarımı da etkiliyor. İçme suyu konusunda da ciddi problemler var. Bütün bunların yanı sıra elektrik üretme konusunda sorunlar baş gösterdi. Bölgedeki bütün kentler neredeyse barajlardan elde edilen elektrikten hizmet alıyor. Ancak şimdi kentlere günde 8 saat elektrik verilebiliyor, buda bölgedeki koşulları göz önünde bulunduracaksak, çok az bir süre” şeklinde konuştu.   ‘SALDIRILARIN DEVAMI’   Suyun “savaş aracı” olarak kullanıldığını dile getiren Siwêd, “Dünya savaşlarında dahi kimse suyu, ekmeği bir savaş aracı olarak kullanmadı. Ancak Türkiye bütün anlaşmaları ayaklarının altına alarak, Fırat suyunu bir savaş aracı olarak kullanıyor. Bu Efrîn, Serekaniye, Girê Spî saldırılarının devamıdır. Bu saldırı 5 milyon insanın geçim kaynağı olan tarıma, sağlıklarına yönelik bir saldırıdır. Bu Türkiye’den beklenen bir şey. Yıllardan bu yana Türkiye bölge halkını kendine dönük bir tehdit olarak görüyor” ifadelerini kullandı.   ANLAŞMAYI HATIRLATTI    Türkiye, Irak ve Suriye arasında 1987 yılında su seviyesine dönük yapılan anlaşmayı hatırlatan Siwêd, “Hangi ülkenin ne kadar su alacağı belli. Sadece Suriye değil, Irak’ta su seviyesinin düşürülmesinden olumsuz etkileniyor. Irak hakkı olan su seviyesini talep etmeli. Ancak bugüne kadar uluslararası devletler, insan hakları örgütleri ve Irak hiç sesini çıkarmadı. Bu sessizliklerinden kaynaklı Kuzey ve Doğu Suriye halkı olarak onları kınıyoruz. Su hiçbir zaman savaş aracı olarak kullanılmadı, kullanılmasına da izin verilmemeli” diye konuştu.   AMAÇ BÖLGEDE KONTROL    Türkiye’nin su seviyesini azaltarak bölgedeki gündelik hayatı kontrol altına almayı amaçladığını söyleyen Siwêd, devamında şunları söyledi: “Bölgeyi ekonomik olarak ve toplumsal yaşam açısından kendisine bağlamak istiyor. Bunu da suyu azaltarak yapmak istiyor. Biz Kuzey ve Doğu Suriye halklarını konuyla ilgili bilgilendirmeye devam edeceğiz. Basın açıklamaları, toplantılar yaparak halkımızı sorunun kaynağına dair bilgilendireceğiz. Uluslararası devletlerin Türkiye’nin politikalarına karşı söz söylemesi çağrıları yapmaya devam edeceğiz.”     ULUSLARARASI ÇAĞRI    Tarihte ilk defa Fırat Nehri’nde su seviyesinin bu denli düştüğünü belirten Siwêd, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu böyle devam ederse, gözlemlerimize göre hastalıklar artacak. Nehrin çevresinde bulunan ağaçlar kuruyacak, iklim değişecek. İşler bu denli ilerlemeden Türkiye’nin politikalarına son verilmeli. Başta uluslararası devletlere çağrıda bulunuyoruz: Bir anlaşma var ve bu anlaşma Türkiye tarafından ayaklar altına alınıyor, buna karşı söz söyleyin. Bir çağrımız da insan hakları örgütlerine: Milyonlarca insanın hakkı olan su verilmiyor. Uluslararası insan hakları örgütleri ‘insanlığın haklarını savunacağız’ diye verdikleri sözün gereğini yapmalılar. Nehirlerin suyu devletlerin siyasi kararları doğrultusunda akmamalı.”   MA / Emrullah Acar