Demirtaş: Hakim koltuğunda Erdoğan, Bahçeli ve Soylu oturuyor 2021-05-18 13:51:13 ANKARA - Kobanê Davası’nda mahkeme heyetinin AİHM kararını aleyhe kullanabilmek için çeviride sahtecilik yapıldığını söyleyen HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Hakim koltuğunda Erdoğan, Bahçeli, Soylu; savcı koltuğunda ise yandaş medya ve trol ordusu oturmaktadır” dedi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 28’i tutuklu 108 Kürt siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası’nın ikinci duruşması, gelen evraklar okunmasıyla devam etti.  İddia makamı, reddi hakim talebinin henüz karara bağlanmadığını, bu nedenle esasa ilişkin savunmanın alınmaması gerektiğini söyledi. Savcı, tutukluluk incelemesine dair talebini açıklamasıyla ilgili mahkeme heyetinden yanıt istedi.    BİLİRKİŞİ GÖREVLENDİRİLECEK   Tutukluluk incelemesinin 30 günü geçmediği için yapılmayacağını belirten mahkeme heyeti, savcılığın talebini almadı. Dosyaya gelen evrakları da okuyan mahkeme heyeti, HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Kobanê’ye dair yaptığı konuşmanın incelenmesi için mahkeme tarafından bilirkişi görevlendirildiğini paylaştı.    Ardından söz alan Demirtaş’ın avukatı Mehmet Emin Aktar, tutukluluk incelemesinin her duruşmada yapılması gerektiğinin altını çizdi. Aktar, “Savcının talebine 30 gün geçmedi diyerek yanıt verdiniz. 30 gün azami bir süredir ama bu kadar fazla suçlamanın olduğu davalarda her duruşmada tutukluluk incelemesinin yapılması gerekir. Şimdi hem biz avukatlardan hem de tutuklulardan söz hakkı vererek ardından ara karar oluşturup duruşmayı erteleyecekseniz, tutukluluk incelemesini de yapmanız gerekir” dedi.    Aktar, mahkeme heyetinin bilirkişi atamasına dair, “İncelenmesini istediğiniz konuşma iddianamede suç unsuru sayıldı. Bu da iddianamenin siyasi saiklerle hazırlandığını kanıtlar nitelikte“ diye belirtti.   AVUKATLAR: HAKLARIMIZI BİLİYORUZ   Mahkeme heyeti, avukatlara beyanlarını almak üzere söz vereceğini, kendi aralarında iş bölümü yapmalarını istedi. Söz alan avukatlar, “Yasalara göre avukatların mahkemenin kararı olmaksızın söz alıp konuşma hakkı var. Yetkilerimizi biliyoruz.  Bir iç sıralama yapıp yapamayacağımız mahkemenin takdirine değildir” yanıtını verdi.    Avukatlar, “Geçen celse kararında reddi hakim talebimizi sunmak için süre verdiniz. Talebi yazılı istediniz, ama itiraz süresi dolmadan 3 Mayıs’a duruşma verdiniz. Pandemi nedeniyle duruşma ertelendi ve itiraz için süremiz doldu” ifadelerini kullandı.   DEMİRTAŞ: POLİTİK YARGILAMA    Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, reddi hakim talebine ilişkin, “Usule ilişkin söyleyeceklerimiz var. Daha önce reddi hakim talebimizi yazılı olarak iletmiştik bugün sözlü olarak kayda geçmek istiyorum. Çünkü bizim reddi hakim talebimiz duruşmada cereyan eden herhangi bir hadiseye dair reddi hakim talebi değildir. O nedenle her ceza yargılamasının ilkeleri gereği bütün taleplerimizi sözlü olarak mahkemenize iletmek ve mahkemenizden de çeşitli ara kararların tesis edilmesini talep edeceğiz. Dolayısıyla bana verilen sözü bu şekilde kullanmak istiyorum” dedi.    Önceki celse mahkeme heyetinin muhakeme yürütme tavrına ilişkin avukatlarının itirazı olduğunu hatırlatan Demirtaş, “Bizim itirazlarımız buna dair değil. 30 Aralık tarihinden itibaren mahkemenizin teslim aldığı müzakere tutanağında yaptığı usule ilişkin işlemlere dair itirazlardır. Dolayısıyla şimdiden sırasıyla onları kayda geçirip taleplerimizi tek tek maddeler halinde belirtmek istiyorum. Siyasetin bu kadar kirlendiği yozlaştığı, yolsuzlukların, ahlaksızlıkların ayyuka çıktığı bir dönemde ben arkadaşlarımın burada böylesine suçlamalarla suçlanmasını politik yargılamanın en bariz göstergesi olarak belirtiyorum” diye konuştu.   MAHKEME BAŞKANINDAN MÜDAHALE   Demirtaş’ın sözlerini kesen mahkeme başkanı, “Savunma almıyoruz ki, taleplerinizi alıyoruz, karıştırmayalım birbirine” dedi. Demirtaş, tutanağa geçmesi için söylediğini belirtirken, bir kez daha araya giren mahkeme başkanı, “CMK gereği sadece tanıkların sözü kesilmeden dinlenir, sanıklara soru sorabilirsin, araya girilebilir, bu konuda bir engel yok” şeklinde konuştu.    ‘SANIK SANDALYESİNDE OLMAYACAĞIZ’   Demirtaş, şöyle konuştu: “Usule dair itirazlarıma ve taleplerime geçmeden önce bir düzeltme yaparak başlamak istiyorum. Tutanakta adlandırıldığı şekliyle bu dava Kobanê davası değildir. Bu davanın adı da içeriği de esası da HDP’ye yönelik kumpas davasıdır. HDP’ye yönelik siyasi intikam davasıdır. Günün birinde Kobanê Davası açılacak ve gerçek sorumlular, sokakları provoke eden devlet ve hükümet yetkilileri, vali, kaymakam, emniyet müdürleri katliamı yapan yaptıran gerçek sorumlular ortaya çıkarılacaktır mutlaka. Ama herkes emin olsun zaman sanık sandalyesinde biz olmayacağız. Şimdi madde madde usul itirazlarımızı gerekçeleri ile paylaşalım ve ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır. Bu kumpasın tüm aşamalarını tereddütte yer bırakmayacak şekilde ortaya koyduğumuzda kumpasın bir iddia değil, siyasi bir itham değil, tartışmasız bir gerçek olduğunu göreceksiniz. Türkiye’de bugüne kadar çok sayıda siyasi dava görüldü. Birçok kumpas davasına da tanıklık ettim ancak sanırım dünya hukuk tarihinde ilk defa bir mahkeme salonunda bir parti yani AKP MHP bir başka partiyi yani HDP’yi yargılamaya cüret ediyor.    ERDOĞAN, BAHÇELİ, SOYLU    Bu davada gerçekte hakim ve savcı yoktur. Hakim koltuğunda Erdoğan, Bahçeli Soylu; savcı koltuğunda ise yandaş medya ve trol ordusu oturmaktadır. Partiler birbirleriyle Meclis’te, meydanlarda, sandıkta mücadele ederler. En faşist düzenlerde bile cübbe giyip mahkeme salonlarında kendini doğrudan yargı yerine koyarak başka bir partiyi yargılamaya cüret edemezler. Ancak AKP-MHP pervasızlıkta, hukuksuzluk da sınırları bir hayli aştığından bugün mahkemede kendilerini hakim, savcı ilan ederek, HDP’yi yargılamaya yelteniyorlar. Bu dava boyunca kimin kimi yargıladığını göreceğiz. Biz halkın iradesini bu kumpas yargılamalarla asla ezdirmeyeceğiz. AKP-MHP faşizmine de halk sandıkta gerekli cevabı verince esas sorumluların, gerçek suçluların bağımsız yargı önüne çıkması, kumpasların parçası olan herkesi hukuk önünde hesap vermesi için elimizden geleni mutlaka yapıp hukuki ve siyasi mücadelemizi sürdüreceğiz. Merak etmeyin diyorum tüm Türkiye toplumuna. Merak etmeyin devran dönüyor. Şimdi bu izahatlar ışığında madde madde açıklayacağız.”    İKİNCİ MÜDAHALE    Demirtaş’ın sözünü bir kez daha kesen mahkeme başkanı, “Bakın sesinizi kapatmamı istemiyorsanız, lütfen reddi hakim talebi ve usule ilişkin itirazlarınızı yazınız. CMK 26. maddesine göre yazılı olarak vermek durumundasınız. Yalnız zabıt katibine yazdıracağınız bir beyan ile de yapabilirsiniz. Bunu cezaevinde de yapabilirdiniz, yazılı olarak da bize gönderebilirdiniz. Konuşmanızın başında davanın açılmasından itibaren olan mahkemenin davranışlarından dolayı reddini talep edeceğinizi bildiriyorsunuz, ben CMK’nın 31/1 a bendindeki süreyi size hatırlatmak zorundayım” dedi.    Demirtaş, konuşmasını söyle sürdürdü: “İddianamenin hazırlanma usulü, yargılama usulü, savunmaya dair. Her türlü usul itirazı savunmanın bir parçasıdır, savunmaya dahildir. Dolayısıyla usul itirazlarımızda savunmanın parçasıdır. Sanığın mahkemede kurduğu her cümle savunmaya dahildir. Suç oluştursa bile savunmaya dahildir. Dolayısıyla sanığın mahkemedeki hal, hareket ve davranışlarının tamamı yüzde yüzü savunma kapsamındadır. Öncelikle ilk tespitim, yanımda avukat olmadan savunma yapmaya zorlandığımı tutanağa geçirmek istiyorum. Şu anda Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde pandemi koşulları nedeniyle avukatların SEGBİS odasına girmesine izin verilmedi, avukatlar yanıma gelmediği için avukatsız savunma yapıyorum. Kronik salgın hastalık riski altında yüksek risk grubunda bulunduğum içinde başka bir cezaevine sevkim risk kapsamında olduğu için duruşma salonuna gelerek, savunma yapamıyorum. Bunu tutanağa geçmek istedim. İddianame ve ekleri bana şu ana kadar tebliğ edilmiş değil. İddianame cezaevi yönetimine tebliğ edilmiş bir CD halinde ve CD hafta içi mesai saatleri dahilinde belli saatler içinde inceleyebileceğim. Cezaevi yönetimi tarafından karar alınmıştır. Dolayısıyla benim cezaevi odasında veya avukat odasında inceleyebileceğim herhangi bir iddianame çıktısı bana tebliğ edilmemiştir.    CD’de bana tebliğ edilmemiştir, çünkü o da avukat görüş odasında, bilgisayar kullanma imkanımız yoktu. İddianame sadece cezaevi yönetimine tebliğ edilmiştir. İddianamenin 324 klasörden oluşan ekleri ise ne çıktı halinde ne CD halinde bana tebliği edilmemiştir. Başka bir tespitte bulunmak istiyorum.    REDDİ HAKİM TALEPLERİNİ SIRALADI   Şu ana kadar mahkeme tarafından kimlik tespitim yapılmamıştır. Kimlik tespitine dair avukatlarım olmadan, avukatlarımız huzurda bulunmadan mahkeme heyetinin okuduğu kimlik bilgileri tarafımızdan teyit edilmeden güncellenmeden iddianamenin okunmasına geçilmiştir. Bir başa tespiti daha belirtmek istiyorum. İddianame yüzümüze karşı okunmamıştır. Ben zaten ses sorunu yaşadığımdan duyamadım, geri kalan arkadaşlarımız da iddianamenin ne olduğu belli olmayan bir kısa bir özeti iddianame diye bizlere okunması suretiyle yargılamaya geçileceği mahkeme heyeti tarafından belirtilmiştir. Bu tespitlerden sonra reddi hakim taleplerini madde madde sıralıyorum. Birinci madde gerekçesiyle birlikte; iddianamenin kabul aşamasına öncelikle dikkat çekmek istiyorum. bu aşamada neler yaşanmış mahkeme heyetiniz nasıl davranmış nasıl kararlar alınmış. Bunlar beni iddialarımı değil tensip tutanağı ara kararlarıyla birlikte somut delillere dayalı tespitler olarak tutanağa geçecek.   HEYET MUCİZEYE İMZA ATTI!   İddianame, 30 Aralık 2020 tarihinde mahkemenize Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iletildi. 31 Aralık resmi tatil Türkiye’de. Mahkemeniz çalışmamız. 2 Ocak resmi tatil 3 Ocak resmi tatil mahkemeniz çalışmamış. 4-5-6 Ocak’ta mahkemeniz çalışmış ve 3 iş günü bu 3 iş gününde de mesai saatleri içerisinde tam gün duruşma yapıyorsunuz. Başka bir davanın duruşmalarını yapıyorsunuz. Yani gün içerisinde başka bir dosyada duruşma salonunda yargılama yapıyor heyetimiz. Mesai saatleri içerisinde okunmaya kalkıldığında 38 gün sürecek iddianameyi okumuş, yetmemiş 324 klasör ek inceleme yapmış, oda yetmemiş başka bir mucizeye imza atmış. Tam 218 sayfa tensip duruşma tutanağı yazmış. Bu üç gün içerisinde yapmış. Tensip tutanağında ne demiş mahkeme, heyetiniz aynı sizin yazdığınız gibi okuyorum: ‘Tensip tutanağının 145’nci sayfası mahkememize açılan 2021/6 esas kaydı yapılan dosyanın 3 bin 500 sayfadan oluşan iddianamenin 324 klasör delil eklerinden oluştuğu ve yine aynı davada 2 bin 600 müşteki mağdurun ayrıca 37 mağdurun bulunduğu çok büyük ve kapsamlı bir dosya olduğu anlaşılmaktadır.’ Mahkemeniz büyük bir titizlikle büyük bir hassasiyetle incelenmiş ve tutukluluk konusunda sıradaki tespitler yapılmış diye başlamıştır. Şimdi bizler siyasi yargılama yapıldığından söz ederken afaki konuşmuyoruz.   ‘TARAFSIZLIĞINI YİTİRDİNİZ’   Mahkemeniz aleni bir şekilde göz göre göre bir tespit yapmış. Bu iddianame eklerinin bu süre zarfında incelenmesi hele hele titizlikle incelenmesi imkansızdır. Düzenlemesi imkansızdır. Bu durumda hakimler ve savcılar hakkında şikayet etmesini isteyeceğiz avukatlarımız yapacak. Bu heyet üç gün içerisinde bu kadar kapsamlı dosya nasıl hazırladı? Burada bir şaibe var. Ya iddianame size çok önceden geldi siz incelediniz, tensip tutanağını çok önceden hazırladınız Cumhuriyet Başsavcısı ve soruşturmayı yürüten Ahmet Altun’la bir çalışma yürüten, tarafsızlığını yitirdiniz. Ya da izaha muhtaç akıl almayan durumu bir şekilde açıklamak zorundasınız.    ERDOĞAN’IN AÇIKLAMALARI   Erdoğan daha AİHM kararı açıklanmadan 40 gün önce ‘Bizim yargımız gereğini yapacak’ dedi. Siz iddianame elinize ulaştığından beri bu talimatı uyguluyorsunuz. Tensip tutanağı UYAP’a kaydedildikten 18 saat sonra MHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Yıldız tweet attı, Türkiye böyle duydu. UYAP’a yalnızca dava avukatları ve mahkeme heyeti girebilir. Peki Fethi Yıldız nasıl bildi? HSYK’ya suç duyurusunda bulunacağız.   HEYET SAHTECİLİK YAPMIŞ   Mahkeme heyeti sadece korsan çeviri yapmakla yetinmemiş, çeviride sahtecilik yapmış. AİHM kararını aleyhime kullanabilmek için hile yapmış, AİHM kararındaki en kritik cümle tutanağa yanlış geçmiş. Bu ağır bir suçtur ve belgelerle kesinleşmiştir. AİHM kararı 12 Kasım’da imzaya çıktı 22 Aralık’ta açıklandı. AİHM kararı 40 gün sonra açıkladı ama kararı birileri duymuş olacak. AİHM’deki Türk yargıcın abisi AKP MKYK üyesidir. Kararın açıklanmasına 20 gün varken Erdoğan ve Bahçeli bana dair sert açıklamalar yaptı.”   AİHM KARARI ÖNCESİ SİNYAL VERİLDİ   Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Hakimler Heyeti kararı imzaya çıkarttı, bütün kararı Hakimler kararı imzaladı; biz bilmiyoruz o sırada. Avukatlar bilmiyor. Kamuoyuna açıklanmamıştı karar. AİHM heyeti kararını bitirdikten 40 gün sonra duyurdu kararı. Kararın imzalandığı tarihte birileri kararı duymuş olacak. Kim tarafından duyuruldu bilmiyorum ama bir şeye dikkat çekmek istiyorum. AİHM’deki Türkiye’nin üye Hakimi Saadet Yüksel’in ağabeyi Cüneyt Yüksel AKP MKYK üyesidir. Dolayısı ile aslında şu geliveriyor. Acaba AİHM’deki Türkiye’nin hakim üyesi veya AİHM’deki başka bir yetkili Türk hükümetine AİHM Büyük Daire kararının içeriğini haber mi verdi? Bunu nerden iddia ediyorum neye dayanarak. Çünkü daha kararın açıklanmasına 20 gün varken Tayyip Erdoğan ve Bahçeli 9 ve 11 Aralık’ta benimle ilgili çok sert açıklamalar yaptılar. Daha AİHM kararı yok. Kararın ne zaman açıklanacağı da yok ortada.    ‘HAKKIMI KORUYACAK OLAN MAHKEMEDİR’   Heyetinizin neden bu şekilde davrandığını açıklıyorum ve iddiamı destekleyen delili okuyorum. Tayyip Erdoğan dedi ki 9 Aralık 2020’de: ‘Yargının işine müdahale benim işim değil, özellikle biz Selahattin Demirtaş gibi bir teröristin bu noktada varsa bir hakkını koruyacak değiliz. Ben inanıyorum ki yargınız Selahattin Demirtaş gibi bir teröriste böyle bir hak tanımaz. Kobani’nin faili Diyarbakır’ın faili Yasin Börü’nün faili odur. Bunları görmezden mi geleceğiz? Yargınız bunları görmezden mi gelecek? Böyle bir teröristin asla önünün açılmasına yol vermeyiz.’ Ortada hiçbir şey yok. Ben cezaevinden dinledim bunu ve avukat arkadaşlarıma dedim ki, ‘Sanırım AİHM kararını duymuşlar. Biz bilmiyoruz henüz ama muhtemelen ki AİHM kararının içeriğinden haberdar olmuşlar. Ön almaya çalışıyorlar. 20 Kasım ve 25 Kasım’da Devlet Bahçeli de ‘terörist Demirtaş’ veya ‘hakkında karar oluşmalı’ gibi zehir zemberek açıklamalar yapmışlar. Yani daha AİHM kararı ortada yok Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli beni suçlayan şu şekilde manşetlere çıkmış, ‘yargıya müdahale etmem’ diyor. Karar Gazetesi’nin manşeti bu; ‘yargının işine müdahale etmem’ ama ‘Demirtaş gibi bir teröristin hakkını koruyacak değilim.’ Peki, benim hakkımı koruyacak olan Recep Tayyip Erdoğan mıdır? Hayır mahkemedir.    ‘OKUMUŞ GİBİ YAPTINIZ’   Sanık olarak ne hakkım var peki mahkemede? Adil yargılanma hakkım, savunma hakkım, avukattan yardım alma hakkım var delil toplama hakkım var değil mi? CMK’dan kaynaklı bir sürü hakkım var. Ama Recep Tayyip Erdoğan daha AİHM kararı açıklanmadan 40 gün önce diyor ki varsa ona göre yoksa da velev ki varsa diyor Demirtaş gibi bir teröristin hakkını koruyacak değiliz. Bizim yargımız da diyor bunun gereğini yapacaktır. Bizim yargımız dediği kim? Sizsiniz. Daha işte iddianame elinize ulaştığı günden itibaren bu talimatın gereğini yapıyorsunuz. 1’inci madde de ortaya koyduğum gibi iddianameyi incelemeden, incelemeniz imkansız olan bir süre zarfında 3 bin 530 sayfa okumuş gibi yaptınız, 324 klasör eki incelemiş gibi yaptınız 217 sayfa duruşma tutanağı yazdınız. İnanılmaz ve bunu da büyük bir titizlik ve hassasiyetle yaptığınızı iddia ettiniz.   İDDİANAME KABULÜNE İLİŞKİN BEYANLARI   İddianamenin kabulü ve iddianamenin kabulü aşaması. Heyetinizin tarafsızlığının ortadan kalktığını gösteren başka bir somut delil. Şimdi size bir şey okuyacağım. Tensip tutanağınızın UYAP’a kayıt tarih ve saati. Yani iddianameyi aldınız 217 sayfalık gerekçe düzenlediniz ve UYAP’a kaydettiniz. Tarihi 7 Ocak 2021. Saat 11.55. 11.55 yani 12’ye 5 kala. Kim yapmış bunu. Zabit katibi işte ismi var hanımefendinin. Bakın tam 18 dakika sonra MHP’nin hukukçu genel başkan yardımcısı Seyfi Yıldız’ın tweetini okuyorum. Sizin tensipinizin UYAP’a kaydedildiğinden 18 dakika sonra attığı tweet. Diyor ki; ‘6-8 Ekim olayları sebebi ile aralarında Demirtaş, Karayılan, Bayık gibi isimlerin bulunduğu 108 terör örgütü üyesi hakkında devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozmak ve çok sayıda adam öldürme suçlarından Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2021/6 Esas no ile kamu davası açıldı’ Türkiye buradan duydu. Bu tweetten önce yapılmış bir basın açıklaması bir duyuru, Anadolu Ajansında geçmiş bir haber yok. Bizim avukatlarımız ve partimiz tarafından UYAP’dan bakılarak tespit edilip yapılan bir açıklama yok.   ‘YA ÜÇÜNÜZDEN BİRİ YAPTI…’   Peki, bunun önemi ne. Şimdi UYAP’a giriyor. Tensip tutanağı UYAP’a kaydedilmiş. Kimler UYAP’dan o anda izleyebilir. Dosyada vekaletnamesi bulunan ve UYAP sistemine dahil edilmiş avukatlar bakabilir. Başka kim bakabilir. Mahkeme heyetiniz, başka katip üye ve mahkemeniz personeli bakabilir. Başka kim UYAP’dan bakarak tensip tutanağınızı inceleyebilir. Hiç kimse. Hiç kimse UYAP sistemine girip sizin tensip tutanağınızı inceleyemez. Peki, MHP’nin hukukçu genel başkan yardımcısı Seyfi Yıldız 18 dakika içerisinde nasıl oldu UYAP’a girdi usulsüz bir şekilde. Girmeyi başardı tamam korsan bir şekilde peki nasıl 18 dakikada bütün 217 sayfalık tensip tutanağını inceledi ve tüm bilgileri doğru yazdı. Sanık sayısı, esas no, sevk maddesi, mahkeme hangi mahkeme olduğu tamamı doğru. Firesiz doğru bilgi yazmış. Şimdi yine tekrar suç duyurusunda bulunacak avukatlarım. Bunu izah etmek zorundalar. Feti Yıldız dakika başı mahkeme heyetinizi arayarak Kobanê davası açıldı mı, açılmadı mı diye sormadığına soramayacağına göre mahkeme heyetinizden biri veya kâtip üyelerinizden veya mahkeme kalem müdürünüz yani UYAP’a girme hakkı olan biri Feti Yıldız’ı arayıp bilgi vermiş. Demiş ki; dava kabul edildi, bilgiler de şudur. Mahkeme heyetinizin MHP’yle ilişkisini ortaya koydu. Ya üçünüzden biri bunu yapmıştır ya katip üyeleriniz ya da personeliniz.”    Araya giren mahkeme başkanı, “savcı bey de yapmış olabilir” derken, “Demirtaş, o zaman suç duyurusunda bulunursunuz” dedi.    ÇEVİRİDE TAHRİBAT    Savunmasını sürdüren Demirtaş, şunları ekledi: “AİHM kararı, AİHM 7 Ocak tarihli tensip tutanağında atıf yapıyorsunuz. Siz AİHM kararını tensip tutanağına işlediğiniz de ne resmi çeviri ne de avukatlarımız çeviri yapmıştı. Siz AİHM’in bu kararındaki 63’üncü paragrafına nasıl atıf yaptınız. Mahkeme heyeti İngilizce biliyorsa bunu tutanağa geçmesi lazım. Bunu yapmamanız gerekiyor. Tarafsız bir bilirkişiye ihtiyaç var. Kim size bunu gönderdi. Bilmiyorum. Ama ben size söyleyeyim. Mehmet Uçum gönderdi. Çok daha vahimini anlatıyorum. Mahkeme heyeti sadece korsan çeviri değil, çeviride tahribat yapılmış. En kritik cümle, kelime yanlış geçmiş tutanağa. Önünüzdeki dosyada AİHM kararı yok, nasıl atıf yaparsınız. Tutuklama ile ilgili kısım bizi bağlamaz dediniz. Peki AİHM’in Büyük Daire kararında sadece benim tahliyem mi hüküm veriliyor. Beş ihlalden bahsediyor.    SİYASİ TALİMAT    Adalet Bakanlığı’nın genelgesini gösterdi. Anayasa’ya uymadınız Adalet Bakanlığı genelgesine uymadınız AİHM’i tanımıyorsunuz. Kışanak, Yüksekdağ, Tuncel, Nazmi Gür, Ayhan Bilgen, Beyza Üstün... Bunlar milletvekilliği yapmış. Kimimiz 12 kimimiz 4 yıl.  Ahmet Türk 1973’te milletvekili olmuş. Ben 1973 doğumluyum adam ayaklı tarih. Ama şimdiye kadar bu iddianamedekiler 82/1 yasama dokunulmazlığı kapsamında mı değil mi inceleme yapılmamış. Bunun kıyısından köşesinden gidilmemiş. Savcı Adalet Bakanlığı memurudur. Peki, 3 kişilik heyetiniz ne yaptı. Bu iddianameyi bahsettiğiniz şekilde titizlikle incelediğini söyleyen heyetiniz 82/1 incelemesini tekzipten sonra yapmış. Her milletvekilinin konuşmasını yazmışsınız.  Benim 30-40 basın açıklamam var. Bunların hepsinin karşılaştırılması lazım. Çünkü anayasa diyor ki iddianame duyulmadan sorumlu tutulamaz. Siz iddianameyi okudunuz. İddianame okunmadan söz vermeniz gerektiğini Anayasa diyor ama siz bizi sorumu tuttunuz şimdi de al akla kendini diyorsunuz. Demirtaş sembol burada. Sadece AİHM kararı olduğu için benim ismim geçiyor, Erdoğan size siyasi talimat verdi ‘teröristi savunacak değiliz’ diyerek.    ANAYASAYI TANIMADINIZ   AİHM’in tarihinde verdiği en bağlayıcı kararı dosyaya koymamışsınız. Bizi bağlamaz demişsiniz. Merakından koyar insan. Tüm konsey ülkelerinde bu karar yerel mahkemeler tarafından atıf yapılarak, kararlara işleniyor. Peki sizin mahkeme de bunu yapıyor mu tabi ki yapıyor ama kiminkini yapıyor hemen göstereyim. Tensip tutanağından okuyorum; benimle ilgili AİHM kararını tanımayan mahkeme heyeti nereye atıf yapmış? Fransa kararına atıf yapmışsınız. Neden tutukluluğumun devam etmesine dair gerekçe bulmaya çalışırken Rusya kararını, Azerbaycan kararını bile almışsınız. Ama Demirtaş Türkiye kararını almamışsınız dosyaya şaka gibisiniz. Aklımızla alay ediyorsunuz. Aleyhime yorumlayan AİHM kararlarını dosyaya alıp esas başvurucunun kararını dosyaya koymuyorsunuz Anayasayı tanımadınız bunu kabul etmemiz mümkün değil.    ‘BU KASTEN İHLALDİR’   Benimle ilgili sadece AİHM mi karar verdi? Türkiye’de de Anayasa Mahkemesi bir karar verdi. 9 Haziran 2020 tarihli AYM kararı uzun tutukluluk ihlal kararı verdi. Karardan bir bölüm okuyorum; diyor ki: ‘buna karşılık başvurucu hakkında tutukluluk kararları incelendiğinde başvurucunun; milletvekili Cumhurbaşkanı adaylığı dolayısıyla tutukluluk halinin devamının uygun olmadığının… TBMM’de grubu bulunan bir Eş Genel Başkan olması ve seçilme, siyasi faaliyet hakkı ihlal edildiği için başvurucunun tahliye talebinin kabul edilmesine dair karar verilmiştir’ Cumhurbaşkanlığı adaylığı gibi önemli bir husus dikkate alınmadan tutukluluk devamı kararı verilmiş diyor. Sanki ölümlü bir trafik kazasından dolayı yargılama yapıp tutukluluk devamına deyip bırakacaksınız. Var mı öyle bir şey. Biz aklımızla alay ettirmeyiz. Uzun tutukluluk var burada. AİHM kararıyla birlikte tümüyle hukuksuz bir tutuklama işlemi yapılmış. Anayasa 18 madde ihlalini anlatıyor. Bu kasten ihlal edilen bir maddedir. Mesela benim ya da herhangi bir arkadaşımızın bir konuşmasını siz suç olarak değerlendirebilirsiniz burada bir kasıt yoktur ama siyasi saikle tutuklama yanlış yorumla olmaz. Kasten işlenebilir ve suçtur. Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli referandumuna müdahaledir, bu bir darbedir. Referandum hile ile kazandırılmıştır. Bu AİHM kararında da kesinleşmiştir.    AİHM Büyük Daire, eski hale getirilmediği sürece ihlal devam eder diyor. Yani siz şimdi bu ihlali sürdürüyorsunuz. Bu bir reddi hakim gerekçesidir. Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarını tanımadığınızı hem de sahte çeviri yaparak dosyaya alan ve MHP ile bariz ilişkisi ortaya çıkan bir heyetin bize CMK’dan söz etmesi doğru değildir. Bunlardan daha ciddi maddeler var birazdan açıklayacağım.”   Duruşmaya bir saat ara verildi.